YORUM | NEVİN ERDEM
“Devşirme yargıç” ifadesini ilk defa duayen idare hukukçusu Prof. Metin Günday’ın bir tweetinde gördüm.
Metin Hoca’nın bu ifadeyi kullanmasına neden olan olay kısaca şu: Bir haciz işlemi sırasında avukata saldıran kişi gözaltına alınıyor. Saldırganın Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargıç olarak görev yapan ağabeyi korumasını da yanına alarak saldırganın gözaltında bulunduğu karakolu basıyor ve saldırganı karakoldan çıkarmaya çalışıyor. Adeta terör estiriyor.
Metin Hoca bu olaya yazdığı şu tweet’le tepki gösterdi: “Büyük olasılıkla yeni devşirmelerden olan bu ‘yargıç’ müsveddesi hakkında derhal … etkin bir soruşturma açılmalıdır.”
Bu tweet üzerine Google’da kısa bir araştırma yaptığımda, Metin Hoca’nın “büyük olasılıkla” diyerek belirttiği tahmininin doğru olduğunu, olayın faili Mehmet Altıntaş’ın AKP’li Sürmene Belediyesi’nin avukatı olduğunu ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın katıldığı bir törenle, 2018 yılında Bakırköy’e yargıç olarak atandığını gördüm.
Binlerce yargıç, savcı, avukat ve akademisyen yetiştirmiş, yargı camiasını çok iyi bilen Metin Hoca, hastalıklı davranış kalıbını gördüğü anda hemen bir tahminde bulunarak teşhisi koydu ve teşhisinde yanılmadı.
Devşirme yargıçlar!
Google bilgiye erişimi ne kadar da kolaylaştırıyor. Şöyle bir bakayım dedim neler devşirilirmiş diye! İlk bir iki sayfada karşıma çıkanlar şunlar: Asker devşirilir, sporcu devşirilir, bilgi devşirilir, oy devşirilir, seçmen devşirilir, çıkar devşirilir…
Peki yargıç devşirilir mi?
Devşirilir devşirilmesine de, devşirdiğinizde elinizde olan şey artık bir “yargıç” olmaz.
Bağımsız ve tarafsız karar verme yetkisine, gücüne sahip olan kişiye yargıç denir. Devşirilen kişi devşiren kişinin hakimiyet alanına gireceğinden yargıçlık vasfını kaybeder. Adeta yargıçlık postunda oturan bir robot gibi olur; nasıl kodlanmışsa öyle davranır, karar verir.
Kimlerdir bu devşirme yargıçlar?
Son dönemlerde AKP teşkilatlarından yargı teşkilatına alınanları “yeni devşirmeler” olarak adlandırmak mümkün. Parti teşkilatının olumlu referansı yargı mensubu olmanın temel kıstaslarından.
Eski milletvekili Barış Yarkadaş 2018 yılında 45 saniye süren mülakatlarla mesleğe alınan AKP il ve ilçe başkanlıklarında yönetici olan avukatların listesini yayınlamıştı. Bırakın parti üyeliğini, parti yöneticileri dahi yargıç ve savcı olarak atandılar.
Şunu da ekleyeyim: Bu şekilde yargı mensubu olarak görevlendirilenler, normalde yargı mensuplarının çok uzun yıllar sonra gelebildikleri Ankara, İzmir ve İstanbul gibi büyük şehirlere atandılar… Mehmet Altıntaş örneğinde olduğu gibi.
Bunlar “yeni devşirmeler”. Bir de “eski devşirmeler” var.
İleride “yargıda devşirmeler dönemi” yazılırken, 2014 HSYK seçimleri önemli bir milat olarak alınacak. İktidarın, “ya benimsin ya toprağın” sloganıyla özetlenebilecek hukukun üstünlüğünü yok sayan arabesk bir mantıkla görevdeki yargıç ve savcıları tercihte bulunmaya zorladığı, “devşirmeciliğin” zirve yaptığı tarihtir 2014.
“Benim olursan, benimle olursan başsavcılıklar, mahkeme başkanlıkları, istinaf mahkemeleri, Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi üyelikleri, başkanlıkları senindir. Benim olmazsan soruşturma geçirirsin, ihraç edilirsin, gözaltına alınırsın, tutuklanırsın, cezaevi hücrelerinde çürürsün; hainsin, teröristsin.”
İktidar dediğini yaptı. 2014 yılından beri unvanlı ya da kritik görevlere atanmış yargı mensuplarının hemen hemen tamamı bu “eski devşirmeler”den oluşmaktadır. Cezaevi hücreleri ise, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı diyen, iktidarın kendisine bağlayamayacağını düşündüğü yargı mensupları ile doludur.
Birkaç örnek verelim:
Yolsuzluk soruşturmalarını kapattığı için önce İstanbul Başsavcısı, oradan da bir gün dahi Yargıtay’da görev yapmadan Yargıtay kontenjanından Anayasa Mahkemesi üyesi olan İrfan Fidan…
Sadece 5 yıl kıdemi olmasına rağmen Ankara Adliyesi’ne atanan ve bir duruşmada Ankara Baro Başkanı Hakan Canduran’ın üzerine yürüyen 12. İş Mahkemesi yargıcı Abdülvahap Dabakoğlu…
Nişanlısıyla birlikte tatil yaptığı otele helikopterle giden, nikah günü eşini beyaz gelinlikle Saray’a götürüp Erdoğan’la fotoğraf çektiren ve daha sonra da Yargıtay üyeliğine atanan Eski Ankara Başsavcısı Yüksel Kocaman…
Erdoğan’ın karşısında cübbesinde iliklemek için adeta delik aradığı fotoğrafıyla zihinlere kazınan, kızının atamasını Saray’a yaptıran, kendisi de emekli olduktan sonra Kamu Görevlileri Etik Kurulu Başkanlığı’na atanan eski Danıştay Başkanı Zerrin Güngör…
Cumhuriyet Gazetesi ve daha bir çok siyasi davada mahkumiyet kararları verdikten sonra Yargıtay üyeliğine atanan 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nin eski başkanı Abdurrahman Orkun Dağ…
Bir açılış töreni konuşmasında AKP’li Kazan Belediye Başkanı’nın arkasında, ayakta el pençe divan duruşuyla gündeme gelen ve daha sonra Ceza Tevkifevleri Genel Müdür Yardımcılığı’na terfi eden eski Kazan Başsavcısı Abdullah Çıtlak…
Firari Sezgin Baran Korkmaz’ın doğum günü partisine katılan, memur maaşıyla tatilini Paramount Hotel’de yapan, BMW X5’e binen ve yargıç ve savcıların yüzde 25’inin de X5’ten daha iyi arabalara bindiğini ifşa eden Ankara Bölge İdare İstinaf Mahkemesi Başkanı Esat Toklu…
Ve daha niceleri…
Baksanıza, “devşirme” olmak o kadar göz kamaştırıcı gözüyor ki, hukuk, onur, ahlak, etik gibi değerleri umursamayan herkes rahatlıkla “ne olur beni de devşirin” diyebilir. Bedeli neyse ödeyebilir. Hatta devşirilmek için Süleyman ve Hadi Özışık kardeşleri “ricacı” olarak dahi kullanabilir.
Devşirmelerin hakimiyetindeki yargıda yolsuzlukların sadece “FETÖ Borsası” olarak adlandırılan borsayla sınırlı olmadığı, birçok yargı mensubunun geliriyle orantılı olmayan bir yaşam sürdüğü ve zenginleştiği sır değil. Bu yargı mensuplarının yakın akrabalarının mal varlıklarının araştırılması birçok şeyi ortaya çıkarır.
Nitekim şu son örnek, devşirmelerdeki rahatlığı ve şeytanın çatal mızrağının artık çuvala sığmadığını gösteriyor.
Geçen hafta Manavgat Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Özkan İpiv’in beraat ettirdiği sanıkla aynı masada alkol alırken çekilmiş fotoğrafı medyada yayınlandı. Umursamazlığın ve rahatlığın geldiği seviyeye bakın!
Yargıç İpiv, hakkında çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve dolandırıcılık gibi iddialarla dava açılan 5 yıldızlı otel sahibini kısa bir süre önce beraat ettirmiş; ardından da adeta beraat eden sanıkla bu beraat kararını kutlamış.
Bir de İpiv gibi yargıçların, binlerce yargıcı tutukladıklarını düşünürseniz, durumun vahameti daha net anlaşılır.
Yargıç Erdem Varol’un Özkan İpiv’le ilgili şu tweeti ne kadar da acı verici ve düşündürücü: “Doğubeyazıt’ta 18.07.2016’da meslektaşlarını tutuklayan bu arkadaştı. SEGBİS’te sormuştum aleyhime delil var mı diye. Açığa alınma kararınız var, demişti. Çok şükür ki biz şerefimizi kaybetmedik. O masada olmaktansa çiğ köfteci olmayı yeğlerim.”
Yıllarca komşuluk ve arkadaşlık yaptığı ve hiçbir suçlarının olmadığını çok iyi bildikleri kendi meslektaşlarını “devşirilme bedeli olarak” diri diri toprağa gömen bir “devşirme”den herkesin korkması, hem de çok korkması lazım.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***