HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
Tarihi değişmezse 2023 yılı Haziran ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri için şimdiden çok sayıda kişinin adaylık için adı geçiyor. Bunların bir kısmı nabız yoklaması yapıyor, bir kısmı ciddi ciddi adaylık yarışında. Esas dikkate alınması gereken ise önümüzdeki seçimin, 1994 İstanbul yerel seçim sonuçlarına benzemesi.
1994 yerel seçimleri hiç tartışmasız İstanbul’un ve sonrasında Türkiye’nin kaderinin değiştiği bir tarih. Önce 27 Mart 1994 yerel seçimlerinde İstanbul’da sandıktan nasıl bir tablo çıkmıştı onu hatırlamakta fayda var.
1989 sandık depremi ile İstanbul’da Sosyaldemokrat Halkçı Parti’den İstanbul Belediye Başkanı seçilen Nureddin Sözen, 1994’te partisi tarafından bile aday yapılmadı, onun yerine sanatçı yazar Zülfü Livaneli aynı partinin adayı gösterildi.
SEÇİM TABLOSU YILLAR BOYU TARTIŞILDI
Başa güreşen ANAP ve DYP’de ise daha garip bir tablo vardı. Demireller’in damadı olan İlhan Kesici ANAP’ın adayı idi. 1984’te ANAP’ın adayı olarak girip seçimleri kazanan ve 4 yıl İstanbul’a hizmet eden ve Nurettin Sözen karşısında kaybeden Bedrettin Dalan da DYP’den aday olmuştu.
“Çarpık” dersem yanlış olmayacağını düşündüğüm bu tablo karşısında kazanan ise Refah Partisi İstanbul İl Başkanı Recep Tayyip Erdoğan oldu. O dönemde kamuoyunun pek ihtimal vermediği bir isimdi.
1994’te sandıktan çıkan seçim tablosun değerlendirmeleri çok yapıldı. Merkez sağ partilerin bölünmüşlüğü çok konuşuldu.
“Merkez sağ partiler (ANAP ve DYP) birlik olsalardı”, ya da “merkez sol partiler (SHP, DSP ve CHP) tek adayla seçime girselerdi” şöyle olurdu tartışmaları çok yapıldı. Bu tartışmalar ayrı bir konu. 1994 yerel seçimlerine damgasını vuran “bölünmüşlük” idi. Bu konuda herkes hem fikir.
MİLLET İTTİFAKI’NIN GÖRÜNÜRDE 7 ADAYI VAR
Önce Millet İttifakı’na bakalım. İttifakın ana omurgası CHP ve İYİ Parti’nin liderleri potansiyel aday. Ülkeyi yönetmeye talip bir partinin başındaki ismin aday olmayı istemesi kadar doğal bir istek olamaz.
İttifak sisteminin devam etmesi halinde Millet İttifakı ile birlikte hareket edeceği varsayılan DEVA Partisi ve Gelecek Partisi’nin liderleri Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu da bu yaklaşımla aday demektir.
İttifaka dışarıdan destek veren ve bu seçimde kendini daha pahalıya satacağı var sayılan HDP’nin de kendi adayını çıkarması söz konusu. Dahası eski genel başkan Selahaddin Demirtaş, cezaevinden, “Partim beni aday gösterirse, memnuniyetle kabul ederim” mesajını şimdiden verdi.
Bunların dışında İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanları Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın da Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “birer dönem daha görev yapmalarından yanayım” demesine rağmen adaylık hazırlığı yaptığı biliniyor.
Yukarıdaki satırlarda adaylık peşinde olan 7 (yedi) isim sıraladım.
CUMHUR İTTİFAKI’NDA ERDOĞAN ADAY OLMAZSA KİM OLUR?
Peki Cumhur İttifakı’nda tablo nasıl?
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, “Cumhur İttifakı’nın adayı Recep Tayyip Erdoğan” demesinin dışında iktidar kanadında netleşmiş bir isim yok. Parti çevresi ve havuz medyası, Erdoğan’ı doğal aday gibi sunuyorlar.
Gerçekten iktidar kanadında Erdoğan dışında başka aday yok mu? Esas sorulması gereken soru bu.
Erdoğan’ın, kurucu lider Necmettin Erbakan’a karşı RP Genel Başkanlığı’na soyunduğu günlerde en büyük silahı “yaş” idi. 15 Mart 1999’da Cem Uzan’ın sahibi olduğu Star gazetesine verdiği demeçteki ifadeleri ilginç:
“Şu anda bir partim yok. 4 aylık mahkumiyetim ardından yeniden bir partiye girebilirim. Ancak şartlarım var. Bu partide 65 yaşın üzerindekiler siyaset yapamayacak. En son 65 yaşında aday olunabilir. 65 yaşında aday olmak demek, 70 yaşında işi bitmiş demektir.”
26 Şubat 1954 doğumlu olan Erdoğan bugün 67 yaşında. Kendisinin “kenara çekilsin” dediği tarihteki Erbakan’dan sadece 5 yaş küçük.
O dönemde Erbakan’ın sağlık durumuna ilişkin en küçük bir sorun yoktu. Erdoğan’ın sağlık durumuna ilişkin medyada her gün yeni haberler çıkıyor. Yazılı haberleri bir kenara bıraksanız bile canlı yayınlara yansıyan görüntüler yürümekte zorluk çektiğini gösteriyor. Bundan daha önemlisi ise algı ve konuşma bütünlüğüne yansıyan sorunlar.
Yaş ve sağlık konusunu yazmamın sebebi şu. Erdoğan, kendisinin Erbakan’a ve Bülent Ecevit’e yaptığı ve söylediklerine ilişkin bir yöntemle gönderilmeye hazırlanıyor. Tabii bir de cumhurbaşkanları “en fazla iki kez seçilir” hükmü var.
Uzun sözün kısası, Erdoğan bizzat ittifak yaptığı kesimler tarafından devre dışı bırakılmaya hazırlanıyor. Bir şey birden bire olmayacağına göre, özellikle sağlık konusu, Erdoğan’ı devre dışı bırakma girişimleri çerçevesinde kamuoyu gündemine getiriliyor.
Dolayısıyla Cumhur İttifakı tarafında “Erdoğan aday olmazsa kimler olabilir?” sorusuna cevap aramak daha doğru bir yol olur.
SOYLU, ALBAYRAK VE KURTULMUŞ’UN ŞANSI
Bir süredir partide ön safta adı geçen isimler var. Bunlar damat Berat Albayrak ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu. Bunların adı belli kesimler tarafından özellikle vaktinden önce öne sürülerek yıpratıldı.
Ne damat Albayrak’ın ne de çok arzu etmesine rağmen Soylu’nun aday olabilme durumu var. Türk Silahlı Kuvvetleri kadar bir güce hükmetmesine rağmen Soylu’nun şansı fazla görülmüyor. Elbette son ana kadar mücadeleyi sürdürür. Şimdiden pes eder demiyorum.
Numan Kurtulmuş, HAS Parti’yi kapatıp AK Parti’ye taşındığında Milli Görüş çevrelerinde dolaşan bir kulis bilgisi vardı. “Tayyip Bey, Numan Beyi kendisinden sonra halef olma sözü vererek transfer etti” diye.
Bu iddia o dönem kulislerde hayli dillendirildi. AK Partili Kurtulmuş, bu iddiasından vaz mı geçti, yoksa “uyuyan hücre” misali görev zamanını mı bekliyor?
Esas konuşulması gereken ise adı geçmeyen ama isimleri ortada olan insanlar. Daha Yüksek Askeri Şura’dan ne tür kararlar alınacağı belli olmadan “Herkes Soylu-Albayrak kavgasında… Üçüncü favori Hulusi Akar” başlıklı bir yazı yazmış ve Hulusi Akar’ın yol alışına dikkat çekmeye çalışmıştım.
Aynı yazıda MİT Başkanı Hakan Fidan’ın da Erdoğan sonrasına ilişkin hesaplarının olduğunu not etmiştim. Bildiğiniz gibi şu sıra bu ikisinin nasıl hazırlık yaptıklarını anlatmak çok gündemde.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de yeniden iki tarafın ortak adayı olarak ortaya çıkmak gibi bir manevrasından söz ediliyor. Gerçekleşir mi henüz çok erken. Ama yabana atılmaması gereken bir ihtimal olarak bir kenara not etmekte fayda var.
Bu kadar bölük pörçük bir siyaset tablosu çok şeye gebe demektir.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***