Türk Tabipleri Birliği, “Son dönem artan aşı oranlarına yönelik haberler toplumun aldatılmasına aracılık etmeye ne yazık ki devam ediyor. Toplum bağışıklığı için nüfusun yüzde 70’inin iki doz aşı ile bağışık hale getirilmesi gerekmektedir. Ülke olarak bu hedefin oldukça gerisindeyiz. Gerçek şu: Nüfusun yüzde 18,5’ine iki doz aşı yapılmış durumda.” bilgisini paylaştı.
TTB, dün, (TTB)Ankara Cern Modern’de gerçekleştirdiği 73. Büyük Kongresi’nde bir basın açıklaması yaptı.
Açıklamada “Güvenilir olmayan verilerle dahi ödenen bedel oldukça büyük. Herhangi bir bilimsel kritere uymayan, aç-kapa politikaları ile her geçen gün artan önlenebilir ölümlerle karşı karşıya kalıyoruz” denildi.
Açıklamada şunlar kaydedildi:
“Ne küresel düzeyde ne de ülkemizde pandemi henüz kontrol altında. Merkezi kapitalist ülkelerde salgının kontrol altına alındığı haberleri bilimsel gerçeklikten uzaktır. Önceki yıldan da biliyoruz ki, her ne kadar gerçek vaka ve ölüm sayıları paylaşılmasa da, yaz ayları düşüşe karşın eş zamanlı farklı coğrafyalarda artış söz konusu oldu. Benzer durum ülkemizde de gözlendi, metropollerde ve batıda düşüşe geçen vaka ve ölüm sayısı kısa süre içinde doğuda ise artışa geçti. Oysa gerçek kamuoyu ile paylaşılmayan seroprevalans çalışmasında gizliydi ve hakikat karartılmıştı. Devam eden salgın gerçeğine sırt çeviren hükümet politikalarının bedelini işçiler, yoksullar, mülteciler, evsizler, ötekileştirilenler, kırılgan nüfuslar ve sağlık emekçileri ödedi. Önlenebilir ölümler, sosyal cinayete ve sosyal kırıma dönüştü.
Yine gelenekleri bozulmadı: Topluma herhangi bir gerekçe sunulmadan İçişleri Bakanlığı genelgeleriyle Mayıs ortasında, Haziran başında, Haziran sonu ve Temmuz başında peş peşe önlemler gevşetildi, ortadan kaldırıldı. Yine daha bulaştırıcı olduğu bilinen Delta varyantının ülkede yayılması hızlanmasına rağmen Mart başında yapılan hatadan ders çıkarılmadan önlemlerin tümünden vazgeçilmiş oldu. Hem de toplumsal hareketliliğin en yüksek olduğu dönemde.
Son dönem artan aşı oranlarına yönelik haberler toplumun aldatılmasına aracılık etmeye ne yazık ki devam ediyor. Toplum bağışıklığı için nüfusun yüzde 70’inin iki doz aşı ile bağışık hale getirilmesi gerekmektedir. Ülke olarak bu hedefin oldukça gerisindeyiz. Gerçek şu: Nüfusun yüzde 18,5’ine iki doz aşı yapılmış durumda. Bölgeler arası ciddi eşitsizliklerle birlikte yüzde 6’ya bile erişemeyen iller bulunmaktadır. İstanbul dahil işçi nüfusun yoğun olduğu iller Türkiye ortalamasının gerisinde… Daha alacağımız çok yol olduğu açıktır. En kritik toplumsal korunma önleminin aşı olduğunu biliyoruz, unutturmuyoruz. Eşit ve ayrımsız, herkese ve hızla, etkili ve güvenli aşı yapılması için kamunun tüm olanaklarını harekete geçirmesi gerektiğini söylemeye devam edeceğiz. Aşının sadece kendimiz için değil, yakınlarımız; yerleşim yerlerimizdeki ve çalışma yaşamımızdaki tüm yurttaşlar için koruyucu olduğunu biliyoruz.
Aşının LGBTİ+’lar, mülteciler, evsizler, işsizler vb. ötekileştirilen toplum kesimleri için çok önemli olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. Aşının sadece ülkemiz değil yakın komşularımız ve dünya için kritik önemde olduğunun bilinci ile hareket ediyoruz. Herkes güvende değil ise hiçbirimiz güvende değiliz. Aşı için toplumsal dayanışmayı, küresel dayanışmayı artırma hepimizin sorumluluğudur.
Toplumsal korunma önlemlerinden olan aşıya erişimin önündeki tüm engellerin kaldırılması için fikri mülkiyet hakları-patent hakkı gibi kâr odaklı neoliberal politikaları alaşağı etmek ve aşı geliştirme – üretim faaliyetlerinin toplumsal mülkiyete geçirilmesi hepimizin insanlık için sorumluluğudur. Önlemlerin tamamen kaldırıldığı bu dönemde bir kez daha hatırlatıyoruz: Pandemi devam ediyor.
Rehavete düşürmeye çalışanlara, algı yöneticilerine toplum aldanmamalıdır. Sağlık Bakanlığı’na gerçekle yüzleşmeden; salgın kontrolünde sağlık emekçileri ve örgütleri ile birlikte hareket etmeden, başaramayacağını bir kez daha hatırlatıyoruz. Önlemleri almaya devam etmenin, toplumsal önlemlerin yaşama geçirilmesi için baskı oluşturmanın ve bu konuda sesimizi yükseltmenin önemli olduğunu biliyoruz. Fiziksel mesafe, havalandırma ve maske önlemlerinin yaşama geçirilmesi için ekonomik ve sosyal desteğin sağlanması gerektiğini söylemeye devam edeceğiz.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nden (TMMOB) havalandırmayla ilgili etkin denetimlerin yaşama geçirilmesinin kritik önemde olduğunu hatırlatıyoruz. Aşı toplumsal dayanışmadır, bir kişiyi dahi aşısız bırakmamak için tüm toplumu, emek ve demokrasi güçlerini harekete geçmeye davet ediyoruz. Salgının en az kayıp ile kontrol edildikten sonra pandemiye zemin hazırlayan koşulları ve salgın kontrolünü zora sokan neolibaeral sağlık reformlarını ortadan kaldırma çabalarımıza hız vereceğimize söz veriyoruz.”