HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Buldan, HDP’ye İzmir’de yapılan saldırıyla ilgili olarak “Özel olarak eğitilen İzmir tetikçisini hangi nefret siyasetini yetiştirdiğini gayet iyi tanıyoruz. Deniz’i katleden zihniyet, zulümle, baskıyla başaramadıklarını katliamla başarmaya çalışanlardır. Deniz’i katleden zihniyet, kadını, Kürt’ü hedef gösteren faşist zihniyettir” yorumunda bulundu.
“Zulümle pes etmediğimizi, vazgeçmediğimizi çok iyi bilirler” diyen Buldan, “Bir kez daha haykırıyorum: İzmir katliamı hak mücadelemizi daha da pekiştirmiştir. Bizden aldığınız her bir canın hesabını yargı önünde mutlaka soracağız” ifadelerini kullandı.
“KADINLARIN DİRENDİĞİ MEYDANLAR KAZANACAK”
Buldan, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden resmi olarak çekilmesine de tepki gösterdi. “Çok açık ve net olarak ifade etmek istiyorum, AKP bu ülkede kadınların başına gelmiş en büyük felakettir” diyen Buldan, sözlerine şöyle devam etti:
“Toplumsal muhalefetini kırmak amacıyla her türlü baskı ve zor yönetimini kullanan erkek iktidar şunu gördü ki, kadınlar baskılar karşısında yılmamaktadır. Kadınlar bugün itibariyle sadece cins mücadelesi yönetmiyor, erkek mafya düzenini gönderme mücadelesine gerçek bir öncülük de yapıyor. Kadınlar ne onların yalanlarına kanmakta, ne baskısıyla sinmektedir. Bizler de kadın mücadelesinin parçası ve temsilcisi olarak, kadın mücadelesiyle çok daha umutluyuz ve başarmaya çok daha yakınız.
(İstanbul Sözleşmesi) Biz fesih ederiz onlar da kabullenir sananlar yanıldılar. Kadınlar ne kabul ettiler ne biat ettiler. AKP-MHP erkek iktidarının inşa ettiği faşizme karşı kadınlar barikatları yıkarak dur dedi. Yasaklarınız, fesihleriniz, engelleriniz değil kadınların direndiği meydanlar kazanacaktır.
İstanbul Sözleşmesi kadın haklarını geliştiren ve koruyan, kadınlara yönelik suçları önleyen bir metindir. Çocuk istismarını önleme ve etkin mücadeleyi gerektiren bir sözleşmedir. Kadınlar için gereklidir, vazgeçilmezdir. Fakat tek bir adam; erkek ittifakıyla, toplumun tüm kesimlerinden kadınların haklarını teminat altına alan sözleşmesi hedef aldı.
Danıştay, başvuruyu reddetti. Danıştay da bu ülkede erkek yargısının var olduğunu bu kararla beraber kanıtladı. Biz kadınlar, bu tek adamın dayatmalarına, tek imzayla haklarımızı gasp etmelerine boyun eğmeyeceğiz.
20 Mart’tan bu yana her alanda mücadeleyiz, olmaya devam edeceğiz. Bu iktidarı gönderir göndermez İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe koyacağız, etkin bir şekilde uygulanmasını sağlayacağız. “
“ŞİDDETLE DEĞİL, KADINLARLA MÜCADELE HALİNDELER”
AKP-MHP iktidarının kadına yönelik şiddetle değil, kadınlarla mücadele halinde olduğunu vurgulayan Buldan, AKP iktidarı boyunca 16 bine yakın kadının katledildiğini belirtti. Buldan şöyle konuştu:
“Kadına yönelik şiddet, görülmemiş oranda yükselmiştir. Sadece adalet bakanlığı verilerine göre 145 bin 939 çocuk istismarı davası açılmıştır. 2 milyona yakın kadın hayatta kalmak için koruma talep etmiştir. Kadın işsizlik oranı resmi rakama göre yüzde 45’e ulaşmıştır. Kadınların bütün hakları AKP hükümeti tarafından tehdit edilmiş, saldırıya uğramıştır. Bu mudur sizin kadına yönelik şiddetle mücadeleniz? Yargısından medyasına bütün kurumlarına kadar, kadını her türlü şiddete mahkum etmek için elinizden geleni yaptınız.”
“GERÇEK REFORM, İKTİDARIN GİTMESİYLE OLUR”
Buldan, yeni yargı paketi konusunda ise şu değerlendirmeyi yaptı:
“Yeni yargı paketinde çocuk istismarında ve kadına yönelik suçlarda ceza için şart getiriyorlar. Yani, suçluyu cezalandırmamak için bin dereden su getirenler yasama eliyle faillere yol açmaya çalışıyorlar. Mevcut iktidarın reform adı altında yaptığı malumun ilanıdır. Gerçek bir reform olacaksa, bu AKP-MHP iktidarının gitmesiyle olur, bu da böyle olacaktır. Bütün kadınlara bunun sözünü veriyorum. Toplum ancak böyle nefes alır, refaha, huzura, hukuka kavuşur. Bu reformun mimarı da biz kadınlar olacağız.”
“GERGERLİOĞLU DERHAL TAHLİYE EDİLMELİ”
Anayasa Mahkemesi’nin hakkında hak ihlali kararı verdiği Ömer Faruk Gergerlioğlu’nın hapiste olmasına da değinen Buldan, “Gergerlioğlu derhal tahliye edilmeli ve vekilliğe iadesi bir an önce sağlanmalıdır” dedi. Buldan şunları kaydetti:
“Cezaevlerinde çıplak aramayı ortaya çıkartan, hakikati ortaya çıkardığı için hukuksuzca tutuklanan milletvekilimiz Ömer Faruk Gergerlioğlu için AYM ihlal kararı verdi. Mahkeme, günlerdir AYM kararını uygulamıyor. Milletvekilimizi tahliye etmiyor. Bu hukuksuzluğa son verilmelidir.”
“AŞI ÜCRETLİ OLSA, 150 EURO’YA SATARDINIZ”
Buldan, Erdoğan’ın Avrupa’da aşının ücretli olduğuna yönelik iddiasını ise “Güya Avrupa’da aşı ücretliymiş, yalanın biri bin Euro! Aşı Avrupa’da ücretli olsaydı, iktidarınız o aşıyı burada en az 150 Euro’ya yapardı. Aşının parasını zaten zamlarla, vergi artışlarıyla fazlasıyla halktan çıkartıyorlar. Aşıyı satamıyorlar ya, yalan satmaya çalışıyorlar. Bu yalanların hiçbir alıcısı artık yok” sözleriyle yorumladı.
“SARAY’IN SALTANATINDAN HİÇBİR TASARRUF YOK”
Ekonomik buhran konusunda da değerlendirme yapan Buldan, Emine Erdoğan’ın “Porsiyonları küçültün” açıklamasına göndermede bulunarak şöyle konuştu:
“Tek adam kendi saltanatını muaf tutarak tasarruf tedbirleri açıkladı. Bir yıllık harcaması 2,8 milyar dolar olan saray ailesinin ferdi ise halka ‘kemerleri sıkalım, porsiyonları küçültelim’ telkinleri veriyor. Fakat halkın kemerinde ne sıkacak delik ne tabağında küçültecek porsiyonu kalmamıştır. İnsanların çöplerden, pazar artıklarından karnını doyurmaya çalıştığı şu ülke ortamında bu açıklamalar utanmazlıktan başka bir şeyle açıklanamaz. Sarayın saltanatından hiçbir tasarruf yok. Her ay 3-5 maaş alanların huzur hakkından tasarruf yok. Yandaşların vergi affından hiçbir tasarruf yok. ÖSO ve çetelerine ödenen maaşlardan, savaşa aktarılan devasa bütçeden hiçbir tasarruf yok. Patronlara halkın cebinden peşkeş çekilen vergi affından tasarruf yok.”
“ŞİMDİKİ HEDEF TÜTÜN ÜRETİCİLERİ”
Buldan, tütün satışına yetki belgesi zorunluluğu getirilmesini ise şöyle eleştirdi:
“Halkın nerede geçim kaynağı varsa oraya gözlerini dikmiş durumdalar. Şimdiki hedef tütün üreticileri. Tütün satışına yetki belgesi zorunluluğu getirdiler, ÖTV, stopaj, KDV dahil üreticilere 70’lere varan vergi yükü getirdiler. Bu vicdansız iktidar vergi yüküyle tütün üreticilerinin emeğini gasp etmektedir. Tütün üreticisi bu kadar vergiyi nasıl ödeyecek? Bu yasa sonucu üretici tütün ekemeyecek, dağ köylüleri göç etmek zorunda kalacak. Adıyaman’ın yüzde 70’i tütün üretiyor, yasak devam ederse onların yaşamı da duracak. Tütün toplayıcılarının yüzde 80’i kadın emekçileridir. Kadın yoksulluğu, halkın yoksulluğu daha da artacaktır. Vicdansız iktidara soruyorum, halk ne yiyecek, ne içecek? Bu soruna derhal çözüm bulunmalıdır.”