YORUM | MAHMUT AKPINAR
Muhafazakarlar, cemaatler, dindarlar kahir ekseriyeti itibariyle 17/25 Aralık’tan sonra Erdoğan’ın yanında yer aldılar. Her türlü hırsızlığa, zulme, yalana, talana açıktan destek verdiler. “Çalıyor ama çalışıyor!” diyerek bu ahlaksızlığa mazeret ürettiler. İktidarın kendilerine teklif ettiği imkanları, makamları, kaynakları reddetmediler. Yaşananlarda, güce ve imkanlara açlık yanında Cemaat’e biriken haset ve husumetin de etkisi vardı. Ama Erdoğan’ın asıl stratejik ortaklığı, dindarları, cemaatleri her daim ezen Ergenekoncularla kurduğunu anlayamadılar.
Erdoğan’ın vatan, millet, din, Allah söylemlerini kullanırken ülkedeki maddi manevi bütün değerleri tükettiğini göremediler. Veya işlerine geldiği için görmek istemediler. Statüko, muhafazakâr kesimin, dindarların desteği veya sükûtu olmadan Cemaat’e köklü kıyım yapamayacağının farkındaydı.
BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Katı laikçi ve Kemalist kodlarla hareket eden statükonun bu ittifaktan amacı 28 Şubat’ta yarım kalan, “Bin yıl sürecek!” denen Anadolu’nun dindar, eğitimli insan kaynaklarını Erdoğan’a biçtirmekti. Desteği bu şartla verdiler. Aklı eren herkes bir gün kavganın patlayacağını biliyordu. Lakin (bazı) dindarlar Erdoğan’ın 100 yıllık kurulu düzeni bertaraf edeceğini düşündü. Hatta Cumhuriyet’i bir “reklam arası” olarak adlandıranlar oldu. Bu arada 17/25 Aralık sonrası limitsiz çalan Erdoğan ve ekibi boyunu aşkın kirlendi. Şimdilerde büyüsü bozuluyor, toplum Erdoğan’ın tasfiye edilmesi gerektiğini düşünüyor.
Üç yıl önce yazdığımız “Erdoğan ve Ergenekon çatışır mı?” başlıklı yazıda ifade ettiğimiz üzere Ergenekon, Erdoğan’ın bu yozlaşma, kirlilik ile ayakta kalamayacağını biliyordu. Bunu Erdoğan da gördü ve kendince tedbirler aldı. Ama AKP destekçisi muhafazakarlar, tarikatlar gidişin bu noktaya geleceğini anlayamadılar. Erdoğan’ın işlediği bütün günahların gönüllü ortağı oldular ve Erdoğan’ın her vebali aynen onların hanesine de yazıldı.
Erdoğan’ın altı boşalıyor. En sadık militanları dahi kaçmanın ve bu kirli ağdan sıyrılmanın yollarını arıyor. AKP ve Erdoğan lehine amigoluk yapan, sosyal medyada IŞİD kafasıyla herkesi tehdit eden Fatih Tezcan bile profilini “ENAYİ” olarak değiştirip arazi oldu. Ayrıca Tezcan, “Sedat Peker daha hiçbir şey konuşmadı” diyerek kirlenmenin derinliğine dikkati çekiyor.
Peki Erdoğan gidince cemaatleri, tarikatları ne bekliyor?
1) Eğer Erdoğan sonrası hukuk ve demokrasinin kısmen de olsa geri geldiği, adaletin işlediği bir yönetim ülkeye egemen olursa, cemaatler-tarikatlar sadece Erdoğan’la girdikleri kirli iş ve ilişkilerin, yasadışı eylemlerin hesabını verecektir. Ülke AKP ortaklığı ile cemaatlerin, tarikatların nasıl yozlaştığına şahit olacaktır. Toplumda, münhasıran gençlerde İslam’dan, cemaat-tarikat yapılarından kopuş hızlanacaktır. Tabanları aldatılmışlık hissiyle bu yapılardan, belki dinden uzaklaşacaktır. 28 Şubat’ta ve önceki dönemlerde iftiraya dayalı, üretilmiş suçlamalar bu defa “gerçekler” olarak kendilerine yönelecektir. Millet, Erdoğan’ın kirli düzeninin içinde sadece uyuşturucu tacirlerinin, kadın tedarikçisi bürokratların, mala çöken nitelikli hırsızların, kolay parayla bohem hayat yaşayan AKP çocuklarının olmadığını, “bir lokma bir hırka” diye yola çıkan dini grupların da olduğunu görecektir!
2) Daha kötü bir ihtimal var. Eğer Erdoğan sonrası katı laikçi ve Kemalist zihniyet ülkeye yeniden egemen olursa, işte o zaman sadece AKP ortağı kirlenmiş dini gruplar değil, caminin önünden geçen herkes fatura ödeyecektir. Erdoğan ve ortakları dindarlar hakkında toplumda var olan tüm olumlu kanaatleri yıktılar. “Çalmaz”, “dürüst”, “dindar” imajını bitirdikleri için, bu defa maruz kalacakları cadı avında aydınlardan, toplumundan destek de gelmeyecektir. Zira her türlü pisliği ortalığa saçıldıktan sonra kayıtsız şartsız Erdoğan’ın yanında duranların mazeretini kimse dinleyemeyecektir.
Peker’in ifşaatları katalizör etkisi yaptı. 17/25 sonrası yakalanan Hırsızların ürettiği tüm tezler tel tel dökülüyor. Puslu hava dağılıyor ve hakikatler acı acı ortaya çıkıyor. Fatih Tezcan’ın dediği gibi Peker’in söyledikleri olanların binde biri. Daha neler saçılacak neler…
Cumhuriyet tarihi boyunca hep ezilen, dışlanan, baskıya maruz kalan ama mağdur-mazlum kabul edilen, destek gören, saygı duyulan dindarlar-cemaatler AKP’nin yanında yer alarak, ilk defa zulmeden, baskı uygulayan, dışlayan, kibirli, çalan, başkalarının haklarına çöken, nefret ve düşmanlık üreten hale geldiler.
Bu devran elbette dönecek. Erdoğan gidecek, AKP bitecek. Ama AKP siyasi bir parti. Tabelayı değiştirip yoluna devam edebilir. Peki bin yıllık geleneğe sahip tasavvuf ekolleri, tarikatlar, cemaatler bu kirlenmişlikle nereye gidecek? Ne yapacak?
Diyanet dahil dini grupların liderlerinin şu sıralar pişmanlık duymak yerine, ölümüne Erdoğan’a arka çıkmalarını anlıyoruz. Zira onları tufan bekliyor. Bence bu kesimler Erdoğan’ın gideceği ihtimaline göre de hazırlık yapmalılar. Erdoğan gittiğinde muhatap olacakları sorulara nasıl cevap vereceklerini, kirlenmişliği, yozlaşmışlığı topluma, tabanlarına nasıl izah edeceklerini, hukuka nasıl hesap vereceklerini düşünmeye başlamalılar!
Statüko, derin devlet Erdoğan eliyle Anadolu’nun yetişmiş insan kaynaklarına, nitelikli bürokratlarına, dürüst işadamlarına büyük tasfiye gerçekleştirdi. Onlar mağdur ve mazlum olarak anılacaklar. Hukuk geri döndüğünde yüzleri kızarmayacak, haklarını arayacaklar. Ama yolsuzluk, yozlaşmışlık, zulüm aleni hale geldikten sonra Erdoğan’a ve AKP’ye destek olanlar, kirli işlerine ortak olan yüzyıllar boyunca bu leke ile gezmek zorunda kalacaklar.
Kaynak: Tr724