HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
Yurt dışında yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, Haziran ayı başında acı bir sürprizle karşılaştı. Yabancı ülkelerde yaşayan Türk vatandaşlarının Türkiye’deki varlıklarına ilişkin bilgilerin paylaşımına ilişkin anlaşma, imzalanan bir genelge ile yürürlüğe konuldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzaladığı 31 Mayıs 2021 tarihli kararname, 1 Haziran tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Yurt dışında yaşayan 6 milyona yakın vatandaşımızı ilgilendiren bu uygulamaya gelin biraz yakından bakalım.
BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Söz konusu anlaşma 2017’de iktidar tarafından Meclis gündemine getirildi ve bütün partilerin ittifakı ile kabul edildi. Kara para ile uluslararası alanda mücadeleyi öngören adım, “Finansal Hesap Bilgilerinin Otomatik Değişimine İlişkin Çok Taraflı Yetkili Makam Anlaşması” olarak adlandırıldı.
Bu anlaşmanın yurt dışında yaşayanların başına neler açacağı ilk başta anlaşılmadı. Meclis’ten oy birliği ile geçmesine bakılırsa, muhalefet de onay verdikleri anlaşmanın ileride nelere mal olacağını fark etmedi.
ANLAŞMANIN KABULÜ İLE GURBETÇİYİ NELER BEKLİYOR?
31498 sayılı Resmi Gazete’de 4024 Karar Numarası ile yayınlanan kararname ile gurbetçinin banka hesap bilgileri yaşadıkları ülke maliyelerine iletilecek. Gelir İdaresi Başkanlığı, gecikmeli de olsa hangi bilgilerin paylaşılacağını “Finansal Hesap Bilgilerinin Vergi Konularında Karşılıklı Olarak Otomatik Değişim Standardı Rehberi”nde bunu bütün ayrıntıları ile açık bir şekilde ortaya koydu.
Buna göre, Türk vatandaşının Türkiye’deki hesap numarası, hesap bakiyesi, hesaba yıl içinde ödenen faiz, temettü gibi gelirlerin ya da hesapta tutulan varlıklardan elde edilen gelirlerin toplam brüt tutarı ilgili ülkenin maliyesine bildirilecek.
Yurt dışında yaşadığı ülkede, sosyal yardım ya da işsizlik parası alıyorsa bunların kesilmesi anlamına gelecek. Sadece kesilmesi ile de kalınmayacak. Bulunduğu ülkenin maliyesi o güne kadar bu kalemler adı altında ödenen bütün paraların tahsil edilmesi yoluna da gideceği muhakkak.
İlgili ülke hükümetleri, ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşlarını kara para aklamakla suçlayabilecekleri gibi bulunduğu ülkeyi yanıltmakla da işlem başlatabilir.
Tasarruflarını gayrimenkule yatıranlar, bu uygulamanın dışında tutulacak. Çünkü ev, arsa, dükkan gibi gayrimenkuller ve arabalar bu bildirime tabi değil.
Gelir İdaresi Başkanlığı, bu bilgilerin ilgili ülkelere verilmesinin kişisel bilgilerin paylaşılması hakkındaki kanuna aykırı olmadığının altını özellikle çizdi. Dahası, bu kanun kapsamına dahil ettireceği vaadiyle vatandaşlardan para koparmak isteyenlere karşı açık bir uyarıda bulunmaya çalıştı.
Bu yıla ilişkin bilgiler paylaşılacağı için bugün itibariyle hesapların boşaltılması ya da başkasının üzerine aktarılması da çözüm olmayacak. Çünkü 2020 verileri paylaşılmış olacak.
ASLINDA GELİYORUM DİYEN BİR FELAKET İDİ
Türkiye bu bilgi paylaşımını 2019’dan itibaren yapmayı taahhüt etmişti. Geçen yıl yaşanan pandemi dolayısıyla bunu yapamayacağını açıkladı. Sadece Letonya ve Norveç ile bu paylaşım yapıldı. Öteki 54 ülke ile de 2020’de yapacağını duyurmuştu.
Bilgilendirmeyi ertelediği gerekçesiyle bu tarihte hemen Türkiye aleyhine bir girişim başlatıldı. Fransa, Avusturya, Yunanistan ve AB üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti, kara paraya karşı mücadeleye yanaşmadığı gerekçesiyle Türkiye’nin “kara liste”ye alınmasını istedi. Bu adım, Almanya’nın girişimi ile sonuçsuz bırakıldı.
Şubat ayında AB Dışişleri Bakanları, Türkiye’ye bu konuda Mayıs ayı sonuna kadar adım atması için bir direktif verdiler. İşte 1 Haziran’da yayınlanan 31 Mayıs tarihli kararname bu girişimin önünün kesilmesi adımı idi.
BÜYÜK BİR KAOSUN KAPISI ARALANABİLİR
Şimdi biraz gerilere gitmenin zamanı. Önce geçtiğimiz yıl 27 Kasım’da Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamuoyuna bir çağrıda bulunarak bir kampanya başlattı. “Yurt dışındaki varlıkların Türkiye’ye getirilme” çağrısı idi. Ardından bu çağrıyı Gelir İdaresi Başkanlığı, “Varlık Barışı” olarak ete kemiğe büründürüp kamuoyuna detayları ile duyurdu.
İster Türk olsun, ister yabancı ülke vatandaşı, yurt dışındaki para, altın, değerli varlık gibi her ne varsa bunları Türkiye’ye getirmeleri halinde kaynak sorulmayacağını ilan etti. 30 Haziran’a kadar süre tanındı. Bu tarihe kadar beyanda bulunanların, 3 ay içinde varlıklarını getirmeleri gerekiyordu. Bu getirdiklerini bankalara yatırabilecekleri gibi, bir şirkete sermaye olarak da değerlendirebileceklerdi.
Şimdi bir taraftan Varlık Barışı kampanyası yapacaksınız, öbür taraftan banka hesap bilgilerini otomatik bilgi paylaşımı çerçevesinde ilgili ülkelere bildireceksin. Bu bir anlamda yurt dışında yaşayan kendi vatandaşlarına ve çağrıya uyup Türkiye’ye gelip parasını yatıran yabancılara tuzak kurmak anlamına gelir.
Böyle bir adım, ekonomik bir kaosun kapısını aralamak demek. Yurt dışında yaşayanların bankalarda 52 milyar dolar parası olduğu biliniyor. Bu adım, paranın panik içinde bankalardan çekilmesine yol açabilir.
İKTİDAR ANLAŞMAYA TARAF ÜLKELERİ OYALIYOR
Şimdi bazı şeyleri duygusallıktan uzak iktidar açısından empati yaparak ele almakta yarar var. 1 Haziran tarihli genelgede yer aldığı şekli ile otomatik bilgi paylaşımı geçen yıldan başlatılırsa ne olur?
Öncelikle bir kaosa yol açacağını yukarıda anlatmaya çalıştım. Bu iktidarın göze alamayacağı bir şey var. Eğer paylaşıma başlanırsa, iktidar yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarını bütünüyle kaybeder. Geçen seçimlerde yurt dışı oylarının yüzde 61’i Erdoğan’a gitmişti. Seçimlere iki yıl kala böyle bir riski göze almazlar. Buna emin olun.
Bilgi paylaşımı yapılmayacaksa, “Bilgi paylaşımı 2020’den itibaren yapılacak” genelgesi niçin imzalandı o zaman?
Sebebi gayet basit. Bu kararname, dayatılan 31 Mayıs tarih ve kara listeye alınma kıskacından kurtulmayı sağlayacak. Sonra da bir yolu bulunup “şu oldu, böyle oldu” gibi bir takım gerekçelerle uygulama gelecek yıla ertelenecek. Bunun için de muhtemelen yine pandemi gerekçeli bir bahane ortaya konulur.
Siz siz olun panikle hareket etmeyin.