Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, “Bugün için dünyada Covid-19 pandemisi nedeni ile 1,5 milyar çocuk okul kapanmalarından etkilenmiş, 210 milyon çocuk tamamen okulsuz kalmıştır. Geçtiğimiz yıl Birleşmiş Milletler’in raporuna göre son 20 yıldır ilk defa çocuk işçiliğinde artış yaşandı ve çocuk işçilerin sayısı 160 milyon kişiye çıktı” dedi.
Uluslararası Pediatri Kurumu (IPA) Başkanı Prof. Dr. Enver Hasanoğlu, Türkiye IPA üyeleri ve danışmanları Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Çocuk Enfeksiyon Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, video konferans yöntemi ile düzenlenen toplantıda Koronavirüs salgını ve yüz yüze eğitim konusunda değerlendirmelerde bulundu.
“Çocuk işçi sayısı 160 milyon kişiye çıktı”
Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, salgın nedeniyle eğitim- öğretimin kesintiye uğraması sonucu oluşan öğrenme kayıplarının uzun dönemde çok ciddi ekonomik etkilere sahip olabildiğini söyledi. İlhan, şöyle konuştu:
“Bugün için dünyada Covid-19 pandemisi nedeni ile 1,5 milyar çocuk okul kapanmalarından etkilenmiş, 210 milyon çocuk tamamen okulsuz kalmıştır. Türkiye bu sürede OECD ülkeleri arasında ilkokulları en uzun süre kapalı tutan 3’üncü ülke, bütün okulları en uzun süre kapalı tutan 4’üncü ülke oldu. Geçtiğimiz yıl Birleşmiş Milletler’in raporuna göre son 20 yıldır ilk defa çocuk işçiliğinde artış yaşandı ve çocuk işçilerin sayısı 160 milyon kişiye çıktı. UNESCO’nun yayımladığı bir rapora göre ise 24 milyon çocuk ve gencin pandemi sonrası okula geri dönemeyeceği bunların 10,9 milyonunun temel eğitim seviyesinde olduğu tahmin ediliyor. Salgın nedeniyle eğitim öğretimin kesintiye uğraması sonucunda oluşan öğrenme kayıpları uzun dönemde çok ciddi ekonomik etkilere sahip olabilmektedir. Covid-19 sürecinde öğrenme kayıplarının önemli ekonomik etkilerinden bir diğeri, bugün okul çağında olan neslin gelecekte çalışma hayatında elde edeceği gelirlerde ve istihdam imkanlarında kayıplara yol açabilmesi. Birçok çalışma, salgın sürecinde dezavantajlı öğrencilerin öğrenme kayıplarının daha yüksek olduğuna ve öğrenme kayıpları nedeniyle eğitimden beklenen getirilerin gelecekte daha düşük gerçekleşmesidir.”
Ceyhan: Vaka sayısı yüksekse okulda bulaş riski artar
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ise salgınlar sırasında okulların toplumun aynası olduğunu belirterek, “Toplumda vaka sayısı yüksekse okullarda bulaş riski artar. Çocuğun beden ve ruh sağlığı açısından okulda yüz yüze eğitim gereksinimi ve bunun çocuğun sağlığı ve toplumda salgının durumuna etkisi değerlendirildiğinde, vaka sayısının çok yüksek olduğu dönemler dışında, çocukların ve okul personelinin bulaştırıcılık durumu yakından izlenerek eğitimin devam ettirilmesi temel amaç olmalıdır” dedi.
“Çocuklar, öğretmenler ve okul personeline belli aralıklarla tarama testi yapılmalı”
Prof. Dr. Ceyhan, okullarda salgın sürecinde yüz yüze eğitimle ilgili önerilerde bulunarak, “Çocukların, öğretmenlerin ve diğer okul personelinin hastalık ve bulaştırıcılık durumunun saptanması için bilimsel ve standart kriterler kullanılmalıdır. Bunların içinde en güvenilir olanı çocuklar, öğretmenler ve diğer personele belli aralıklarla tarama testi uygulanmasıdır. Tarama testleri kolay uygulanabilir, hızlı sonuç veren, yanılma payı düşük ve ucuz olmalıdır. Hızlı tanı testleri bu amaçla kullanılabilir. Hızlı testler yoksa mevcut PCR testleri iyi seçilmiş örneklemler oluşturarak, belli sayıda çocuk ve personel üzerinde uygulanabilir. Örneğin; haftada 50 bin PCR testi bu amaçla kullanılabilir ve testlerde pozitiflik oranı o ilde okulların açılması ve eğitimin sürdürülebilmesi için temel kriter olarak kabul edilebilir. Okulların bir tarih açıklanarak açılması riskli bir yöntemdir, doğrusu okulların açılma kriterlerinin açıklanması ve o kriterlere ulaşıldığında okulların açılmasıdır” diye konuştu. (DHA)