TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı AKP’li Akif Çağatay Kılıç, Türk – Amerikan ilişkilerinde gerilim yaratan Rusya’dan S-400 hava savunma sisteminin kullanımı veya ikinci parti alım yapılmasına Türkiye’nin karar vereceğini söyledi. Kılıç, “Gelecekte savunma kabiliyeti ihtiyaçlarımızın karşılanıp karşılanmamasıyla alakalı kararlar alınacaktır” mesajı verdi.
Ankara–Washington ilişkilerinin, önümüzdeki dönemde nasıl şekilleneceğini belirlemede önemli rol oynaması beklenen ABD Başkanı Joe Biden’la, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında NATO Zirvesi kapsamında yapılacak görüşmeden ne sonuç çıkacağı merak konusu. Liderler düzeyindeki görüşmede, ilişkilere olumlu yön verilebilmesi için ABD’nin Ankara’dan, S-400 hava savunma füze sistemi kullanımı kararından vazgeçilmesi talebi gündemde. Ancak Türkiye’nin ulusal hava savunması bakımından S-400 füze sistemiyle ilgili değerlendirmesinde geri adım atacağı yönünde bir işaret görülmüyor.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, uzun yıllar yakın çalışma ekibindeki isimlerden biri olan ve şu an TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı olan Akif Çağatay Kılıç da Türkiye’nin satın alınmış, ordu envanterine girmiş, S-400 hava savunma füze sistemi yaklaşımında değişiklik olmayacağı görüşünde.
Türkiye’nin Rusya’yla ilişkisini, ABD’ye ve NATO’ya alternatif görmediğini vurgulayan Kılıç, Erdoğan ile Rusya lideri Vladimir Putin arasında açık sözlü bir ilişki bulunduğunu; Suriye, tarım ürünleri, turizm gibi başlıklarda sorunlar olsa da anlaşma sağlanan konulara odaklanıldığını kaydetti.
Kılıç, TBMM’de aralarında VOA Türkçe’nin de bulunduğu bazı basın kuruluşları mensuplarıyla sohbet toplantısında, ABD Başkanı Joe Biden’ın Ocak ayında ABD Başkanlığı görevine gelişi sonrasında ilk kez, NATO kapsamında gerçekleşecek yüz yüze görüşme ekseninde, Türk – Amerikan ilişkilerini yorumladı. Kılıç ilişkilerdeki önemli konu başlıklarına ilişkin sorulara şu yanıtları verdi:
ABD’yle S-400 füze sistemi gerilimi: “ABD’yle Türkiye’nin tarihe dayalı müttefiklik anlaşmaları ve sorumlulukları var. Bu anlaşmalar, ABD’ye de sorumluluk yüklüyor. Türkiye, S-400 füze sistemi satın alma noktasına nasıl geldi? NATO müttefiklerimizce ortaya konulmuş tutumdan dolayı biz kendi kararımızı alıp yol yürüdük. Bunu niye yaptık? Kendi güvenliğimiz için. Hiçbir uluslararası anlaşmamızı, angajmanımızı da kenara koymadan yaptık. NATO Anlaşması’nı feshetmedik, Birleşmiş Milletler üyeliğimizi durdurmadık, savunma alanındaki uluslararası anlaşmaları ihlal etmedik, herhangi bir şekilde şeffaf olmayan silah üretimi içerisine girmedik. Geçmişte detayına değil sonucuna baktığımızda bazı NATO üyesi ülkelerde yine aynı şekilde Rus menşeili olan bir hava savunma sistemi varlığını hepimiz biliyoruz. Bununla beraber bilinmeyen ama varlığı tahmin edilen bir takım savunma sistemleri var ama dünya kamuoyunda dillendirilmemesi sözkonusu. Bizim neden bu adımı attığımız Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere her mercii eliyle anlatıldı. Bu konu artık bizim için kapanmıştır. Bu adımı atmış olmak Türkiye’nin NATO üyesi ülke olmaktan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediği anlamına gelmez.”
ABD’de yeni dönem – Joe Biden yönetimi: “Şahsi kanaatim, kendisi nasıl demokrasi kuralları içerisinde seçilmiş bir başkan, yönetim ise Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de seçilmiş Cumhurbaşkanı olduğu, Türkiye’de demokratik kurum ve kuralların işlediği, seçilmiş bir parlamentosu olduğu ve bununla alakalı bir soru işareti olmadığı ortada. Biz nasıl Sayın Biden’a seçilmiş başkan olarak nasıl saygı gösteriyorsak bizim de saygı beklememiz hakkımız. Ümit ediyorum Sayın Barack Obama’nın ikinci döneminde yapılmış hatalarından sonuçlar elde etmiştir, değerlendirme yapmıştır. Şuna kadar aldığımız sinyaller çok da öyle olmadığını gösteriyor. Ümit ediyorum önümüzdeki dönem içerisinde bu olur. Sözde Ermeni soykırımı kararı, hiç çekinmeden doğrudan konuşmalıyız ki tamamiyle Amerikan iç siyasetine yönelik bir karardır. ABD Başkanı olarak ‘soykırım’ tabirini değerlendirmesi, iç siyasette Ermeni diasporası, California’yla yakınlığı etkisi var. Bizim Ermeni halkıyla sıkıntımız yok. Tarihteki olayları, tarihsel gerçekler ve belgeler üzerine değil sadece dünya üzerindeki kendi diasporasını birarada tutma çapası olarak kullanarak Türkiye’ye karşı düşmanlığı beslemenin doğru olmadığını düşünüyoruz.”
Biden – Erdoğan görüşmesi: “ABD Başkanı Biden ile Cumhurbaşkanımız birbirlerini tanıyan insanlar. Biden, ABD Başkan Yardımcısı iken Cumhurbaşkanımızı rahatsızlığı sırasında evinde ziyaret etmişti. ABD’nin yanlış tutumundan dolayı FETÖ’nün darbe girişimi sonrasında geldiğinde özür dilemiş birisi. İnanıyorum ki özeldeki görüşmede (Biden) bazı şeyleri işitecektir, Biden’ın yaptığı bazı açıklamalarıyla ilgili (Erdoğan) tamamiyle popülist bir yaklaşımla yapıldığını söyleyecektir. Umarım ileride belge, bilgiye dayalı bir yaklaşım içerisinde olur. Seçim döneminde Türkiye’deki demokrasimizle ilgili sarf ettiği sözler de seçim heyecanı içinde kaçırılmış sözler olarak görmek istiyoruz. Aksi ABD’nin kendi demokrasi ve uluslararası ilişkiler açısından sorunlu yaklaşım olduğu bilinmektedir.”
Zirvede S-400 meselesi nasıl konuşulacak?: “Uluslararası ilişkiler ile ilgiliyim ama icra makamında değilim. Milli Savunma Bakanımızca yapılan açıklamalar noktasında onlara itibar etmek doğru olacaktır. Uluslararası ilişkilerde tabii her zaman her konu konuşulur. Bizim de fikirlerimiz en üst seviyeden masaya konacaktır. Türkiye’nin güvenliğimizle alakalı kendi çekinceleri ve attığı adımlar var ortada. Bundan sonra nasıl ilerleneceği noktasında ise keza bu konuda yapılmış askeri teknik görüşmeler de var. Sinop’ta denemesi yapıldı, aktive oldu, birinci elden sorumlu Milli Savunma Bakanımız açıklamaları var. Bakalım NATO Zirvesi’nde nasıl konuşulacak? Şu anda bir başka NATO ülkesinde yine Rus menşeili savunma sistemi mevcut. Var mı, var.”
İkinci parti S-400 hava savunma füze sistemi alımı olacak mı? “Gelecekte savunma kabiliyeti ihtiyaçlarımızın karşılanıp karşılanmamasıyla alakalı kararlar alınacaktır.”
Fethullah Gülen’in ABD’den iadesi talebi NATO Zirvesi’ndeki görüşmede gündeme gelecek mi? “FETÖ ile alakalı zaten ABD’nin yargı makamlarına gerekli bütün evraklar ve bilgiler iletildi. Yeni elde ettiğimiz bilgi ve belgeler olduğunda üzerine eklenmekte. ABD’nin yargı sistemi içerisine dahil edilmiş bilgi ve belgeler zaten onlarda mevcut. Ama Cumhurbaşkanımız takdiri doğrultusunda tekrar hepsini Biden’a götürüp vermeyi tercih edebilir. Ancak ABD sistemi içerisinde FETÖ’nün ne olup olmadığı konusunda hepsi ellerinde mevcut.”
“Rusya’yla anlaşmazlıklarımızı açık açık konuşuyoruz”
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Akif Çağatay Kılıç, Türkiye’nin dış politikasındaki son gelişmelerle ilgili soruları da yanıtladı.
Moskova yönetimiyle Suriye, tarım ürünleri ticareti ve turizm başlıklarındaki anlaşmazlıkları da yorumlayan Kılıç, Ankara’nın komşusuyla iyi ilişkiler yürütmesine yönelik “eksen değişikliği” gibi yaklaşım sergilenmesine tepki gösterdi.
Avrupa’nın da Rusya’yla iyi ilişkiler yürüttüğünü kaydeden Kılıç, Rusya’nın dünyada en önemli doğalgaz sağlayıcısı ülke olması faktörüne dikkat çekerek, Ankara – Moskova hattında son günlerdeki sıkıntılı başlıklara rağmen açık sözlü ilişki yürütüldüğü görüşünde.
Kılıç “Rusya’yla anlaşamadığımız konular var ama bunları açık açık konuşuyoruz. Mevcut Suriye politikasında anlaşamadığımız, farklı düşündüğümüz konular var. Ancak örneğin nükleer santral konusunda çalışmamız sorunsuz şekilde devam ediyor. Gıda konusunda sorunlar yaşıyor, orada belirli standartlar ortaya konulmuş üretimle alakalı koşullar var, bunlara da dikkat etmemiz gerekiyor, karşı tarafa bunları aleyhte kullanabileceği unsurlar olarak vermemek lazım. NATO üyeliğine ilişkin yükümlülüklerimizi yerine getirirken en yakın komşularımızla ilişkilerimizi neden iyi yürütmeyelim? Mesela Almanya, Kuzey Akım-2 projesini devam ettiriyor, neden eksen kayması Almanya’ya sorulmuyor? Zaman zaman Cumhurbaşkanımız ile Putin’in fikir ayrılığı olduğu noktalar da şeffaf şekilde paylaşılıyor. Rusya ile olan ilişkilerimiz ABD’ye alternatif değil. Uluslararası siyasette böyle bir rekabet yok. Rusya’yla anlaşmazlık noktalarımızı, ama anlaşabileceğimiz noktaları da biliyoruz. Kırım’ın ilhakını hiçbir zaman tanımayacağız, oradaki soydaşlarımız, dindarlarımızı da yakından takip ediyoruz” dedi.
“Mısır ile parlamenter teması değerlendiriyoruz”
Öncelikle parlamenter diplomasi olabilmesi için devletler arası diplomatik temaslar yürütülüyor olması gerektiğini belirten Kılıç, “Mısır ile alakalı Dışişleri Bakanlığımız’ın temasları oldu. Ancak parlamenter diplomasi ayrı bir taraf. Bazen ciddi ve katı kurallara sahip olan parlamenter diplomasi arasında esneklik vardır. Karşı taraf ile görüşmemizde bir verimlilik olasılığını değerlendiriyoruz. Henüz bir tarih planlaması yok” ifadesini kullandı.
“Suriyeliler’in kendi ülkelerinde güvende hissetmesi lazım”
Mısır örneğinde olduğu üzere Beşar Esat’ın yeniden devlet başkanı seçildiği Şam rejimiyle ilişki kurulup kurulmayacağı sorusunu yanıtlayan Kılıç’a göre, iki ülke bunun uzağında.
AKP’li Kılıç, “Parlamentolarca görüşmeler yapılması birinci adım değildir. Suriye açısından seçimlerle ilgili pek bir şey söylemek istemiyorum. Yüzde 95 oy almış olmak bize bazı işaretler gösteriyor, genel seçimde böyle bir oy almak çok kolay bir şey değildir diyelim. Parlamenterler arası ziyaret, milletlerin birbirini ziyareti anlamına gelir. Bu ziyareti yapmanın çok çok uzağındayız. Esed rejimi tarafından milletine nasıl bir zulüm çektirdiğini bütün dünya görüyor. Şu anda 4 milyon Suriyeli Türkiye’de yaşıyor, neden yaşıyor, kaçmış durumdalar. Öncelikle Suriye’deki şartlar düzelmeli. Suriyelilerin kendilerini ülkelerinde güvende hissetmesi gerekir. Böyle bir devlet ile ne kadar ilişi kurabilirsiniz” diye konuştu.
İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili eleştirilere katılmadı
Kılıç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eleştirilere neden olan İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmesi kararını ise savundu.
“İstanbul Sözleşmesi’nin yola çıktığı amacıyla geldiği nokta aynı değil” görüşünü dile getiren Kılıç, “Bizim toplumumuzda, inancımızda da aile hakikaten kutsaldır. Bunu korumak hepimizin görevi. İstanbul Sözleşmesi ile verdiğimiz karar ile kadına karşı şiddete duyarsız kalmayı yan yana koymak doğru değil” düşüncesini aktardı.
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmesi gibi adımlarla demokrasisinde gerileme ve laiklikten uzaklaşma gibi eleştirilere tepkili olduğu gözlemlenen Kılıç, Türkiye’nin demokratik sisteme sahip olduğunu vurgulayarak, tam tersi algı ortaya koymaya çalışanlarla mücadele edileceğini belirtti.
Son olarak Kılıç, gelecek hafta Avusturya’nın başkenti Viyana’yı ziyaret edeceklerini ve temasları sırasında İslami mekanların haritalandırılması meselesini konuşacaklarını açıkladı. Kılıç, “Buna fişleme denir. Ben gittiğimde konuşacağım. Kamuoyuna harita gösterilmesi ve detaylı bilgiler verilmesiyle ilgili üniversite rektörlüğünce ‘Biz buna onay vermedik’ diye açıklama geldi. Örneğin AK Parti iktidarımızda imar planlaması düzenlemesinde ‘camii’ ifadesi yerine ‘ibadethane’ yazılı olması için düzeltme yapıldı” ifadesini kullandı.