Koronavirüs’ü atlatanların belirtileri uzun süre taşıdığı ve aylar sonra yapılan PCR testlerinin pozitif çıkabileceği açıklandı. Biyolog Prof. Dr. Barbaros Çetin, Koronavirüs’ün birçok kakıcı etkisi olduğunu belirterek, “Ters transkripsiyon adı verilen bir süreç yoluyla konakçı hücrenin genomuna entegre olabileceğini gösteriyor. Yani bu durum virüsün insan vücuduna yerleşebileceği anlamına geliyor” dedi.
Sözcü’den Nazan Doğaner Halıcı’nın haberine göre, Koronavirüs üzerine araştırmalar devam ederken yeni bilgiler de ortaya çıkıyor. İyileşen bazı hastaların testlerinin pozitif çıkmasıyla ilgili ABD’de yapılan bir araştırmadan çarpıcı sonuçlar elde edildiğini belirten Biyolog Prof. Dr. Barbaros Çetin şu açıklamaları yaptı:
“CovId-19 pandemisinin ilk aylarında, test sonuçlarını analiz eden sağlık çalışanları garip bir şey fark etmeye başladı. İyileşen hastalar bazen haftalar hatta aylar sonra bir PCR testinde açıklanmayan bir şekilde pozitif çıkıyordu. Virüse ait RNA’lar genellikle kısa bir ömre sahiptir, çoğu birkaç dakika takılıp kalır. Bu nedenle pozitif testlerin artık RNA’ların sonucu olması pek olası değildir. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT), Biyoloji Profesörü Rudolf Jaenisch ve araştırma ekibi, bazı hastaların iyileştikten sonra testlerinin neden pozitif olduğuna dair önemli sonuçlar buldu. Bu yeni araştırma, RNA virüsü SARS-CoV-2’den gelen genetik dizilerin, ters transkripsiyon adı verilen bir süreç yoluyla konakçı hücrenin genomuna entegre olabileceğini gösteriyor. Yani bu durum virüsün insan vücuduna yerleşebileceği anlamına geliyor. Üstelik SARS-CoV-2, insan genomuna entegre olan tek virüs değildir. DNA’mızın yaklaşık yüzde 8’i eski virüslerin kalıntılarından oluşur. Retrovirüsler olarak adlandırılan bazı virüsler, kendilerini kopyalamak için insan DNA’sına kolaylıkla yapışırlar.”
“DNA’ya geçebilir”
Araştırmacılar, bu viral entegrasyonun yeni Koronavirüs ile gerçekleşebileceğini test etmek için laboratuvarda insan hücrelerine Koronavirüs bulaştırdı. İki gün sonra virüsün genetik materyalinin izlerini içerip içermediğini görmek için enfekte hücrelerden DNA’ya baktılar. Üç farklı DNA dizileme tekniği kullandılar ve tüm örneklerde virüse rastladılar. Araştırmacılar, viral dizileri içeren DNA’ların yaklaşık yüzde 70’inde vücuda geçişin “atlayan genler” vasıtasıyla olduğunu tespit ettiler.
Bu önemli tespit, yeni Koronavirüs’e ait RNA’nın çoklu mekanizmalar yoluyla hücresel DNA’ya geçebileceğini düşündürmüştür. Ancak, tartışmalar daha kesin kanıtlar elde edilinceye kadar devam edecektir. Bilimsel yöntemlerle olması gereken insan denek sayıları eksik, tüm faz çalışmaları tamamlanmadan ilk defa üretilen “genetik kökenli aşıları” da bu çerçevede yeniden acilen değerlendirmek gerekiyor.”