CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu HDP’nin kapatılması istemiyle hazırlanan iddianamenin Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesine tepki gösterdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, organize suç örgütü Sedat Peker’in açıklamalarına isim vermeden göndermede bulunarak, hükûmetin sessiz kaldığını vurguladı. Kılıçdaroğlu, “Gırtlağına kadar lağım çukurunda olan bir siyasi iktidarın Türkiye’ye yararı olamaz. Ben lağım borusu dedim, meğer çukurun içinde bunlar. Koku bütün ülkeyi, dünyayı sardı, saray hissetmiyor. Çünkü lağım orada. Türkiye’yi temelden sarsan bir sürü açıklama var, saraydan tek cümle yok. Gırtlağına kadar lağım kuyusuna batmış kişi memleketi mi kurtaracak?” dedi.
“Peker’den 10 bin dolar alan siyasetçi” tartışmasına ilişkin olarak da “10 bin dolar alan siyasetçinin kim olduğunu biz biliyoruz, herkes biliyor” açıklamasını yaptı.
HDP’ye açılan kapatma davasına da değinen Kılıçdaroğlu, “Eğer siz siyasi partileri düşman olarak görüp siyasi partiyi Yargıtay’a talimat verip kapatırsanız orada demokrasi yoktur. Demokrasi bütün partiler için olmalıdır. Hakem halktır. Parti kapatmaya yönelik her eylemi doğru bulmuyoruz, partilerin seçime katılmasını engellemeye yönelik hiçbir hareketi doğru bulmuyoruz. Demokrasi aynı zamanda adaletin kökleştiği rejim demektir.” ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından başlıklar şöyle:
“İnsanın ruhunda olan temizliği kirletirseniz sizin topluma hiçbir yararınız olmaz, Türkiye’nin geldiği nokta bu. Türkiye’yi bu bataktan çıkaracağız. Ülkeye temiz, ahlaklı siyaseti getireceğiz. Dayanışma kültürünü yeniden getireceğiz. Farklı görüşler, farklı siyasi anlayışlar kavga konusu değil, zenginlik olmalı. Bunu yapacağız
Her toplumun bir tarihi vardır. İnebolu’yu biliyoruz. İnebolu’dan Ankara’ya gelen yol İstiklal Yolu olarak anılır. Tarih içindeki değerini biliyoruz İnebolu’nun. TBMM kararıyla 9 Nisan 1924’te İstiklal madalya verilmiştir. İnebolular her yıl 9 Haziran’ı kurtuluş günü olarak kutlarlar. Bu yıl 9 Haziran’ı 8 Haziran’a aldılar bu sene.Niçin? Gençlik ve Spor Bakanı’nın programı müsait değil diye kutlamalara 8 Haziran’a almışlar. Sizin sandıkta söyleyeceğiniz laflar olacaktır.
Hasan Saltık hayatını kaybetti. Anadolu’nun kaybolan şarkı ve türkülerini derledi. Kültür Bakanlığı’nın yapamadığını Hasan Saltık yaptı. Geçen hafta perşembe günü Aydın’daydım, sorunlarını dinledik. Türkiye’yi bu bataktan nasıl kurtaracağız bunu anlattım.
Türkiye sadece benim Türkiyem değil hepimizin Türkiyesi. Çiftçilerin sorunu var, kuraklık sorunu var. 100 liraya kadar kuraklık ödeneği ödenecek. Kuru tarımda, buğday üretimi yapan birisi dekara 40-60 kg gübre atmak zorunda. Bir çiftçinin sadece gübre maliyeti sadece 200 TL. Verilen destek gübre parasını bile karşılamıyor. Çankırı’da bir yurttaşımız ‘MHP’den Ak Parti’ye geçmiştim. 3 ay önce AKP’den istifa ettim. Millette para yok, memleket battı. Ben CHP’nin önünden geçmezdim, oyum bu sefer CHP’ye’ diyor. Kendisine teşekkür ediyoruz. Bütün Çankırılıların oylarına talebimiz. Çankırı’daki doğal zenginlik belki de hiçbir ilimizde yok. Ama iktidar nasıl olsa ben bunlardan oy alıyorum anlayışıyla hareket ediyor. Çankırı’nın doğal zenginliklerinin nasıl işlendiğini hep birlikte göstereceğiz iktidara geldiğimizde.
Melih Bulu’ya istifa çağrısı
Boğaziçi Üniversitesi’ne kayyum rektör atadılar. Sen o üniversiteye bırak rektör olmayı, orada ders verecek kapasiteye bile sahip değilsin. Sende onur varsa istifa et. İstifa bir erdemdir.
Neden istifa etmiyorsun? Hocaların görevine hangi akıl ve mantıklı son veriyor. Üniversitenin rektörü bilim ve bilim insanlarına düşman. Görevine son verilen hocalardan birinin açıklamayı okumak isterim. Gerçekten biraz yürek burkucu. 21 yıldır zevkle, gururla, gönülden hizmet ettiğim Boğaziçi öğrencilerine artık ders veremeyeceğimi öğrendim. İçim cız etti. Maddi karşılığı olmayan bu vazifeyi memlekete ve gençlere borç ödeme imkanı olarak gördüm hep. Keşke iyiden, doğrudan, güzelden bu kadar nefret etmeselerdi. Yine de güzel günler göreceğiz çocuklar’ O çocuklara sesleniyorum, güzel günler göreceğiz çocuklar.
“Demokrasinin var olduğu bir ortamda siz bir partiyi kapatamazsınız”
CHP demek demokrasi demektir. Bu ülkeye kendi özgür iradesiyle çok partili hayatı getiren parti CHP’dir. Dünyada başka örneği yoktur. Demokrasi olmazsa olmazımızdır. Siyasi partiler ise demokrasinin vazgeçilmez unsurudur. Demokrasinin var olduğu bir ortamda siz bir partiyi kapatamazsınız. Şiddet, baskı uyguluyorlarsa kapatın. Zaten savcı harekete geçer. Ama savcı siyasi otoritenin tavrıyla harekete geçiyorsa orada demokrasiyi yok ediyorsunuz demektir.
“Siyasi partiyi Yargıtay’a talimat verip kapatırsanız orada demokrasi yoktur”
Düşünce ifadeden korkmayacaksınız. Eğer siz siyasi partileri düşman olarak görüp siyasi partiyi Yargıtay’a talimat verip kapatırsanız orada demokrasi yoktur. Demokrasi bütün partiler için olmalıdır.
Hakem halktır. Parti kapatmaya yönelik her eylemi doğru bulmuyoruz, partilerin seçime katılmasını engellemeye yönelik hiçbir hareketi doğru bulmuyoruz. Demokrasi aynı zamanda adaletin kökleştiği rejim demektir.
“Milli iradeye duyduğumuz saygı sadece HDP için değil”
Milli iradeye duyduğumuz saygı sadece HDP için değil. Ankara, Balıkesir büyükşehir belediye başkanları zorla istifa ettirildiğinde onların da hakkını savundum. Niçin, ben inançlı bir insanım. Bana göre haksızlık karşısında susan dilsiz bir şeytandır.
İnancımın gereği, mazlumun kimliği sorulmaz. Benim gibi düşünmedi diye adam öldürecek miyim ya? O zaman Allah’ın bize verdiği en değerli hazineyi nasıl kullanacağız, birilerine kiraya mı vereceğiz aklımızı? Gazeteciler özgürce bizi eleştirebilmeli, biz de hatamızı görmeliyiz. Siyasi partiler birbirlerini eleştirmeli. Amaç ne Türkiye’nin saygınlığı artsın.
“Gırtlağına kadar lağım çukurunda olan bir siyasi iktidarın Türkiye’ye yararı olamaz”
Bunlar gündem değiştirmek için biraz da. Başka şeyler tartışılsın istiyorlar. Gırtlağına kadar lağım çukurunda olan bir siyasi iktidarın Türkiye’ye yararı olamaz. Ben lağım borusu dedim, meğer çukurun içinde bunlar. Koku bütün ülkeyi, dünyayı sardı, saray hissetmiyor. Çünkü lağım orada. Türkiye’yi temelden sarsan bir sürü açıklama var, saraydan tek cümle yok. Niçin?
“Türkiye Cumhuriyeti kabine devleti mi oldu, nerede bu savcılar”
Onlara oy veren kardeşlerime sesleniyorum. Bu kadar koku dünyaya yayılmışken neden kimse konuşmuyor? Neden savcılar harekete geçmiyor. TC bir kabile devleti mi oldu, nerede bu savcılar? Ben konuşunca 24 saat bile geçmeden harekete geçiyorlar, lağım basmış, yolsuzluklar diz boyu bir Allah’ın kulu kalem bile oynatamıyor. Türkiye bir hukuk devleti olmaktan çıkmıştır. Yargı asla ve asla tarafsız ve bağımsız değildir. Türkiye Cumhuriyeti devletinde hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur.
Yeraltı dünyasının önemli bir aktörü açıklama yapıyor. Gazeteler, TV’ler tartışıyor. İktidar sahibinden tık yok. Sen her konuda konuşuyordun. ‘Dış güçlerin oyunu’ diyorlar. O zaman 19 yılın sonunda ülkeyi dış güçlerin oyuncağı haline sen getirmedin mi?
“İktidar sahipleriyle mafya ortak devlet yönetiyor”
İktidar sahipleriyle mafya ortak devlet yönetiyorlar. Cumhur İttifakı’nın üçüncü ortağı mafyadır. Mafya bozuntuları için özel yasa çıkarmadılar mı, mafya önünde el pençe durmadılar mı? Mafyadan talimat alıyorsunuz.
“600 milletvekilini kimse töhmet altında tutamaz!”
Meclis Başkanı’na geçen salı günü çok ağır konuşmuştum, doğru. Konuşması lazımdı. 600 milletvekilini kimse töhmet altında tutamaz! Meclis Başkanı mektup gönderdi, ’10 bin dolar alan siyasetçinin ismini istiyorum’ dedi. İçişleri Bakanı isim verecek mi, asla vermez. Atanmış Bakan, seçilmiş Meclis Başkanı’nın sorusuna cevap vermezse bu nasıl karşılanacak?
Şentop’a: Soylu açıklamıyorsa Erdoğan’a git
Haklıya hakkını teslim edeceğiz. Ama takipçisi olması lazım. O açıklamıyorsa Erdoğan’a gitmesi lazım. ‘Bu adamı sen tayin ettin. Bir siyasetçi her ay 10 bin dolar rüşvet alıyor dedi’ demesi lazım. Rezil oldular, rezaleti kaldır bari.
“10 bin dolar alan siyasetçiyi biz biliyoruz, herkes biliyor”
10 bin dolar alan siyasetçi kimdir, açık ve net ortaya çıkması lazım. Biz biliyoruz, herkes biliyor. O kişide acaba yüz, ahlak var mı? Kire bulaşmış insanlar, yaşamları boyunca kirli gezmekten hoşlanırlar.
Sezgin Baran Korkmaz’ın yurt dışına çıkışı
Tutmaz, kirliliğe bulaşmış insanlar yaşamları boyunca kirli gezmekten hoşlanır. Onlar için temizlik bir kavram yoktur. O kişi Almanya’ya bile gidemiyor, öyle diyorlar. Bir gitse de görsek bari. Bir hükümeti düşürecek kadar onlarca olay ortaya konduğu halde adamlarda tık yok ya. Yüzünüz hangi dereden ya? Bunu anlamakta zorluk çekiyorum. Rüşvet alan siyasetçilerden söz ediliyor tık yok, uyuşturucu kaçaklığı yapanlar var, siyasi otoritenin desteğiyle yapıldığı söyleniyor, yakalanan uyuşturucu dolayısıyla hiçbir savcı korkudan soruşturma açamıyor. Kara para aklayanları bizzat talimatla serbest bırakıyorlar, mal varlıkları üzerindeki tedbirleri kaldırıyorlar, yurt dışına çıkabilirsin diyorlar, bunu yapan siyasetçi. Talimatı veren savcı yardımcısını da Adalet Bakanlığı’na bakan yardımcısı yapıyorlar. Nasıl bir aymazlıktır. Nasıl bir adalet anlayışıdır anlamak mümkün değil.
Bu memlekette huzur kaldı mı? Can ve mal güvenliği yok. Milli bayramlarımızı kutlamaz hale geldik. Sürekli yasak, Atatürk’ün heykeline gideriz, saygı duruşunda bulunuruz. O bile yasaklandı.
‘Keşke Yunan galip gelseydi’ diyen bir meczubu devlet ricali gidip ziyaret etti. Milli ordumuzun Tank Palet Fabrikasını 5 kuruş bile almadan Katar ordusuna peşkeş çektiler. Hangi milli dayanışmadan söz ediyor bu iktidar?
15 Temmuz şehit ve gazilerinin paralarına çökmedi mi bunlar. Beşiktaş saldırısında şehit olan polislerimizin paralarına çökmediler mi bunlar. Hangi milli dayanışma? Milli duygularımızı rencide ettiler.
Bir partinin genel başkanı mahkemeye hâkim tayin ettiğinde o hâkim tarafsız ve bağımsız mı olacak? İçişleri Bakanı, ‘Bir siyasetçi 10 bin dolar’ dediğinde bir tek savcı kalem oynatamıyorsa adalet mi olur ya. Bu ne anlama gelir, saray ve şürekası rüşvetçi ve kaçakları koruyor anlamına gelir. Mafya liderleri siyasi aracılığıyla yargıyı kontrol ediyorlar, istedikleri kararı çıkarıyorlar.
“Ziraat Bankası’nı soyan, iktidar tarafında el üstünde tutulan bir zat varken bu ülkede adalet var diyebilir misiniz?”
Çiftçiye, esnafa haciz uyguluyorsunuz borçlarını ödemedi diye, Ziraat Bankası’nı soyan, iktidar tarafında el üstünde tutulan bir zat varken bu ülkede adalet var diyebilir misiniz?
Beşli çeteye milyar dolarlar ödeniyor, esnafa, çiftçiye, sanatçılara ne veriyorsunuz? Evlatlarımız işsizken, asgari ücretliler geçinemezken saray beslemeleri 5 yerden dünyanın maaşını alıyorlar.
Mafya bozuntuları için özel af kanunu çıkarırsınız, harp okulu öğrencileri, Osman Kavala, Demirtaş, avukatlar içeride. Bu mu adalet?
“Cumartesi anneleri var, kayıpların eşleri, evlatları var”
Faili meçhul cinayetlerinin araştırılması lazım. Erdoğan söz vermişti bulacağım diye Cumartesi Anneleri’ne. Cumartesi anneleri var, kayıpların eşleri, evlatları var… Erdoğan, faili meçhuller aydınlatılacak, evladınızın mezar yerini göstereceğiz diye söz vermişti. Ne oldu? 128 milyar dolar bu milletin parasıydı o? Utanmadan 128 milyar dolar sorusu sorulur mu diyorlar. Bu soruyu sormazsak neyi soracağız?”
“Bir genç kızın ayak ayak üstüne atmasından mı rahatsız oluyorsun”
Erdoğan sözde gençlerle beraber olacak. Dondurma yiyecek. Etrafta hiç koruma yok ne kadar güzel. Bir genç kız ayak ayak üstüne atmış orada. Vay efendim nasıl ayak ayak üstüne atar diyor. Hemen müdahaleler ayağını indireceksin. Efendim makama saygısızlık olmasın diye açıklamasını yapıyorlar. Ya o makam, hırsızlık, yolsuzluk yapanlara, mafyaya bir şey demedi. Kendisine bir başka devletin lideri tarafından “aptal” dendi yine bir şey demedi. Bir genç kızın ayak ayak üstüne atmasından mı rahatsız oluyorsun, bu mudur Allah aşkına?