CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlenen grup toplantısında konuştu.
Toplantıya, İkizdere’de taş ocağı yapılmasına karşı çıkan kadınlar da katıldı. Konuşmasına İkizdere’den gelen kadınları selamlayarak başlayan Kılıçdaroğlu, “Mantığı talan olan bir siyasi anlayış her türlü zorluğu çıkarıyor. Neredeyse bir ordu görevlendirecekler. Kadınlar. Siz yeri geldiğinde bir orduyu da dağıtırsınız. Ben buna da inanıyorum” dedi.
Kılıçdaroğlu, Isparta ve Burdur’a düzenlediği ziyaretlere değinerek “Isparta gül merkezi, Isparta’nın korunması lazım. Isparta’nın aynı zamanda gül sektörünün merkezi olması dışında o merkezin büyütülmesi lazım. Altından daha değerli ama değerini ne hikmetse siyasetçi bir türlü kavrayamadı. Ne istiyorsunuz döviz yok şu yok bu yok. Topraktan üretiyor ve büyük bir kısmını ihraç ediyor ve ülkesine döviz getiriyor. Kendi ülkesine döviz getiren bir tarım alanı bu. Taban fiyatın en az 7.5 lira olması lazım” dedi. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
‘Biz çay ithalatını kesinlikle yasaklayacağız’
“Bugünlerde tartışılan çay ve fındık var. Karadeniz’de bölge halkının gelir düzeyinin yükselmesi, bu iki ürüne verilecek taban fiyatının yükselmesine bağlı. Ya bir yükseltin, devlet bu konuda destek olsun diye ortaya çıktılar. Polisler ellerinde coplar, en sert şekilde müdahale etti. Çay üreticisi çıkmış hakkını istiyor. Hak istemenin suç olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Rizeli kardeşlerim, Artvinli kardeşlerim, yıllardır hakkınız verilmiyor. Oy verdiğiniz parti, AK Parti, Türkiye’ye yıllardır dışarıdan çay getiriyor. Kaçak çay mı diyorsunuz, her yerde kaçak çay. Biz çay ithalatını kesinlikle yasaklayacağız. Kaçak çayı da meydana koyup, dibine kibriti vereceğiz ve yakacağız.
‘Esnaf bir nefes alsın’
Normalleşme başladı. Açıldı ama, birkaç noktada iktidarın dikkatini çekmek de bizim görevimiz. İş yerlerini açtınız, iş yeri sahibi ve orada çalışanların aşı olması lazım. Bu olduğu takdirde daha sağlıklı bir süreç işlemiş olur. İcra daireleri bir süre bırakın arkadaşlar ya, adam bir nefes alsın. Zaten parası olsa krallar gibi yaşayacak, parası yok. Bırakın gelir elde etsin. Esnaf bir nefes alsın.”
‘Kinden, öfkeden beslenen bir din insanı olmaz’
Kılıçdaroğlu, imam Mustafa Demirkan’ın Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e atfen kullandığı ifadelere tepki gösterdi. “Her ulus, her millet kendi tarihine saygı duyar. Kendi tarihi içindeki acı olayları da, sevineceği olayları da hafızasında tutar. Ama devlete büyük hizmetler vermiş kişileri hep saygıyla anar. Bu işin partisi olmaz” diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Devlete hizmet etmiş, alın teri akıtmış, aramızdan ayrılan insanlara söz edeceksek saygıdan, sevgiden söz etmeliyiz. Ayasofya Camii’ni açtılar, güzel. Değerli arkadaşlarım, camide görev yapan imamların sevgiyi, saygıyı anlatması lazım. Biz nasıl tarihimize saygılıysak, camilerde görev yapan imamların da tarihlerine saygılı olması lazım. Hele hele Müslümanların öngördüğü sevgiyi, saygıyı, barışı asla unutmamaları gerekir. Ya arkadaş sen Yunus Emre’yi de mi bilmiyorsun ya? Kinden, öfkeden beslenen bir din insanı olmaz.
‘Ayasofya’yı açtınız da, Atatürk’e hakaret etmek için mi açtınız?’
Ayasofya’yı açtınız da, Atatürk’e hakaret etmek için mi açtınız? Atatürk hayatını bu millet için verdi. O meczup acaba İstanbul’un işgalini biliyor mu? Bir dönem işgal altında olduğunu biliyor mu? Değerli arkadaşlarım, o meczup acaba Mustafa Kemal Atatürk, Dolmabahçe önünde ‘Geldikleri gibi gidecekler’ dediğini biliyor mu? Bütün imam kardeşlerime saygım var, toplumun onlara ihtiyaçları vardır. Ama hangi eksen üzerinde? Sevgi, barış ekseni üzerinde. Sadece insan sevgisi değil, doğa sevgisini de onlar topluma anlatmalı. Bu meczup kişi acaba Sütçü İmam’ı biliyor mu? Sütçü İmam’ın ne söylediğini biliyor mu? ‘Her kim ki Mustafa Kemâl Paşa ve Kuva-yi Milliye aleyhinde fetva verip düşmanlık yapar, bilin ki onların damarlarında kâfir kanı akar.’
‘Bahçeli ‘Atatürk bizim kırmızı çizgimiz’ diyor, ama o çizgi saraya doğru yaklaştığında renk değiştiriyor’
Bugün Sayın Bahçeli de bu konuda konuşmuş, Bahçeli’nin Mustafa Kemal Atatürk’e sahip çıkması eyvallah, başımızın üstüne. Bu meczup bu konuşmayı kimin önünde yapıyor? Bir Allah’ın kulu ‘Bunu konuşamazsın’ dedi mi? Bahçeli’ye soruyorum, sen kime kızıyorsun? Bunu orada görevlendiren kim? Bahçeli ‘Atatürk bizim kırmızı çizgimiz’ diyor. Ama o çizgi biraz uzayıp saraya doğru yaklaştığında renk değiştiriyor.”
Kılıçdaroğlu, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı büyüme rakamlarını da değerlendirdi. Kılıçdaroğlu, “TÜİK, Türkiye’nin ilk çeyrekte yüzde 7 büyüdüğünü açıkladı. En büyük yalanları söyleyen kurum aslında. Enflasyon onlara göre neredeyse hiç yok. Çiftçiye sordum, gelirin arttı mı? ‘Perişan vaziyetteyiz’ dedi. Saray beslemeleri, onlar yüzde 7, yüzde 40 zaten büyüdü. Eskiden bir maaş alanlar, şimdi dört-beş maaş alıyor” diye konuştu.
‘Ya Erdoğan, bu kadar yalan söylerken senin yüzün hiç kızarmıyor mu?’
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda yaptığı konuşmada 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’yle ilgili sarf ettiği sözleri eleştirdi. Kılıçdaroğlu, “27 Mayıs’ta Yassıada’da toplantı yaptı. İnönü’nün bir anlatımından söz ediyor, Meclis tutanaklarına baktık böyle bir konuşma yok. Peki Meclis’te konuşmamıştır da dışarıda konuşmuştur. Böyle bir konuşma hiç olmamış. Ya Erdoğan, bu kadar yalan söylerken senin yüzün hiç kızarmıyor mu?” dedi. Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:
“300 euro’luk sabah kahvaltısı devletin cebinden ödendi mi, ödenmedi mi. Finlandiya polisi bunu araştırıyor. Peki biz? 1 dolar değil, 50 dolar değil, 3 milyon dolar değil, 100 milyon dolar değil, 128 milyar doları sorduk. Tık yok. Türkiye Cumhuriyeti suçlular tarafından yönetiliyor. Erdoğan bir dava daha açmazsan namertsin, mahkemede ispat edeceğim.”
‘Şentop TBMM’yi temsil ediyor, bu pisliği aydınlatmak zorundadır’
10 bin dolar alan siyasetçi iddiası hakkında konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
“Bu devletin İçişleri Bakanı TRT’de programa katılıyor; ‘Bir siyasetçiyi keklemişler, ayda 10 bin dolar.’ Ben söylemiyorum Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturan kişi söylüyor. Suçu biliyor, suçluyu biliyor, devletin televizyonunda açıklıyor. Her ay 10 bin dolar rüşvet alıyor bir siyasetçi. Emniyet, istihbarat kimin emrinde, jandarma istihbarat kimin emrinde İçişleri Bakanı. TCK’ya göre bu suç. Suçu gizlemiyor, suçluyu gizliyor. İçişleri Bakanı suçluyu niye gizliyor? Saraya ‘Bana dokunma, bu daha başlangıç’ mı demek istiyor? Normalde suç olduğunu İçişleri Bakanı bilir. Devleti bu mantıkla yönetirseniz, devleti mafyaya, terör örgütlerine teslim edersiniz.
Bütün CHP milletvekilleri dilekçe verdik, ‘çağırın’ dedik. Kim bu 10 bin dolar alan siyasetçi. ‘TBMM’yi töhmetten kurtar’ dedik, tık yok. Şentop bu konuyu açıklamak zorundadır. TBMM’ye düşen bu kara gölgeyi kaldırmak zorundadır. Şentop konuşmuyorsa, benzeri bir olay, 10 bin dolar ona da mı veriliyor? Şentop sessiz kalamaz. Şentop TBMM’yi temsil ediyor, bu pisliği aydınlatmak zorundadır. Soylu’ya bakanlığı kim verdi? 10 bin dolar rüşvet verdiğini açıklarken Erdoğan bunu duymadı mı? Erdoğan niye Soylu’yu çağırıp sordu mu? Sorabilir mi, soramaz. ‘Eskiden İçişleri Bakanlarının çocuklarının evlerinde para sayma makineleri vardı’ dedi. Soylu koltuğunun peşinde, Erdoğan Soylu’ya sahip çıkmak zorunda. Soyulan bir Türkiye istemiyoruz, huzurlu bir türkiye istiyoruz.
‘Memleketi bu hale kim getirdi?’
Mafya gücünü nereden alır? Cevabı basit, siyasi iktidarı ele geçirerek alır. Zindaşti nasıl çıktı hapishaneden? Devleti yönetenleri kontrol ettiğiniz anda, devleti yönetmeye başlarsınız. Devleti yönetenleri yönetiyor yeraltı dünyası. 83 milyon insan yeraltı dünyasından bir liderinin ne söylediğine bakıyor. Böyle bir tablo Türkiye Cumhuriyeti devletine yakışıyor mu? Memleketi bu hale kim getirdi? Birileri çetelerden ayda 10 bin dolar alırken, iktidar da bunun üzerine yürümezken, siz önümüzdeki süreçte ne yapacaksınız? Yeter artık diyecek misiniz?
İki rüşvetçiyi büyükelçi atadılar. Rüşvetçi arabasında Türk Bayrağı taşıyorlar. Peki başka ülkeler bunlara rüşvet verip, Türkiye’nin bilgilerini alabilirler mi, alabilirler. Biliyorlar rüşvetçiler. Peki asıl suçlu kim? Buna izin verenler. Rüşvetçiyi sonra suçlayacaksın. Damat boşuna ‘at izi it izine karıştı’ demiyordu.”
Kılıçdaroğlu, konuşmasının son bölümünde erken seçim çağrısında bulunarak “Erdoğan sen mi büyüksün, millet mi büyük? Kaçmak bir siyasetçiye yakışmıyor yani. Geleceksin kardeşim, ‘Sandığı koyuyoruz’ diyeceksin. Der mi? Diyemez” ifadesini kullandı.