Kanser ameliyatı olduktan sonra tutuklanan, ikinci ameliyatı geciktiği için hastalığı ilerleyen Ayşe Özdoğan’a verilen 9 yıl 1 ay 13 günlük hapis cezası onandı. Yeniden ameliyat olması gereken, kendi ihtiyaçlarını bile karşılayamayan, en ufak rüzgarda bile ameliyatlı yüzü şişen Özdoğan’ın ablası Emine Erdem, “Bu şartlarda karantina koğuşunda ya da cezaevinde kalması imkansız. Ev hapsi veya elektronik kelepçe uygulansın” dedi.
Ayşe Özdoğan’ın eşi de tutuklu olarak cezaevinde bulunuyor. 8 yaşında bir çocuğu bulunan Özdoğan, Gülen cemaatine ait bir yurtta yöneticilik yaptığı gerekçesiyle “örgüt üyesi” olma suçundan yargılandı ve en üst sınırdan ceza aldı. Özdoğan, çok nadir görülen Maxciller Sinus kanserine yakalandı.
Kardeşinin durumuyla ilgili Kronos’a konuşan Özdoğan’ın ablası Emine Erdem, şunları anlattı: “Kardeşim 14 Aralık 2019’ta tutuklanmıştı. Birinci ameliyatını olduğunda, kanser teşhisi konulup ilk biopsi mahiyetindeki ameliyattan sonra tutuklandı, cezaevine götürüldü. 15 gün sonra tahliye olup büyük ameliyatını oldu. Acil ameliyat olması gerekiyordu. Bu ameliyat öyle çok basit ameliyat değildi. Dünyada nadir bir kanser türü. Yüzünün sağ elmacık kemiği alındı. Sağ damak ve dişler. Bacaktan doku ve kemik nakli yapıldı. Bütün bu saydığım operasyonları cezaevinde yaptırmayı göze aldılar.
Büyük ve hayati riski olan bir ameliyattı. Orda yapmayı göze aldılar. En son kardeşim ‘abla burada yapmayı düşünüyorlar’ deyince, ben de ‘hayati tehlikesi olduğunu düşünüyoruz yetkililer bunu nasıl göze alıyor’ dedim. Adli tıp raporuyla cezaevinde kalamaz raporuyla tahliye edildi. Bir hafta sonra da ameliyat oldu. 26 Aralık 2019’da tahliye oldu, 2 Ocak 2020’de de ameliyat oldu.”
“AMELİYATTAN SONRA 1 AY BOYUNCA BAŞINI HİÇ OYNATMADI”
Ameliyattan sonraki süreçle ilgili de bilgi veren abla Emine Erdem, “Ameliyat çok ağırdı, 10 saat sürdü. Hayati risk taşıdığı için en az 5-6 ay hiç dışarı çıkmadı. O süre içinde de haftada iki gün imza atmak zorunda bırakıldı. Bir de şununla ilgili ifade vereceksin, bununla ilgili ifade vereceksin. Sürekli böyle şeyler yaşadı. Ameliyattan sonra bir ay robot gibi yaşaması, hiçbir şekilde başını oynatmaması gerekiyordu. Konulan doku ile kemik arasında bir damar bağı vardı, onun kopmaması gerekiyor. Biz bir ay boyunca annemle nöbetleşe başında bekledik, başını döndürmemesi için” şeklinde konuştu.
“DOKTORLAR YENİ AMELİYATI RİSKLİ BULUYOR”
Kardeşinin 30 gün boyunca radyoterapi aldığını ve bu nedenle de sorun yaşadığını kaydeden Erdem, “Şimdi de o tehditler devam ediyor. Beynin iki lobu arasında kanama olduğu ortaya çıktı. Doktorlar, ‘ameliyatı göze alamayız, riskli bölge’ diyor. Burundan müdahale etmek istediler, o da olmadı. Bir iki ay daha bekleyelim dediler. 28 Haziran’da MR çekecekler” dedi.
“EN UFAK BİR ESİNTİDE YÜZÜ ŞİŞİYOR, YİYEMİYOR, UYUYAMIYOR”
Emine Erdem, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kardeşim şu an 10 dakikadan fazla yürüyemez. Dışarıda hafif bir rüzgar olsa, veya şöyle düşünün yaz sıcağında Antalya’da arabayla hastaneye gidiyorsunuz, ya klima açacaksınız ya da camı. Bu durumda ikisini de açamazsınız, ikisi de yüzüne vuruyor çünkü. Kasılıyor. Uyuyamıyor, yemiyor. Çocuğu var birinci sınıfa giden. O baba özlemiyle ve annenin yetersiz kalmasıyla daha çok problem çıkarıyor. Ona yetemiyorum diye de üzülüyor. Konuşurken dişler, damağı olmadığı için kelimeler harfler tam çıkmıyor. Ameliyat bölgesinde dokuyla kemik arasında radyoterapiden dolayı bir delik oluştu, bir şey yiyip içerken burnundan geliyor. Rahat nefes alamıyor.”
“CEZANIN ERTELENMESİ, EV HAPSİ VEYA ELEKTRONİK KELEPÇE TAKILSIN”
Kardeşinin cezasının tüm risklere rağmen onandığını kaydeden Emine Erdem, “Bu şartlarda cezası onandı. Şu an kardeşime annemle babamın evinde Denizli’de birlikteyiz. Onlar da 72 yaşında, kardeşimin tutuklanması sonrası çok ciddi etkilendiler. Babam Alzheimer hastası oldu. Şu anda çok ciddi sıkıntı yaşıyoruz. Bizim temennimiz cezanın ertelenmesi, mümkünse bozulması. Bunun için avukatımız gerekli belgelerle itirazları yapıyor. Ama değilse de ya ev hapsiyle ya da elektronik kelepçeyle. ‘Eğer içeri atılırsam 15 gün karantina şartlarında ben nasıl yaşayacağım tek başıma?’ diye soruyor” ifadelerini kullandı.
“YEDİĞİM İÇTİĞİM HER ŞEY BURNUMDAN GELİYOR”
Ayşe Özdoğan ise, “Ameliyattan sonra radyoterapi gördüm. Radyoterapiden kaynaklı sol üst çeneme konulan dokuda açılma var. Yediğim ve içtiğim her şey burnumdan geri geliyor temel ihtiyacım olan yeme içmeyi bile tek başıma gideremiyorum. Lütfen sesimi duyurur musunuz” mesajını paylaştı.
Ameliyattan sonra radyoterapi gördüm.Radyoterapiden kaynakli sol üst çeneme konulan dokuda açilma var.Yedigim ve içtigim herşey burnumdan geri geliyor temel ihtiyacım olan yeme içmeyi bile tek başima gideremiyorum.Lütfen sesimi duyurur musunuz pic.twitter.com/4uEDnV5kCP
— Ayşe Özdoğan (@ayse_ozdogan1) June 14, 2021
“BEN BU HALDE HAPİSTE YAŞAYAMAM”
Özdoğan şöyle devam etti: “Cezaevindeyken ameliyatım geciktiği için sol üst diş, sol damak, elmacık kemiği, lenf bezlerim alındı. Sol çenemin altı boş kaldı. Bacağımdan 20 cm kemik alınıp yüzüne konuldu. Bu ameliyatlar tüm vücudumu etkiledi. İşitme, görme ve konuşma kaybı oluştu. Yürümekte zorlanıyorum. Gözyaşı kanallarım alındığı için gözyaşım hiç durmuyor, sürekli akıyor. Gözümün altına platin konulduğu için o bölgede dışarıdan da görülen iltihap oluşuyor. Son MR’a göre tümör gözümün arka tarafına sıçradı. Doktor ameliyat riskli dedi. Isparta’da özel bir kız yurdunda çalıştığım için bana 9,4 yıl hapis cezası verdiler. Yargıtay dosyamı dün onayladı. Ben bu halde hapiste yaşayamam. Üstelik 7 yaşındaki kalbi delik bir oğlum var. Lütfen sesimi duyurmama yardım edin.”
Özdoğan’ın 7 yaşındaki oğlunun kalbinin de delik olduğu öğrenildi.