İZMİR – Bu yıl dokuzuncusu düzenlenecek olan İnsan Hakları Belgesel Film Günleri, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi teması ile İzmirlilerle buluşuyor.
Fransız Kültür Merkezi sinema salonunda 5-8 Aralık 2018 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan Belgesel Film Günleri, Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi İletişim Çalışmaları Topluluğu ve Fransız Kültür Merkezi’nin desteğiyle hazırlandı. Dünyada ve ülkemizde insan hakları bakımından yaşanan kriz nedeniyle, “İnsan Hakları Belgesel Film Günleri’nin bu yılki temasını, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kendisi oluşturuyor.
TİHV’nin bu sene dokuzuncusu düzenlenen belgesel günlerinde Türkiye’de ve dünyada insan hakları açısından yaşanan çeşitli sorunlara yönelik farkındalık ve duyarlılık yaratan belgeseller gösterilecek.
Sinemaseverler 9. İnsan Hakları Belgesel Film Günleri’nde bu yıl; 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Garı önünde gerçekleşen katliamı, öldürme kültürünü, Taliban sonrası Afganistan’da ahlaki suçların kadınları cendereye almak için nasıl kullanıldığını, Êzidilerin maruz kaldığı ayrımcılıkları, edebiyat çınarı Yaşar Kemal’in yaşamını, yurtsuz kalma ile yerleşik olma arasındaki sürtüşmeyi, savaş sonrası hayata tutunma ve baş etme çabalarını, gelinlik işçisi kadınları, Dilovası’nda plansız sanayileşmenin yol açtığı tahribatı, Suriyeli eşcinsel mültecileri, ağır koşullarda çalışmak zorunda kalan tekstil işçilerini, 2014 Dünya Kupası ve 2016 Olimpiyatları öncesinde Rio de Janeiro’da evlerinden zorla tahliye edilenlerin direnişlerini, plastik atıkları ayrıştıran ve geri dönüştüren Çinli çocuk işçileri, İran’da halktan gizlenen faili meçhul cinayetleri, ‘İmeceden mevsimlik işçiye’ bir köyün kapitalizmle imtihanını, gözaltında zorla kaybedilen çocuklarını arama mücadelesi sürdüren anneleri konu alan, seçme belgesel filmleri ile buluşacak.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da gösterimler sonrası bazı yönetmenler, filmlerine dair izleyicilerle söyleşi yapacaklar.
‘İNSAN HAKLARI SAVUNUCULUĞU İLE BELGESEL SİNEMACILIK YAKINDAN İLİŞKİLİ’
Bu yıl dokuzuncusunu gerçekleştirecekleri “İnsan Hakları Belgesel Film Günleri” fikrinin 8 yıl önce TİHV’nin 20. kuruluş yıldönümü kutlama etkinliklerini planlarken ortaya çıktığını ifade eden Yönetim kurulu üyesi Coşkun Üsterci’ye “neden belgesel film günleri?” sorusunu yönelttik. “İnsan hakları savunuculuğu ile belgesel sinemacılık birbiriyle oldukça yakından ilişkili iki alan” ifadesinde bulunan Üsterci, “Her ikisi de bakışını/dikkatini gerçekliğe yöneltmekte ve olmakta olanın yalın ve doğrudan aktarımını yapmakta. Kesişim noktaları ise toplumsal gerçeklik. Maalesef ülkemizde her iki alanda da gerçekleştirilen çalışma ve üretimler yeterince ilgi ve saygı görmemekte. Bu nedenle de Birleşmiş Milletler (BM) tarafından ilan edilen ve 10-17 Aralık tarihleri arasında kutlanan İnsan Hakları Haftası vesilesiyle belgesel film günleri yaparak hem toplumsal hayatımızın sorunlu alanlarına dikkat çekmek hem de sanatçının emek ve üretimini izleyiciyle buluşturmak bizlere anlamlı ve çekici göründü. Önceki yıllarda gerçekleştirdiğimiz belgesel film günlerine gösterilen ve her yıl daha da artan yoğun ilgi de bu anlamlı faaliyeti devam ettirmek yönünde bizim için teşvik edici olmakta.”
‘OHAL’E KALICILIK VE SÜREKLİLİK KAZANDIRILDI’
Bu yıl özellikle ülkemizde yaşanan insan hakları ihlallerine baktığımızda tek bir hak ihlalinden yola çıkarak tema belirlemenin çok zor olduğunu söyleyen Üsterci, şöyle devam etti:
“Türkiye son iki yılda ilan ediliş gerekçesinin çok ötesine geçen, her türlü denetimden azade ve keyfi bir şekilde uygulanan, ağır ve ciddi hak ihlallerine yol açan bir OHAL rejimi ile yönetildi. OHAL uygulamaları ile yurttaşların haklara sahip olma hakkından mahrum bırakılması, hem toplumun üyeleri arasındaki ilişkinin hem de yurttaş-devlet ilişkisinin hak temelli demokratik bir ilişki olmaktan çıkarılmasına, dolayısıyla da toplumun eşitlik ve adalet duygusunda şiddetli bir erozyona yol açtı. Her ne kadar 24 Haziran 2018 seçimleriyle birlikte yürürlüğe giren ‘yeni rejim’ OHAL’i resmen kaldırdığını söylese de, art arda yapılan pek çok düzenleme ile olağanüstü hale kalıcılık/süreklilik kazandırılmıştır. Türkiye’nin apaçık gerçekliği olan bu durum, maalesef dünya genelinde de bir insan hakları krizinin yaşandığını gösterecek boyutta bir artış ve yaygınlaşma eğilimindedir. Dünyanın çok büyük kısmında ekonomik, kültürel, dinsel, etnik vb. her türden “savaş” referansıyla ilan edilen bir ‘olağanüstülük haliyle’ kendisini açığa vuran bu kriz, aslında bir insanlık krizidir. Dolayısıyla önceki yıllarda Belgesel Film Günleri’nin temasını oluşturan farklı hak ihlalleri elbette önem ve ağırlıklarını hâlâ korumaya devam ediyor. Belgesel Film Günleri’ni devam ettirebildiğimiz sürece de bu konulara değinen yeni belgesel filmleri izleyici ile buluşturmak önceliğimiz olacak. TİHV olarak, 4 gün boyunca İzmirli dostlarımız, insan hakları savunucuları ve tüm sinemaseverler ile bu etkinlikte birlikte olmaktan büyük bir mutluluk ve onur duyacağız. Bu etkinliğin organizasyonunu birlikte gerçekleştirdiğimiz, filmlerin seçimi ve gösteriminde büyük emeği geçen İletişim Çalışmaları Topluluğu’na ve gösterimler için bize salonlarını açan, maddi ve manevi her türlü olanağı sunan Fransız Kültür Merkezi’ne çok teşekkür ediyoruz.”
TİHV’nin çalışmaları hakkında daha ayrıntılı bilgiye www.tihv.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz. (DUVAR)