Anayasa Mahkemesi (AYM), Halkların Demokratik Partisi (HDP) hakkındaki kapatma davası istemiyle ilgili ilk incelemeyi 21 Haziran’da yapmaya hazırlanıyor.
Kapatma davasına karşı hukukçu kadrosunu genişleten HDP, siyasi mücadele yollarını da tartışmaya başladı.
İktidarın partiyi siyaset dışı bırakma anlayışına karşılık, muhalefetin de “Kendi başına yol yürüsün” yaklaşımı sergilediğini düşünen HDP yönetimi, “muhalefete muhalefet” edip etmeme ve cumhurbaşkanlığı seçiminde “sandığa gidip gitmeme” seçeneklerini tartışıyor.
HDP hakkındaki kapatma davası istemiyle ilgili AYM’nin kararı beklenirken, HDP yönetimi sürece göre izleyeceği rotayı belirlemeye çalışıyor..
AYM’nin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin’in hazırladığı ikinci iddianameyi kabul etmesi halinde, kapatma davası süreci resmen başlamış olacak.
‘Dava hızla sonuçlandırılır, HDP siyaset dışı bırakılabilir’
Parti içinde ağırlıklı görüş, dava açılması halinde, AYM’nin siyasi baskıları da dikkate alarak, dosyayı 5-6 ay gibi hızlandırılmış bir süreçte karara bağlayabileceği yönünde.
Beklenti daha çok partiye “Hazine yardımının kesilmesi cezası” verileceği yönünde olsa da, iktidar baskısıyla “muhalefet blokunu etkisizleştirmek” için partinin siyaset yollarının tıkanabileceği ihtimali de hesaba katılıyor.
Cumhur İttifakı’nın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı yeniden seçtirmek için HDP’nin devre dışı bırakılması hesabı yaptığı ve bu nedenle de partinin kapatılması halinde, kurulacak yeni partinin başvurusunun reddedilmesi, yeni partiye de kapatma davası açılması, yöneticileri hakkında yine soruşturmalar başlatılması, seçimlere bağımsız girildiği takdirde ise adayların Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından reddedilmesi hep olasılık dahilinde görülüyor.
‘Muhalefete de muhalefet’ devreye sokulabilir
HDP’de iktidarın kapatma davası ile ilgili beklentiler kadar, muhalefetin tutumuna dönük politikalar da tartışılıyor, muhalefetin de hesabını HDP seçmeni üzerinden yaptığına dikkat çekiliyor.
HDP’nin kapatılması ya da siyaset yollarının tıkanması halinde muhalefetin de “HDP seçmeni kerhen de olsa muhalefetin cumhurbaşkanı adayına oy verir” hesabı yaptığı ifade ediliyor.
Muhalefetin, Erdoğan’a karşı kazanabilmesi için “tek aday” çıkarması gerektiği, daha önce HDP eş genel başkanları düzeyinde ifade edilmişti.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “HDP kendi adayını çıkarsın” tutumu kadar, bu tutuma sessiz kaldığı ve HDP’siz bir ittifak planı yaptığı düşünülen CHP’ye de tepkiler dile getiriliyor.
Bu konudaki görünür ilk tepkilerden birisi cezaevinde bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’tan gelmişti.
Demirtaş, “Kapatma davasının sonucu ne olursa olsun demokratik siyasetten vazgeçmeyeceğiz. Ancak hiç kimse HDP’nin oylarını çantada keklik zannedip şu veya bu ittifakın altına otomatikman ekleyip toplama yaparak sonuç elde edeceğini düşünmesin” eleştirisi yöneltmişti.
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar da Salı günkü grup toplantısında kapatma davasını boşa çıkaracaklarını belirtirken, “Hadi kapattınız diyelim, kimse HDP’nin kapatılması üzerinden gelecekte siyasi avantaj devşirme hesabı yapmasın. Eğer şimdiden ‘HDP kapatılacak gelin hesabımızı, oy planlarımızı buna göre yapalım’ diye düşünenler varsa, ister iktidarda ister muhalefette; yırtın atın o hesapları” diye konuştu.
Sancar ayrıca, “Diyelim ki bütün yolları kapattınız, emin olun yeni yol yapacağız” diyerek partinin alternatif politikaları devreye sokacağının da mesajını verdi.
Gerek cumhurbaşkanlığı seçimi gerekse genel seçimde muhalefetin “HDP’siz kazanma şansı olmadığına” dikkat çeken HDP kaynakları, “Çünkü Erdoğan yüzde 49-51 denklemiyle kaybetmeyi kabullenmez, muhalefet seçimi açık arayla kazanmalı. HDP’siz bu mümkün değil. Ama muhalefetin de kapatma davası karşısında HDP’nin kurban edilmesine sessiz kalarak zımnen destek vereceği anlaşılıyor. O zaman da seçmenimiz, ‘Muhalefete oy versek ne değişecek?’ diye düşünüyor” görüşünü dile getiriyor.
Şimdiye kadar HDP’nin ittifak dışı tutulduğu ve hep “yutkunulmak zorunda kaldığına” işaret ediliyor ve partide “muhalefete de muhalefet etme” görüşünün ağırlık kazandığı ifade ediliyor.
BBC Türkçe’ye konuşan HDP’li bir parti yöneticisi, stratejilerini, “İktidara karşı tutumumuz zaten belli. Ama muhalefet böyle gittiği sürece, muhalefete muhalefet etmeye başlayacağız. Çünkü muhalefet etmeden muhalefeti iyi bir noktaya çekmemiz mümkün görünmüyor” sözleriyle ifade etti.
Cumhurbaşkanlığı seçimini boykot seçeneği de masada
HDP yöneticileri, partiye siyaset yapma yollarının kapatılması durumunda “Yeni bir yol yapacağız” mesajını dile getiriyor.
Aslında bu ifade, partinin “en kötü durum senaryosunu” da ifade ediyor.
Partinin kapatılması, yedek partiye de izin verilmemesi halinde, parlamento seçimi için “bağımsız aday”, cumhurbaşkanlığı seçiminde ise sandığa gitmeme, yani boykot seçeneği tartışılıyor.
Buna karşılık, HDP adaylarının bir başka partinin listesinden aday gösterilmesinin ise söz konusu olmayacağı belirtiliyor.
Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) üyeliği seçiminde CHP ve İYİ Parti’nin iktidarla uzlaşması eleştirilerek, “Biz HSK seçimini boykot ettik, çünkü HDP’yi devre dışı bırakma politikasını meşrulaştırdılar. İki cephe de bize bir şey vaat etmiyorsa neden birinden birinin adayını tercih edelim. Eğer muhalefet, HDP’ye karşı tutumunu değiştirmezse, siz kendi başınıza yürüyün derse, biz üçüncü yolu tercih ederiz. İş cumhurbaşkanlığı seçimini boykota kadar gider” görüşü dile getiriliyor.
Seçmende bu duygunun çok güçlü olduğuna da dikkat çekilerek, “Biz buna rağmen şimdiye kadar dilimizi ısırdık. Her iki ittifakın da bize vaat ettiği bir şey yok. Ama olursa her iki tarafa da kapımızı kapatmıyoruz, her türlü müzakereye açığız” vurgusu yapılıyor.
KAYNAK: BBC TÜRKÇE – AYŞE SAYIN