Gazete Duvar’dan Ogün Akkaya’nın haberine göre, Hendek’teki Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası’ndaki patlamaya ilişkin açılan davanın üçüncü duruşması bugün Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Ferizli ilçesinde bulunan cezaevi kampüsündeki salonda görülüyor.
Fabrika sahiplerinden Yaşar Coşkun, Asiye Angın, Erşan Öztürk ve Hasan Ali Velioğlu’nun tutuklu, iş güvenliği uzmanı Aslı Bozkurt’un tutuksuz yargılandığı davada, mahkeme başkanı dosyaya giren yeni bilgileri okudu.
PATRONUN ‘SABOTAJ’ İDDİASI DOĞRU ÇIKMADI
Tutuklu bulunan fabrika sahiplerinden Yaşar Çoşkun’un İkinci duruşmada, fabrika hakkında 2008 – 2009 yılları arasında sabotaj iddiası olduğunun belirtilmesi üzerine Hendek Kaymakamlığı ve Sakarya İl Emniyet Müdürlüğü’ne sabotaj iddiası soruldu. Yanıt olarak ise mahkemeye sabotaj iddiasının bildirilmediği iletildi.
“100 KOLİ İSTİYORDU, YAPAMAYACAĞIMIZI SÖYLÜYORDUK 80 KOLİ OLSUN DİYORDU”
Tanık ve müştekilerin ifadelerinin alınması ile devam eden duruşmada sırasıyla müşteki Emel Şengül, Rıdvan Yarin ve Kıymet Narat yaşadıklarını anlattı. Emel Şengül, “Volkan bölümünde çalışıyordum. Patlama anında fabrikadaydım, Sol kolumdan yaralandım. İlk patlamada içerideydim, ikinci patlamada kendime geldim. İkinci patlamanın ardından kendimi dışarı attım. Yaşar Coşkun, Ali Rıza Coşkun ve Erşan Öztürk’ten şikayetçiyim.” dedi.
Fabrikada işçi olmayan Rıdvan Yarin, mahkeme salonuna tekerlekli sandalyede geldi. Patlama esnasında fabrikaya yakın bulunan caminin orada olduğunu söyleyen Yarin, ”Patlamanın etkisiyle üzerime cam patladı, cam parçalarının üzerime düşmesi sonucu kafamdan ve kulağımdan yaralandım. Kimseyi tanımam ama şikayetçiyim” dedi ve hastaneye gideceğini belirterek duruşmadan ayrıldı.
Kıymet Narat, patlamanın gürültüsüyle çatının işçilerin üzerine düştüğünü söyledi. Patlama sonrasında fabrikadan uzaklaşarak ormanlık alana gittiklerini belirten Narat, “Emirleri Erşan Öztürk’ten alırdık. Onun dışında Hasan Ali Velioğlu, her şeyde söz sahibiydi. Erşan Öztürk’e talimatları o verirdi. Ali Rıza Coşkun, bizim yaptığımızı beğenmez ve her zaman bizden daha fazlasını isterdi, 100 koli istiyordu, yapamayacağımızı söylüyorduk ’80 koli olsun’ diyordu” diye konuştu.
“HASAN ALİ VELİOĞLU, BENİ DİKKATE ALMADI, AZARLAMAKTAN BAŞKA BİR ŞEY YAPMADI”
Tanık olarak kürsüye çıkan ustabaşı Ayfer Cerrah, 2011 yılında işe başladığını, patlama esnasında hasta olduğu için fabrikada olmadığını, olduğu zamanlarda ise üretim sürecine ilişkin talimatları Erşan Öztürk ve Hasan Ali Velioğlu’ndan aldığını söyledi. Mahkeme başkanının hastalığını sorması üzerine Cerrah, “Boynum tutuldu, bu ayaklarla saatlerce yere bas nereye kadar” yanıtını verdi.
Tek başına 30 – 40 koli civarında üretim yaptığını belirten Cerrah, muska torpillerin üretilmeye başlamasının ardından muskaların sıcaktan koktuğunu Erşan Öztürk’e söylediğini ama kendisinin bu duruma aldırış etmediğini söyledi. İşyerinde çok nadir denetim olduğunu ve bu denetimlerde de Yaşar Çoşkun’un kendilerine daha önceden haber verdiğini söyleyen Cerrah “Özellikle sabahları çok ağır bir koku oluyordu, dayanamıyordum. Daha sonrasında Hasan Ali Velioğlu geldiğinde kendisine de söyledim. Bana kokunun tuvaletlerden geldiğini söyledi. Muska torpillerin olduğu kutunun aşırı sıcak olduğunu tekrar belirttim. Kendisi beni dikkate almadı, azarlamaktan başka bir şey yapmadı” diye konuştu.
NE OLMUŞTU?
Büyük Coşkunlar Havai Fişek fabrikasında 3 Temmuz 2020’de büyük bir patlama meydana gelmişti. Patlamada fabrika çalışanı yedi kişi ölmüş, 127 kişi yaralanmıştı. Patlama elli kilometre çapında bir alanda duyulmuş, şehirde birçok evin camları kırılmıştı. Açılan soruşturmada aralarında fabrika sahibinde olduğu beş kişi tutuklanmıştı. Tutuklulardan bir kişi daha sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Patlamanın ardından fabrika alanında bulunan diğer patlayıcılar toplanarak Adapazarı’na bağı Taş kısığı mevkisine kontrollü imha amacıyla getirildiği sırada bir patlama daha gerçekleşmiş burada da 3 asker ölmüş, 8 jandarma ve bir kamyon şoförü yaralanmıştı.