Halk sağlığı uzmanı Nuriye Ortaylı, “Böyle tedbir alınacaksa artık alınmasın. Çünkü alınan tedbirlerin virüsle mücadeleye bir katkısı yok. Artık sayısını hatırlamadığımız ‘normalleşme’lerden birine daha başladık. Aslında tesadüf olmayan bir tesadüfle, ilk normalleşme tam bir yıl önce yine 1 Haziran’da başlamıştı. Turizm sezonu açılışına denk gelecek şekilde.” düşüncesini dile getirdi.
Ortaylı yazısında, “Bir yıl önce normalleşirken günlük vaka sayıları 900’lere inmişti. Bugün 7000’lerde. O zaman varyant virüs yoktu. Şimdi Türkiye’deki vakaların neredeyse tamamı İngiltere varyantı denen daha bulaşıcı bir çeşit. Hindistan varyantının ne kadar yaygınlaştığı, ne ilan ediliyor ve korkarım ne de izleniyor. İçimize su serpen tek şey aşıların varlığı. Ama nüfusun ancak %13’ünü aşılayabildik. Bu aşılamaların çoğu Sinovac’la yapıldığı için bulaşmayı önleme olasılığı düşük, %50 civarında. Sinovac ölümü (%95) ve belirtili hastalığı (%80) önlemede başarılı ama iki doz ile aşılananların yaklaşık yarısı virüsü alabiliyor ve bulaştırabiliyor. Yani 10 milyon tam aşılı vatandaşın ancak yarısı bulaşma zincirinin dışında kalıp virüse set çekebiliyor. Sonuçta normalleşecek bir durum yok. Evet yazın gelmiş olması bir avantaj, insanları faaliyetlerini açık havada yapmaya yönlendirebilirseniz. Peki o konuda bir tedbir var mı? Hayır.” ifadesini kullandı.
Ortaylı şunları kaydetti:
“Uzun zamandır salgın üzerine bir şey yazmak istemiyorum. Çünkü artık söylenecek söz bitti. Bilimin ışığında yapılması gerekenler belli. Bunları sağdan sola, soldan sağa, yukarıdan aşağı tekrar ve tekrar söyledik. Hiç biri yapılmadı, yapılmıyor. Yapılanların ise salgının kontrolü ile hiç bir mantıklı bağlantısı yok. Virüs akşam 22.00’den sonra sokakta yürüyenler tarafından bulaştırılmıyor. Hafta sonu parkta, deniz kıyısında dolaşanlar, hatta piknik yapanlar bulaşmanın ana kaynağı değil. Sinema salonlarında ya da AVM’lerde bulaşmayan virüsün tiyatro salonlarında ya da açık hava konserlerinde bulaşacağını söylemek mantıklı değil. Salgını önlemek gerekçesiyle alınan tedbirler bilim kaynaklı değil.
İşin kötüsü mantıksızlığını artık herkesin açıkça gördüğü, adil olmayan bu uygulamalar geniş kitleleri önce öfkelendirdi, sonra umursamazlığa itti. İnsanlar bu yüzden bireysel tedbirleri bile uygulamaya özen göstermiyor. İşimizi şansa bıraktık gidiyoruz. Ta ki yeni bir zirve çevremizdeki birçok insanı hasta edinceye kadar.”