Dünya liderleri, bugünden itibaren 3 gün boyunca İngiltere’nin güneybatısındaki Cornwall’daki G7 zirvesinde yüz yüze toplantılar gerçekleştirecek.
Zirveye katılacak liderler arasında ABD Başkanı Joe Biden, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da bulunuyor.
G7 nedir?
G7, dünyanın en gelişmiş yedi ekonomisinin bir araya geldiği bir zirve. G7 ülkeleri ABD, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, İngiltere ve Kanada.
Bu ülkeler, 2018’de küresel net servetin yüzde 58’ini ellerinde bulunduruyorlardı.
Rusya 1998’de katılarak G8’i oluşturdu, ancak 2014’te Kırım’ı ilhak ettiği için dışarıda bırakıldı.
Çin, büyük ekonomisine ve dünyanın en büyük nüfusuna sahip olmasına rağmen hiçbir zaman üye olmadı. Kişi başına görece düşük refah düzeyi nedeniyle G7 üyeleri gibi gelişmiş bir ekonomi olarak görülmüyor.
Avrupa Birliği’nden temsilciler de genellikle G7 zirvelerinde hazır bulunurken, bu yıl Hindistan, Güney Kore ve Avustralya da davet edildi.
G7 zirvesi 11-13 Haziran arasında gerçekleşecek.
G7 zirvesi neden İngiltere’de?
İngiltere, bu yıl G7 başkanlığını elinde tutuyor, bu yüzden zirve burada gerçekleşiyor.
Toplantının, Cornwall’daki St Ives yakınlarındaki Carbis Bay Otel’de gerçekleşeceği Ocak ayında duyurulmuştu.
Bu, dünya liderlerinin bir sahil beldesindeki ilk buluşması değil. 2019’daki son G7 zirvesi, Fransız sahil kasabası Biarritz’de yapıldı.
Cornwall’daki yerli halk ve turistlerin günlük yaşamı zirveden etkilenecek.
St Ives’ın bazı bölgelerinde, vatandaşların evlerine gidebilmeleri için adreslerini ibraz etmeleri gerekecek.
İngiltere hükümeti, dünya liderlerinin yüz yüze görüşmesinin önemli olduğunu ve düzenli olarak Covid testinin yapılacağını söyledi.
G7 ne işe yarıyor?
G7 ülkelerinin yetkilileri, yıl boyunca toplantılar yapıyor, anlaşmalar imzalıyor ve küresel konular hakkında ortak açıklamalar yayımlıyor.
Bu yılki zirve öncesinde, G7 maliye bakanları çok uluslu şirketlerin daha fazla vergi ödemesi konusunda anlaştılar.
Liderler zirvede o dönemki ana küresel konular hakkında da görüş alışverişi yapıyor.
Bu sene gündemde neler var?
Bu seneki zirvenin ana konusu, “hepimizi gelecekteki salgınlardan koruyabilecek daha güçlü bir küresel sağlık sistemi” de dahil olmak üzere Covid’e karşı mücadele olacak.
Gündemde iklim değişikliği ve ticaret de yer alıyor.
ABD Başkanı Biden’ın, İngiltere-AB ticaret anlaşmazlıklarının Kuzey İrlanda’daki barışı nasıl tehdit edebileceği konusundaki endişeleri hakkında Boris Johnson ve AB temsilcileri ile konuşması bekleniyor.
Cumartesi sabahı, konuk ülkelerle resmi toplantılar başlayacak.
Görüşmelerin çoğu kapalı kapılar ardında gerçekleşecek, ancak toplu grup fotoğrafı da dahil olmak üzere kamera önünde gerçekleşecek bazı anlar da olacak.
Zirvenin sonunda, ev sahibi ülke olarak İngiltere, bir bildiri yayımlayacak. Bu, liderlerin aldıkları kararların bir özeti olacak.
İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın Pazar günü bir basın toplantısı yapması bekleniyor.
Protestolar olacak mı?
Bu yıl Covid kısıtlamaları nedeniyle protestoların düzenlenmesi daha zor.
Devon ve Cornwall’daki 1500 polise ek olarak 5000 polis görevlendirildi.
Ek güvenlik görevlilerinin kalması için yakınlardaki Falmouth’a bir yolcu gemisi demirledi.
Göstericilere, biri yaklaşık 150 kilometre uzakta olan Exeter’de olmak üzere, dört onaylı alanda protesto gösterisi düzenleyebilecekleri söylendi.
Emniyet, “Bütün protestoların yalnızca bu dört bölgede gerçekleşmesini bekleyecek kadar saf olmadıklarını” söyledi.
İklim aktivisti grubu Extinction Rebellion, Plymouth’tan Carbis Körfezi’ne yürüyüş de dahil olmak üzere bir dizi gösteri planladı.
G7’nin herhangi bir gücü var mı?
G7 ülkeleri, kendi demokratik süreçlerine sahip ayrı uluslardan oluştuğu için zirvede herhangi bir yasa çıkaramıyor.
Fakat, alacakları bazı kararların küresel etkileri olabilir.
Örneğin G7 ülkeleri 2002’de sıtma ve AIDS ile mücadele için küresel bir fon oluşturulmasında çok önemli bir rol oynadı.
Bu yılki vergi anlaşmasının geniş kapsamlı sonuçları olabileceğine dair umutlar da var.
Ancak G7, kısmen dünyanın en büyük iki ülkesi olan Hindistan ve Çin’i içermediği için “çağın gereksinimlerini karşılamayan ülkeler grubu” olmakla da eleştiriliyor.