Aralarında gazeteci Hidayet Karaca’nın da bulunduğu 88 kişinin yargılandığı sözde ‘futbolda şike kumpası’ davasında karar açıklandı. Şike onlarca delil, kamera kayıtları, hakim kararıyla yapılan dinlemeler ve resmi belgelere rağmen resmen aklanırken, gazeteci ve suçu ortaya çıkaran emniyet mensupları cezalandırıldı.
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nce eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’ya tam 1.406 yıl hapis cezası verildi. Karaca, ‘gizliliği ihlal’, ‘belgede sahtecilik’ ve ‘iftira’ suçlarından cezalandırıldı. Dönemin İEM Organize Suçlar ile Mücadele Şube Müdürü Nazmi Ardıç da benzer suçlamalardan dolayı 2 bin 412 yıl 10 ay hapis cezasına mahkum edildi. Soruşturma dosyasını hazırlayan eski polis memuru Lokman Yanık ise toplamda 161 yıl 8 ay hüküm giydi.
Şike dosyası ‘suç örgütü soruşturması’ olarak açılmıştı. Soruşturmaya başlatan ise Asayiş Şube Müdürlüğü’ydü. Ancak dosyanın altında imzası olan dönemin İstanbul Asayiş Şube Müdürü Yener Ülgütoğlu bırakın ‘sanık’ olmayı, dosyada ‘tanık’ olarak yer aldı. Rüşvet/şike görüşmeleri teknik ve fiziki takiple tespit edildi. Dönemin Başbakanı Erdoğan, “Türk futbolunu bu pisliklerden temizleyin.” diyerek soruşturmaya tam destek vermişti. Rüşvet olarak dağıtılan paranın miktarı yaklaşık 2 milyon dolardı ve söz konusu paranın o dönemde FB’nin kasasından çıktığı Gelir İdaresi Başkanlığı’nın raporu ile sabitti.
3 Temmuz 2011’de 15 ilde eş zamanlı operasyon düzenlendi. Aralarında dönemin Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, Şekip Mosturoğlu, Tamer Yelkovan, Mecnun Otyakmaz, Bülent Uygun, Emenike, Sezer Öztürk, Korcan Çelikay, Ümit Karan’ın da bulunduğu 40’a yakın kişi gözaltına alındı. Yargılama sonunda sanıklara ceza yağdı. Tahliye edilen Aziz Yıldırım 2 Temmuz 2012’deki karar duruşmasında toplam 6 yıl 3 ay ceza aldı. Ancak 17/25 Aralık’tan sonra tıpkı Ergenekon ve Balyoz darba davalarında olduğu gibi yargılamalar yeniden yapıldı. Aziz Yıldırım ve şike hükümlüleri de kendilerine ‘kumpas’ kurulduğunu öne sürdü. Buna göre 2011’de başlayan şike soruşturmasında Fenerbahçe’ye kumpas kurulmuştu. Yargılama yeniden yapıldı. Sanıklar bu kez beraat etti.
KUMPAS İDDİALARI NE KADAR GERÇEKÇİ?
Peki şike soruşturması gerçekten kumpas mıydı? Soruşturma nasıl başladı? Aziz Yıldırım soruşturmaya nasıl dahil oldu? Şike ve rüşvet nasıl tespit edildi? O dönem başbakan olan Erdoğan’ın tepkisi ne oldu? Hükümet Aziz Yıldırım’dan ne istedi? Aziz Yıldırım’ın eşgal fotosunu kim sızdırdı? Aziz Yıldırım ‘ibda-C’ soruşturmasında dinlendi mi? Rıdvan Dilmen’in görevi neydi?
KHK’lı Başkomiser Soner Koç, işte bütün bu sorulara gazeteci Adem Yavuz Arslan’ın YouTube kanalında cevap vermişti. Soner Koç, şike soruşturmasında ‘soruşturma amiri’ olarak görev yapmıştı. Soruşturmanın her şeyinden sorumluydu. Aziz Yıldırım’ın sorgusunda bizzat yer aldı. Soruşturmayla ilgili dönemin Başbakanı Erdoğan’ın sunulan bilgi notunu da o hazırlamıştı. Şike soruşturmasından sonra 2012 yılı yaz aylarında Hakkari’ye sürüldü. Nisan 2016’da tutuklandı. 3 yıl tutuklu kaldıktan sonra 2019 yılı nisan ayında tahliye edildi.
SORUŞTURMA NASIL BAŞLADI?
KHK’lı Başkomiser Soner Koç’un anlattıklarına göre soruşturma ‘şike dosyası’ olarak başlamıyor: “Bu bir şike soruşturması değildi, suç örgütü soruşturmasıydı. O yüzden buna Orgazine Şube baktı. İstanbul Asayiş Şube bir rapor hazırlıyor. Sedat Peker’in manevi oğlu olarak tanınan Olgun Peker’in bir suç örgütü yapılanması içerisine girdiği, bazı şahısları tehdit etiği yönünde iddialar var. Bu yazıyı bize gönderiyorlar. Bu yazıyı dönemin Asayiş Şube Müdürü ile Gasp Büro Amiri imzalayıp bize gönderiyor. Biz de bu yazıyı soruşturma yapılması için Cumhuriyet Savcılığına götürüyoruz ve savcılık soruşturma açıyor. İddia o ki bu soruşturma Cemaat’in talimatıyal açılmış; öyle olsaydı bu ilk raporu yazan kişiye birilerinin talimat vermiş olması gerekirdi.”
SORUŞTURMAYI BAŞLATANLAR HALA GÖREVDE!
“Bu yazıyı imzalayan kişi dönemin İstanbul Asayiş Şube Müdürü Yener Ülgütol. Bizzat kendisi imzalamış ve üzerine de ‘çok gizli’ mührü vurarak Organize Şube’ye göndermiş. Şimdi bakıyorsunuz ‘kumpas’ diye bir soruşturma açılmış ben tutuklanmışım ama soruşturmayı başlatan Ülgütol sanık değil, şüpheli değil. Daha da önemlisi ‘tanık’ konumunda! Yener Ülgütol, FB SPor Kulübü’nün üyesi. Aziz Yıldırım’la birebir görüşen bir isim. Bir dönem İstanbul’da FB’den sorumlu Emniyet Müdürü olarak görev yapıyor. Gasp Büro Amiri Oğuz Tüzün… O da hala çalışıyor.”
OLGUN PEKER İSİM VERİYOR AMA SAVCI DİKKATE BİLE ALMIYOR
“Daha da ötesi şu var; hakkımızda hazırlanan iddianameye bu evraklar konuluyor. Şike soruşturması bu evraklarla başlamıştır deniliyor. Ancak savcı o evraklardan Yener Ülgütol’un adını kesip çıkarıyor. Bir Cumhuriyet Savcısı böyle bir şeyi neden yapar? Benimle ilgili, benim adımın geçtiği hiç bir yerde ‘Soner Koç bana kumpas kurdu’ diye bir ifade geçmemiş. Olgun Peker, ‘Bana kumpası kuran kişi Yener Ülgütol’dur’ demiş. İki isim bir transfer konusunda anlaşmazlığa girdikleri için kendisine kumpas kurulduğunu söylüyor. Ancak hiç bir işlem yapılmıyor.”
AZİZ YILDIRIM SORUŞTURMAYA NASIL DAHİL EDİLDİ?
Soner Koç, Aziz Yıldırım’ın soruşturmaya nasıl dahil olduğunu da ayrıntılı olarak anlatıyor: “O dönemde Olgun Peker, Giresunspor yönetimini ele geçirmeye çalışıyor. Bunun için bir takım faaliyetlerde bulunuluyor. Tehditler var. Bunun karşısında da yine bir suç örgütüt lideri Kürşat Yılmaz’ın oğlu var. Alpaslan Yılmaz da Giresunspor yönetimini almaya uğraşıyor. Ve biz bu olayı soruşturmaya başlıyoruz. Giresunspor Başkanı bir otelde dövülüyor vs. Menajerlik sınavı soruları TFF’den çalınıyor. Biz bu konuları takip ediyoruz. İlk raporda Olgun Peker’in TFF içindeki önemli kişiler tarafından korunduğu iddiaları da var. Olgun Peker’in dönemin TFF Başkanı Mahmut Özgener’le irtibatlı olduğunu görüyoruz soruşturma sırasında.
AZİZ YILDIRIM’DAN ‘HAKEMİ UYARIN’ TALİMATI!
Aziz Yıldırım hakkındaki dinleme kararı 16 Şubat’ta alınmış. Bunun öncesinde yüzlerce konuşması var Özgener’le. Ama suç unsuru görülmediği için hiç bir işlem yapılmamış. Ancak o zaman Kayserispor-Fenerbahçe maçına hakem atanmış. Aziz Yıldırım bunun üzerine Özgener’i arıyor ve bu maçta görevli hakemin MHK Başkanı tarafından uyarılmasını istiyor. Bu görüşmeyi okuduktan sonra ben bir rapor tanzim ettim. Aziz Yıldırım’ın ikazıyla hakem uyarılırsa bu hakemin tarafsız olamayacağı herkesin malumu. Bunu biz Cumhuriyet Savcılığına bildirdikten sonra da Aziz Yıldırım hakkında teknik takip başladı.”
SİLSİLE HALİNDE RÜŞVET TOPLANTISI
“Aziz Yıldırım’ın İlhan Yüksel Ekşioğlu’yla yaptığı ‘tarlaları sürdün mü’ tarzında konuşmaları vardı. Ekşioğlu da ‘bu hafta üç tarlayı sürdük’ gibi şeyler söylüyordu. Bunları çözmeye çalıştık. Ondan sonra bu şike olayları tespit ettik. İbrahim Akın olayı böyle çıktı. Bülent İbrahim İşçan diye biri var. Aziz Yıldırım’ın yanında sürekli. Sedat Peker’in adamı. Bu kişiyi arıyor Aziz Yıldırım ve yanına gelmesini istiyor. Biz bunları fotoğraflıyoruz, takip ediyoruz. Görüşüyorlar. Çıkınca Bülent İşçan, Ahmet Çelebi’yi arıyor. O da Peker’in adamı. İkisinin görüşmesini de fotoğrafladık. Çelebi de onun yanıdan çıkınca İbrahim Akın’ın menajeri Bülent Turanlı’yı arıyor. Bütün bu görüşmelerin tamamını fotoğrafladık. Turanlı da bu görüşmeden sonra hemen İbrahim Akın’ı arıyor.”
HOCAM, 100 BİN DOLAR TEKLİF ETTİLER, NE YAPAYIM?
“Biz bütün bu görüşmelerin şike olduğunu İbrahim Akın’ın konuşmasından sonra anlıyoruz. İbrahim Akın, menajeriyle görüştükten hemen sonra bir ‘hocayı’ arıyor ve ‘Bana FB’den maçta gol atmamam için 100 bin dolar teklif ettiler, ben bunu kabul edeyim mi etmeyeyim mi?’ diyor. Hoca da rüşvete fetva veriyor. Olayın şike boyutuna vardığını biz son noktada delillendirebildik. Emenike konusunda da; eğer gol atmazsan, maçta oynamazsan seni Fenerbahçe’ye transfer edeceğiz. Ama bu transfer yüksek meblalı bir transfer olacak’ diyorlar. Emenike’nin para sayma görüntüleri vs. gibi iddialar soruşturma dosyasında hiç olmadı. Sami Dinç ve Emenike’nin menajeriyle görüşerek ayarlıyorlar. Teknik dinlemeye takıldılar. O dönem maçta oynamadı ve transfer edildi.”
RÜŞVET PARALARININ FB’NİN KASASINDAN ÇIKTIĞI RAPORLARLA SABİT
“Ankaragücü’ne gönderilen para bizzat kamerayla kayda alındı. Serdar Kulbilge’ye giden para var. Hem telefon konuşmalarında va hem de para konuşması yapıldığı günlender FB’nin kasasından aynı miktarlarda paranın çıktığı tespit edildi. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın bu konuda raporu var. 2 milyon dolarlık bir rakam var.”
ERDOĞAN: TÜRK FUTBOLUNU BU PİSLİKLERDEN TEMİZLEYİN!
Başkomiser Soner Koç, o dönem başbakan olan Erdoğan’ın soruşturmaya tam destek verdiğini söylüyor: “Konu o dönemde İl Emniyet Müdürü’ne (Hüseyin Çapkın) arz edildi. Başbakan’ın talebi üzerine bilgi notu hazırladık. Başbakan’a arz edildi. Başbakan, ‘Bu soruşturmada görev alan tüm arkadaşların gözlerinden öpüroyum. Soruşturma nereye kadar gidiyorsa sonuna kadar gitsinler. Türk futbolunu bu pisliklerden temizlesinler.’ diyor Hüseyin Çapkın’a. Ondan sonra operasyon kararı alındı.”
EŞGAL FOTOĞRAFINI SIZDIRAN MEMURU BULDUK, CEZA ALDI
O dönem Aziz Yıldırım’ın eşgal fotoğrafının sızdırılması da gündem olmuştu. Adem Yavuz Arslan bu konuyu da soruyor Soner Koç’a: “Eşgal fotografının Orgazize Şube’yle alakası yok. Fotoğrafı çekenler Vatan Emniyet’in zemin katında Olay Yeri İnceleme Şubenin görevlileridir. Fotoğraf sisteme girildikten sonra, Türkiye’nin her yerinde bu sisteme girme yetkisi olan ve olay yeri inceleme yetkisi olan personel bu fotoğrafı görebilirler. Sabah işyerine geldiğimde bizden bunu sızdıranın bulunması istendi. Log kayıtlarından fotoğrafı kimlerin sorguladığını görebiliyorsunuz. Beyoğlu’ndan, Olay Yeri İnceleme biriminde çalışan bir memurun bu fotoğrafı sorgulayıp flash belleğe indirdiğini tespit ettik. Bununla da yetinmeyip, o dönemde İstiklal Caddesi’nde bütün kafeleri tek tek inceleyerek kamera görüntülerini araştırdık. Bir kafede Habertürk muhaberini verdiğini tespit ettik. Kafede fotoğrafı bilgisayarda açıyorlar. Memuru gözaltına aldık ve hakkında dava açıldı. Bu memur ceza aldı. Ancak hala bizi suçluyorlar.”
AZİZ YILDIRIM: YA SONER BEY, NE DEMEM LAZIM!
Soner Koç, Aziz Yıldırım’ın sorgusuna başlamadan rahatsızlandığını anlatıyor: “Aziz Yıldırım nezaretteydi. Sorgu için yukarıya aldık. Avukatını bekledik. Bize ısrarla, ‘Bana ne soracaksınız’ dedi. ‘Avukatınız gelsin’ dedik. Çok ısrar etti. Ben de memur arkadaşa, ‘İfade tutanağını aç, ilk soruyu söyle’ dedim. O da, ‘Tarlanız var mı, çiftçilikle uğraşıyor musunuz’ dedi. Aziz Yıldırım, ‘Ben rahatsızlanıyorum’ dedi ve kendisini ifade almaya başlamadan hastaneye sevk ettik. Hastaneden döndükten sonra bu kez rahatsızolduğunu beyan ettiği için nezarethaneye koymadık. Bana orada, ‘Ya Soner bey ben bunları nasıl açıklayacağım, ne demem gerekir’ dedi. Gözleri dolmuştu, ağlayacak gibiydi. O zaman benden bu şekilde yardım isteyen Aziz Yıldırım, şimdi mahkemeye gelip vatan haini olduğumuzu söylüyor. Gülüyorum…”
MADEM BENİ DİNLEMEYE ALDINIZ, HABER VERSEYDİNİZ
Soner Koç, Aziz Yıldırım’dan gelen garip bir tepkiyi de anlatıyor programda: “Müdür Yardımcımız vardı Ahmet bey. Odada Aziz beye bir şeyler ikram etmişler. Orada bize şunu söylüyor Aziz Yıldırım; “Ya müdür bey dinleme falan yapıyorsanız bana neden haber vermediniz. Bana haber verseydiniz, bu konuşmaları yapmazdık.” Şaşırdık tabi…”
AZİZ YILDIRIM İBDA-C’Cİ OLARAK DİNLENDİ Mİ?
Adem Yavuz Arslan’ın sorduğu sorulardan biri de Aziz Yıldırım’ın o dönemde ‘İbda-C’ci olarak dinlenip dinlenmediği. Zira ‘kumpas’ iddiasında bulunanların sıkça dillendirdiği bir iddiaydı bu. Soner Koç söz konusu dinlemenin ‘şike’ soruşturmasıyla uzaktan yakından alakası olmadığını anlatıyor: “Söz konusu iddia Ankara’da usulsüz dinleme dosyasında geçen bir iddia(2008). Bir telefon numarası var. Bu numara dinlenmiş görünüyor ancak dinleyen birim belli değil. Numara Aziz Yıldırım’ın adına kayıtlı değil ve onun kullandığına dair de bir tespit yok. Bilakis bu telefon numarası Aziz Yıldırım’a o dönem Emniyet tarafından verilen ve korumalığını yapan bir polis memurunun adına çıkıyor. Ben mahkemeden bu telefon numarasının Aziz Yıldırım tarafından kullanıldığını gösteren belgeyi istedim. Ayrıca telefonun HTS dökümlerini istiyorum dedim. Mahkeme redetti. Ama nasıl oluyorsa tüm yargı birimleri bu telefonun Aziz Yıldırım tarafından kullanıldığını kabul ediyor! Ve Aziz Yıldırım ‘ben mağdurum’ diyerek ortalıkta geziyor. Bu dinleme 2008 yılında yapılmış. Şike soruşturmasıyla uzaktan yakından alakası yok!”
RIDVAN DİLMEN: DOSYA SAĞLAM, İÇERİDEKİLER NE YAPACAĞINI BİLMİYOR
Söz konusu dönemin önemli aktörlerinden biri de Rıdvan Dilmen’di… Erdoğan ve Aziz Yıldırım’a yakınlığıyla bilinen Dilmen, Aziz Yıldırım’ı her hafta ziyaret ediyordu. Soner Koç şunları anlatıyor: “Rıdvan Dilmen tutuklu kaldığı dönem boyunca Aziz Yıldırım’ı 64 kez ziyaret etmiş. Eşinden daha fazla ziyaret etmiş. Neredeyse her ziyaretinden sonra Emniyet’e de gelirdi. ‘İçeridekiler şu anda ne yapacaklarını bilmiyorlar, dosya o kadar sağlam ki bunun içerisinden nasıl çıkacaklarını bilmiyorlar’ demişti gülerek. Rıdvan Dilmen aracıydı. O dönem bir pazarlık söz konusu olduğunu söylemişti bize. Hükümet Aziz Yıldırım’ın başkanlığı bırmasını istedi. Karşılığında da kurtarılacaktı. Cezalar düşürülecekti. Aziz Yıldırım bırakmadı, tekrar aday oldu. Rıdva Dilmen, Erdoğan’ın buna çok sinirlendiğini söylemişti o dönem.”