Londra’nın güneyinde, sadece evlerin bulunduğu bir sokakta, içinde onlarca elektrikli ev aletinin çalıştığı bir daire var. Mekanın amacı aletlerin gürültüsünü ölçmek.
Aslında burası resmen bir laboratuvar. Duvarlarda ses yalıtımı yok, aksine çoğu modern evde olduğu gibi sesin yansıyabileceği pek çok sert yüzey var.
Renkli grafikler yansıtan bir monitöre bağlı insan kafası şeklinde bir cihaz, ev aletlerinden çıkan her bir sesi kaydediyor.
Çevresel danışmanlık şirketi Quiet Mark son 10 yıldır her ürün kategorisindeki en sessiz alete Q logosu veriyor. Bunlar arasında saç kurutma makinaları, hava temizleme cihazları, su ısıtıcıları ve çamaşır makinaları da var.
Bu proje, 1959’da Gürültü Azaltma Topluluğu’nu kuran John Connell’ın torunu Poppy Szkiler’in eseri.
Szkiler koronavirüs pandemisiyle birlikte insanların evlerindeki gürültüler hakkında daha fazla bilinç sahibi olmaya başladığını söylüyor:
“Bu bir mega trend haline geldi.
“İnsanlar bir çatı altında çok fazla zaman geçirmeye başladığı için daha huzurlu evler yaratmak istiyorlar.”
Quiet Mark’ın yeni hedefi gürültüyü ölçme yöntemimizi değiştirmek.
Mevcut ölçümlerde bir desibel cihazı ile çıkan gürültünün miktarı ölçülüyor.
Szkiler 40 desibelin ev içinde kullanılan cihazlar için ideal olduğunu söylüyor.
Fakat bu 40 desibellik sesin nasıl çıktığı da önemli: Sabit bir mırıltı gibi çıkan bir gürültü, ansızın yükselip alçalan veya tıkırdayan bir 40 desibellik gürültüden daha farklı algılanır.
Günümüzde bir akustik bilimci değilseniz tüketicileri en az rahatsız edecek gürültüleri ölçmenin bir yolu yok.
Quiet Mark’ın hedefi bunu değiştirerek desibelin yanı sıra gürültü kalitesini de puanlandırmak.
Szkiler “Örneğin kıyafet kurutma makinalarını ölçerken çıkan gürültü tipini, kot pantolonların demir düğmelerinin tambura nasıl vurduğunu ölçerek sesin kalitesi, notası ve tınısını inceliyoruz” diyor ve ekliyor:
“Böylece evimizde en az gürültüye ulaşmayı hedefliyoruz.”
Henüz bu gürültü kalitesini değerlendirmek için bir terim bile yok.
Ama talep var. Quiet Mark işaretli ürünler şimdiden İngiltere’deki Argos, John Lewis ve Littlewoods gibi zincir mağazalarda yer alıyor.
John Lewis teknoloji direktörü Laurence Mitchell, sitede her ay 10 binden fazla “sessiz” araması yapıldığını söylüyor.
Sitenin ev aletleri kısmında “sessiz devrim” diye bir sekme var. O bölümde kullanıcılar en sessiz ev aletlerini görebiliyor.
Mitchell sessiz ürünlerin daha pahalı olduğuna dikkat çekiyor:
“Çamaşır makinalarında olduğu gibi daha sessiz ürünlerin bir kısmı daha az hareketli parçaya sahip gelişmiş motorlara veya daha iyi bir ses yalıtımına ihtiyaç duyuyor ve bu da maliyeti artırıyor.”
Gürültüyü bu şekilde sınıflandırmanın bir zorluğu da bu kadar bireysel bir deneyimin karşılaştırılamaz olması. Birinin fark bile etmeyeceği bir ses, bir başka kişiyi gecelerce uykusuz bırakabilir.
Öte yandan sürekli yüksek gürültüye maruz kalmanın kalp problemleri gibi bazı sağlık sorunlarına yol açma ihtimalini artırdığını biliyoruz.
Nörodiversite yaşayanlar da bazı sesleri rahatsız edici olabilir.
Örneğin Ulusal Otizm Topluluğu’ndan Tom Purser otistik yetiştin ve çocukların duyularından gelen bildirimleri daha farklı işlediklerini, buna sesin de dahil olduğunu söylüyor:
“Bu yüzden bazı otistik kişiler için bazı tonlar veya frekanslar neredeyse acı vericidir. Kimileri de bazı seslerden çok hoşlanır ve hayatlarında o sesi arar.
“Her gün çok farklı ses ve gürültülere maruz kalırken bu çok zor bir deneyime dönüşebilir.”
Poppy Szkiler sessizliğin değerini anlayanlardan olduğunu söylüyor. Evi ne kadar sessiz olursa onun için o kadar iyi.
Üreticilerin bir gün daha sessiz cihazlara yönelik talebi duyacağını umuyor:
“Mühendislik çok geliştirdi. Akustik mühendisliği enerji verimliliği, görünüş veya performans kadar önemlidir.”
KAYNAK: BBC TÜRKÇE