HABER ANALİZ | HASAN CÜCÜK
Futbolda ‘gönüllerin şampiyonu’ diye bir kavram var. Uluslararası turnuvalarda sempati toplayan takımlar için kullanılır. 1990 Dünya Kupası denince akıllara ‘ihtiyar delikanlı’ Roger Milla’lı Kamerun gelir mesela. Çeyrek final gören ilk Afrika ülkesi olması Kamerun’u gönüllerin şampiyonu yapmıştı. Euro 2016’da bu tabir İzlanda için kullanıldı. Büyük heyecana sahne olan Euro 2020’de gönüllerin şampiyonu ise daha şimdiden belli oldu: Danimarka.
İZLANDA FENOMENİ
Tarihinde ilk kez bir Avrupa şampiyonasında mücadele eden İzlanda, Euro 2016’da adeta tarih yazmıştı. Portekiz, Macaristan ve Avusturya’nın yer aldığı gruptan yenilgisiz lider çıkıp, son 16 turunda İngiltere’nin rakibi olmuştu. Maçın başında Rooney’in penaltısıyla geriye düşen İzlanda, Sigurdsson ve Bödvarsson’un golleriyle rakibini 2-1’le geçmişti. Çeyrek finalde ev sahibi Fransa’yla eşleşen İzlanda 5-2 yenilip evine dönerken gönüllerin şampiyonu olmuştu.
Sadece saha içi başarısı değildi İzlanda’yı bu kadar sempatik hâle getiren. Taraftarı da kupaya damgasını vurmuştu. 330 bin nüfuslu ülkenin yüzde 10’u çeyrek final maçını seyretmek için Fransa’ya akın etti. Başkent Reykjavik’ten Fransa’ya bilet bulmak imkansız olunca, Amsterdam ve Brüksel’e uçup, araba ile maçın oynanacağı Paris’te geçtiler. Tekne ile yola çıkıp maça yetişemeyeceğini anlayınca geri dönenler de oldu!
TEKNİK DİREKTÖRÜNDEN TARAFTARINA
İzlanda’nın iki teknik adamından biri olan Heimir Hallgrimsson görevini gönüllülük üzerine yaptı. Dış hekimi olan Hallgrimsson, turnuva sonrası Lars Lagerback’ın görevi bırakmasıyla takımın tek patronu hâline gelmişti. Ancak Hallgrimsson part-time olarak dış hekimliğine devam etti. Çiçeği burnundaki İzlanda Cumhurbaşkanı Gudni Johanneson, Fransa maçını locada değil formasını giyip taraftarların arasında tribünde seyretti. Johanneson, 90 dakika yerine oturmadan tezahürat yaptı. İngiliz Gary Lineker’in “Volkan sayısının futbolcu sayısından fazla olduğu ülkeye elendik” demesini tebessümle karşıladılar.
İzlanda bahsini, tribünlere armağan ettikleri ‘huh’ tezahüratıyla kapatalım. İzlandalı taraftarlarının takımları desteklemek için yaptığı ‘huh’ tezahüratının kaynağıyla ilgili çeşitli senaryolar yazıldı. Kimileri ‘balina çağırma sesi’ olduğunu kimileri ise tarihi bir ritüel olduğunu yazdı. Oysa gerçek farklıydı. ‘Huh’ tezahüratının geçmişi İzlanda Ligi’nin güçlü takımlarından Stjarnan, 2014’te İskoçya’nın Motherwell takımıyla karşılaşmasıyla başladı. Takımın taraftar grubu ‘Gümüş Kaşık’ (Silfurskeidin), Motherwell takımının yaptığı ’huh’ tezahüratından etkilenip, benzerini ülkelerine döndüklerinde uyguladılar.
Stjarnan taraftarları ‘huh’ tezahüratını ilk kez 2014’te oynanan İnter maçında yaptıktan sonra kısa sürede takımla özdeşleşti. Motherwell’den devşirilen Stjarnan’ın geliştirdiği ‘huh’ tezahüratı Euro 2016 yolunda İzlanda milli maçlarında Hollanda, Çek ve Türkiye maçlarında sahnelendikten sonra Fransa’da tüm Avrupa’nın bildiği bir tribün etkinliği oldu. Türkçe karşılığı ‘yıldız’ olan Stjarnan kulübünün taraftarının ‘huh’ tezahüratı için bestelediği bir marş da bulunuyor: “Stjarnan / Asla teslim olmayacağız / Çünkü bu öyle bir duygu ki / Başka bir yerde bulamazsın…”
ERİKSEN OLAYI
Gelelim Euro 2020’de daha grup aşamasında gönüllerin şampiyonu unvanını hak eden Danimarka’ya… Euro 92’de şampiyon olan Danimarka, katıldığı son 4 Avrupa şampiyonasına grup aşamasında veda etmişti. Kopenhag’ın da ev sahibi şehirler arasında olması Danimarka’yı grupta avantajlı kılıyordu. Belçika’dan sonra grubun favorisi olarak Danimarka adı yazılıyordu.
Grupta ilk maçında Finlandiya’yı konuk eden Danimarka, mutlak favoriydi. Nitekim maçın başından itibaren oyunu domine etti. Erken gelecek bir golü önleyen Finlandiya kalecisi Lukas Hradecky’nin sıra dışı kurtarışları oldu. Dakikalar 42’yi gösterdiğinde ise takımın bir numaralı yıldızı Christian Eriksen’in yaşadığı talihsiz olay gerçekleşti. Sahada yere yığılıp kalbi duran Eriksen, doktorların zamanında müdahalesiyle yeniden hayata döndü ama yaşananlar unutulacak gibi değildi.
Ülke nefesini tutup, Eriksen’den gelecek olumlu haberi bekledi. Yıldız oyuncunun yeniden hayata tutunduğu haberinin gelmesiyle, rahat bir nefes aldılar. UEFA’nın da dayatmasıyla maç kaldığı yerden başladı. Danimarkalı oyuncular maça bir türlü konsantre olamadılar. Finlandiya tek atağında golü buldu. Eşitlik şansını penaltıyla bulan Danimarka, Höjberg ile şansı kullanamadı. İlk maçı kaybettiler ama Eriksen’i kazandılar.
İKİNCİ TURDA
Belçika karşısına Eriksen için çıktılar. Nitekim maçın başında Yussuf Poulsen’le golü buldular. Karşılaşmanın 10. dakikasında Belçikalı oyuncular oyunu durdurup, Eriksen’i alkışlamaya başladığında ise yeşil sahalarda nadir görülen bir güzellik ortaya çıktı. Bir dakika alkış sesi Parken Stadı’nı inletti. Eriksen’in Inter’den takım arkadaşı Lukaku’nun, Danimarkalı oyunculara sarılması hafızalara kazındı. Belçika’ya galibiyeti getiren golün sahibi Kevin De Bruyne’nin gol sonrası sevinmemesi bir başka güzellik olarak kaldı.
İlk iki maçından sıfır çeken Danimarka, grupta son sıradaydı. Son maçında Rusya’yı konuk edecekti. Yenerse grupta ikinci olma şansı vardı. Tabi Belçika’nın Finlandiya’yı yenmesi şartıyla. Maçtan önce Yussuf Poulsen’in “Rusya’yı bile yenemiyorsak, zaten gruptan çıkmayı hak etmiyoruz” demeci Rusları oldukça kızdırmıştı. Ruslar, had bildirmek için sahaya çıkacaktı ama had bildiren Danimarka oldu. Rus milli takımını adeta sahadan sildi. Parken Stadı tarihi günlerinden birini yaşadı. 4-1’lik skora, Belçika’nın galip gelmesi eklenince grupta ikinci sırayı aldılar.
AYAĞA KALKMAK
Danimarka, yıkılan bir ülkenin yeniden nasıl ayağa kalkacağını gösterdi. Eriksen, herhangi bir oyuncu değildi. Takımın tartışmasız bir numaralı yıldızıydı. Eriksen’in yokluğunda diğer oyuncular insanüstü bir performans ortaya koydu. Ülke tek yürek oldu. Sonuç: Avrupa şampiyonaları tarihinde gruptaki ilk iki maçını kaybedip de, gruptan çıkan ilk ülke oldular. İkinci turda rakip Galler. Bu moral ve motivasyonla çeyrek final yolu pek uzak değil…
Gönüllerin şampiyonu derken hamaset yapmıyorum. Şu ana kadar, Danimarka rakip ceza sahasında en çok topla buluşan, en çok şut atan ve çerçevede en çok isabet bulan ülke oldu. Rakip kaleye tam 21 isabetli şut attılar. Bu istatistikler olmasa bile yaşanan büyük travmadan çıkmaları başlı başına büyük başarıdır. Boşuna demedik ‘gönüllerin şampiyonu’ diye. Danimarka yoluna devam ediyor. Bakarsınız Euro 92 gibi yeniden tarih yazabilirler.