Türkiye ekonomisiyle ilgili kaygılar ve uyarılar devam ediyor. Erdoğan’ın faizlerle ilgili açıklamaları sonrası döviz kuru yeniden hareketlendi.
Piyasa gerçeklerine aykırı anlayış yüzünden fırlayan doları dizginlemek için MB rezervleri eritildi.
Karar gazetesinin manşetten duyurduğu haberde göre ancak ‘yanlış tedavi’ kurun ateşini düşürmedi, tırmanış faiz artışıyla frenlenebildi.
Salgında etkisi katlanan sürecin yansıması sürerken yeniden faiz indirimi gündeminin oluşması tartışma yarattı.‘Rezervin işe yaramadığı görüldü. Şimdi o para da yok. Faiz inerse kur neyle tutulacak?’ sorusu gündeme geldi.
Rezervlere ilişkin sıkıntı, esnafa, çalışana desteklerin yetersizliğinde somut karşılığını buldu. 83 milyonun cebine yansıyan sürecin ardından faiz artırımıyla dolar tutuldu.
Cumhurbaşkanı’nın “MB Başkanımızla görüştüm. Faizi düşürmemiz şart” sözleri ise yeniden faiz gündemi oluşturdu. Ancak hem küresel gıda ve petrol fiyatlarındaki artış hem de enflasyon baskısının faiz indirimine duvar olması Merkez’i zora soktu.
Ekonomistlerden de tepki geldi.
2018’de üretici ve tüketici fiyatları arasında fark fırlayınca MB faiz artırıp maçı çevirmişti. Şimdi fark yine tarihi zirvede ve indirimden bahsediliyor.
Mevcut tabloyu gören bir Merkez Bankası takvimini konuşmak bir yana faiz indirimini konuşmayı bile reddeder. Ekonomide faiz indirimini kaldıracak bir görünüm ne yazık ki yok. Üstelik gelişen piyasa ekonomilerinde faiz artırımı gündemde.
Türkiye enflasyon, yüksek kur ve faiz üçgeninden çıkamıyor. Ekonomide alınan hatalı kararlar milyar dolarlara mal olurken hem enflasyon hem de faiz hedefinden gittikçe uzaklaşılıyor.
Mayıs ayında TÜİK enflasyonu yüzde 16,6 olarak hesaplasa da ÜFE ve TÜFE farkı tarihi düzeye çıktı. Analistler ise ekonomideki bu tabloya rağmen Merkez’e faiz telefonunun tedirginliği arttırdığını paylaştı.
Ekonomide alınan hatalı kararlarla birlikte Türkiye, enflasyon, yüksek kur ve yüksek faiz üçgeninden bir türlü kurtulamıyor. Yapılan uyarılara rağmen arka arkaya alınan hatalı kararlar hem TL’nin rekor seviyede zayıflamasına hem de Merkez’in rezervlerinin yakılmasına neden oldu.
Kuru tutmak için harcanan 128 milyar dolar sonrasında kısa süre içinde yeniden alev alan piyasalar ikinci bir 128 milyar dolar harcamaya da artık çok müsait değil.
Görevden alınan Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal döneminde ekonomide tek cent bile harcanmadan kur terbiye edildi fakat, Cumhurbaşkanı kararıyla görevden alınma sonrasında piyasaların aradığı samimiyet kayboldu. Yeni Merkez Bankası Başkanı da her defasında yüzde 5 enflasyon hedefini dile getirse de veriler bunun çok uzağında olunduğunu gösteriyor.
Türkiye’de mayısta aylık enflasyon yüzde 1,4 olan beklentilerin oldukça altında yüzde 0,89 arttı ve yıllık enflasyon da yüzde 16,59’a geriledi. Nisanda yıllık enflasyon yüzde 17,14 seviyesindeydi. Hatta Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) bile sonuç karşısında 2 farklı veri yayınladı. 17,22 seviyesinde olan ikinci veri sonrasında silindi.
Ekonomik veriler bu durumdayken faiz indirimi söylentileri piyasaları yine negatif etkiledi. Merkez’e faiz telefonuyla kur rekora koşarken, TL tarihi kaybını yaşadı. Şimdi ise gözler 17 Haziran’da Merkez Bankası’nın yapacağı faiz toplantısına çevrildi. Yüksek enflasyon ve kura rağmen ‘indirim olur mu?’ tedirginliği yatırımcıları etkilemeye devam ediyor.
Öte yandan tüketiciyle üretici arasındaki fiyat makası da gün geçtikçe açılıyor. Birçok tüketici alım gücünün düştüğünü derinden hissettiklerini paylaşırken, geçen yıl 100 liraya yapılan en basit market alışverişinin bu yıl 116 liraya yarısını bile alamamaktan şikayet ediyor.
Mayıs’ta üretici fiyatlarındaki yükseliş ivmesi ise devam etti. Mayıs’ta üretici fiyat endeksi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 38,33 arttı. Aylık bazda artış ise yüzde 3,92 oldu. Üretici enflasyonu ile tüketici enflasyonu arasındaki makas Mayıs ayında 21,74 puanla rekor seviyeye yükseldi.
Karar yazarı ve ekonomist Oğuz Demir enflasyon verileri hakkında şöyle konuştu: “Enflasyon aylık yüzde 0,89 ve yıllık yüzde 16,59. Ama TÜİK’in ana sayfasında görünen yıllık enflasyon oranı başka, tıkladığınızda içeride görünen başka. Yüzde 17,22 görünüyor.
Şimdi yıllık enflasyon yüzde 16,59 mu yüzde 17,22 mi? Hangisini yanlış girdiniz arkadaşlar? Tabi sonrasında hızlı bir düzeltme gerçekleşti. Ama tesadüfün de böylesi. Yıllık bazda bakıldığında TÜİK’in sepetindeki 415 kalemin fiyatının 365’inde fiyat artışı var.”
Analist Alaattin Aktaş ise “TÜİK’in ‘şahane’ veri tabanı ve yeni web sitesi ilk olarak yine TÜİK’i vurdu. Yüzde 0,89 olarak açıklanan mayıs ayı TÜFE artışı merkezi dağıtım sisteminde yüzde 1,44 olarak yer aldı. TÜİK yüzde 1,44’ün dağıtım sistemine nasıl girdiğini belirlemeye çalışıyor. Hata kısa sürede düzeltilecek” yorumunu yaptı.
Gelecek Partili İbrahim Turhan, piyasalardaki olumsuz atmosferi Nasrettin Hoca fıkrasına benzetti. Turhan “Nasrettin Hoca fıkrasında da olduğu gibi, öyle de olsa böyle de TL olumsuz etkileniyor. Önceki akşam itibarıyla nur topu gibi yeni bir riskimiz daha oldu; para politikası.
Kurdaki hareketi tetikleyen etkenler arasında beklentilerin altında gelen enflasyonun olduğu kanısındayım. Dolayısıyla enflasyonda beklenenden hızlı düşüş olması, piyasa tarafından daha erken/daha güçlü faiz indirimi olasılığı olarak fiyatlanıyor. Oysa ekonomide faiz indirimini kaldıracak bir görünüm ne yazık ki yok. Üstelik gelişen piyasa ekonomilerinde faiz artırımı gündemde” dedi.
ÜFE ile TÜFE arasındaki makasın 21 puanı geçtiğini söyleyen ekonomist Enver Erkan “Mayıs kapanması bazı zamları da geciktirdi. Haziran sonrasına sarkan zamlar ile beraber TÜFE’nin ÜFE’ye yakınsama potansiyeli de aynı şekilde devam edecektir.
Baz etkisi, belki Haziran enflasyonunu yavaşlatıcı etki yapabilir. Dolayısıyla enflasyon düşüşünü, tüm ana göstergeleriyle desteklenen kalıcı bir düşüş olarak değerlendirmiyoruz” dedi.
Ekonomist Hakan Kara da “2018’de ÜFE-TÜFE farkı tarihi yüksek düzeye geldiğinde Merkez Bankası faiz artırıp siyasi baskılara rağmen uzun süre sıkı kalarak maçı çevirmişti. Ödül olarak Merkez Bankası başkanı görevden alınmıştı. Şimdi fark yine tarihi zirvede ve faiz indiriminden bahsediliyor.
Bol şans” yorumunu yaptı. Ekonomist Cumhur Örnek ise şu bilgiyi paylaştı:
“Üretici fiyatlarındaki yıllık değişim ile tüketici fiyatları arasındaki makas Eylül 2018 dönemi rakamlara geldi.”