HABER İNCELEME | YUSUF DERELİ
Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre Türkiye ekonomisi yılın ilk çeyreğinde beklentinin de üzerinde, yüzde 7 oranında büyüdü. Ekonomistlere göre söz konusu büyüme sağlıklı değil, aksine enflasyonu tetikleyecek ve halkı daha da fakirleştirecek. Zira ekonomi ‘tüketimin kamçılanması’ nedeniyle kredilere dayalı olarak büyüyor. Yeni istihdam alanları yaratılamadığı gibi halkın refahı da artmıyor. Aksine yoksulluk ve gelir dağılımındaki eşitsizlik kalıcı hale geliyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre Türkiye ekonomisi, 2021 yılının ilk çeyreğinde yüzde 7 oranında büyüme kaydetti. Beklenti yüzde 6,4 büyümeydi. Sanayide yüzde 11,7; tarımda yüzde 7,5; hizmet sektöründe yüzde 5,9; kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmetlerde yüzde 3,7; inşaat sektöründe yüzde 2,8 artış kaydedildi.
BÜYÜME HALKA YANSIDI MI?
TÜİK, ekonominin büyüdüğünü söylüyor; peki bu durum halka yansıdı mı? TÜİK’in açıkladığı verilere göre ekonomi büyürken, çalışanların gelirlerden aldığı pay azaldı. Çalışanların, Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı geçen yılın birinci çeyreğinde yüzde 39 iken bu oran 2021 yılında yüzde 35,5 geriliyor. Yani çalışanların gelire geçtiğimiz yıla göre daha da düşmüş!
HORMONLU BÜYÜME, ENFLASYONU ARTIRACAK
Ekonomi büyüyor ama işsizlik azalmıyor. TÜİK’e göre bile işsiz sayısı 10 milyon civarında. 12 aylık cari işlemler açığı 36 milyar doları aştı. Dolayısıyla iktidar temsilcilerinin övünerek paylaştığı büyüme rakamlarının ‘üretime’ dayanmadığı açık. Ekonomistlere göre söz konusu büyümenin kaynağı kredilerle kamçılanan tüketim. Gelecekte enflasyonu daha da artıracak, halkı daha da yoksullaştıracak hormonlu bir büyümeden söz ediyoruz.
MİLLİ GELİR ARTTI MI?
Ekonomi büyümüş peki kişi başına milli gelir artmış mı? Hayır! 2019 yılında 9 bin 127 dolar olan kişi başı milli gelir, 528 dolar daha azalarak 8 bin 599 dolara geriledi. Üst üste yedinci yılda da düşüş gösterdi. 2013 yılında kişi başına milli gelir 12 bin 582 dolardı!
Rakamlar ortada; ekonominin büyüdüğü iddia ediliyor ancak bu büyüme istihdamı artırmıyor, işsizliğe çare olmuyor, fiyat istikrarını sağlamadığı gibi ekonomiyi daha da kırılgan hale getiriyor.
CDS PRİMİ 410, GİNİ KATSAYISI ARTIYOR!
Türkiye büyük bir hızla fakirleşiyor. Dolar kuru, TL karşısında yıl başından bu yana yaklaşık yüzde 15 değer kazandı. Bir başka oran daha verelim; Türkiye ekonomisinin büyüdüğü iddia ediliyor ancak dün itibariyle ülkenin CDS risk primi 410! Bir ülkenin risk primi ne kadar yüksekse borçlanma maliyeti de o kadar yüksek olur. Ekonomi gerçekten büyüyorsa, risk primi neden 410? Söz konusu rakam Türkiye ile aynı kategoride olan Güney Afrika’da 190, krizle boğuşan Brezilya’da bile 172, Rusya’da 96, Meksika’da 93.
GELİR ADALETSİZLİĞİ ARTIYOR
Gini katsayısı, bir ülkede milli gelirin dağılımının eşit olup olmadığını ölçmeye yarayan bir katsayı. Gelir dağılımı adaleti açısından bakıldığında Türkiye 131 ülke arasında en yüksek Gini katsayısına sahip 25. ülke. 2005’de Türkiye’nin Gini katsayısı 0,380’di. 2019’da 0,395 olan Gini katsayısı oranı bugün 0,436’ya yükselmiş durumda. Gini katsayısının büyümesi, gelir dağılımının bozulması, gelir adaletsizliğinin artması anlamına geliyor.
17 MİLYON İNSAN YARDIMA MUHTAÇ HALDE
Cumhurbaşkanlığı 2020 Yıllık Programı’nda yer alan verilere göre Türkiye’de yoksulluk oranı yüzde 21.2. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü’nün 2020 yılı faaliyet raporuna göre 6 milyon 630 bin hane sosyal yardım aldı. 2019’da bu rakam 3 milyon 282 bin 975 olarak açıklanmıştı. Yaklaşık 17 milyon kişi sosyal yardımlarla ayakta durabiliyor. Yeterli geliri olmadığı için Genel Sağlık Sigortası (GSS) primleri devlet tarafından karşılananların sayısı yaklaşık 7 milyon.
VATANDAŞ, GIRTLAĞINA KADAR BORCA BATTI
Şubat 2021 itibarıyla toplam kredi kartı borç tutarı 147.9 milyar TL. Toplam tüketici kredi borcu 679.9 milyar lira. Kredi ve kredi kartı borçlusu sayısı 34 milyonu aştı. 2015 yılında bu rakam 24,2 milyondu. 2020 Aralık ayı itibarıyla bireysel kredi ve kredi kartı borcunu ödeyemediği için yasal takibe düşen kişi sayısı ise 3 milyon 471 bin 494 oldu. İcra dairelerinde derdest bulunan dosya sayısı bir yıl öncesine göre yaklaşık 1 milyon 341 bin artarak 21 milyon 895 bine çıktı.
ENFLASYONİST ORTAMLARDA BÜYÜME, REFAHA YANSIMAZ
Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi, Merkez Bankası eski başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara, ‘büyümenin vatandaşa neden olumlu yansımadığı’ yönündeki sorulara şöyle cevap veriyor: “Çünkü krediyle büyüyen enflasyonist bir ortamda refah artışı genele yansımaz, adil olmaz. Geçen yıl kredide dünya birincisi, doğrudan verilen desteklerde ise sonlarda yer aldık. Kurun hızla değer kaybettiği, pandeminin harcama alışkanlıklarını değiştirdiği bir dünyada, kazanan sektörler ihracatçılar, dayanıklı tüketim ve teknoloji yoğun üretim yapan sanayi sektörleri oldu. Cirolarda rekor artışlar yaşandı. Büyüme buradan geldi. Özetle, krediye dayalı büyüme modeli ve enflasyon yoksulluğu artırdı.”