Danıştay, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasına ilişkin Cumhurbaşkanı kararının yürütmesinin durdurulması talebini reddetti.
Sözleşmeden resmen çıkılacağı 1 Temmuz öncesinde alınan kararda, anılan metnin 80. maddesinin Cumhurbaşkanına fesih yetkisi verdiğinin altı çizildi.
Cumhurbaşkanlığı dün Danıştay’a savunma göndererek, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali istemiyle açılan davaların haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu belirtilmişti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzaladığı 20 Mart 2021 tarihli karar doğrultusunda Türkiye, sözleşmeden 1 Temmuz’da resmen çekiliyor.
Kılıçdaroğlu’ndan uyarı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis Grup Toplantısında İstanbul Sözleşmesi ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu, Danıştay’ın kararından önce yaptığı konuşmada, “(İstanbul sözleşmesi) Danıştay’daki hakimlere de sesleniyorum. Eğer aklınızı kiraya vermediyseniz, eğer anayasaya ve yasalara uyacaksanız o sözleşmeyi yeniden ihya etmek zorundasınız” ifadelerini kullanmıştı.
1 milyon imza toplandı
Aile içi ve kadına yönelik şiddetin önlenmesini içeren İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükte kalması için başlatılan kampanyada 1 milyona yakın imza toplandı.
Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi’nin, “İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz! #İstanbulSözleşmesiYaşatır” adlı kampanyasının açıklama kısmında, “Kadınları koruyan bu yasa zaten gerektiği gibi uygulanmazken, şimdi bir de Cumhurbaşkanlığı kararıyla kaldırıldı. İstanbul Sözleşmesi uygulanmadığı için: Kadınlar hayatını kaybediyor, eziyet edilerek öldürülüyor, kadın cinayetlerinin üstü örtülmeye çalışılıyor” denildi.
İstanbul Sözleşmesi
Avrupa Konseyinin “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” İstanbul’da imzalandığı için uluslararası camiada “İstanbul Sözleşmesi” olarak biliniyor.
Türkiye, 2011 yılında kabul edilen İstanbul Sözleşmesi’ni ilk imzalayan ve onaylayan ülkeydi. Sözleşme, 10 ülkenin onayıyla 2014 yılında yürürlüğe girmiş ve Temmuz 2019 itibariyle 34 devlet ve Avrupa Birliği tarafından da onaylanmıştı. Sözleşme, uluslararası hukukta kadına karşı şiddetin, kadın erkek eşitsizliğinin ve kadınlara karşı yapılan ayrımcılığın sonuçları olduğuna vurgu yapan ilk mukavele olma özelliğine sahip.
Türkiye’nin, hazırlanmasına öncülük ettiği sözleşmeden çıkma kararı, sivil toplum örgütlerinin yanı sıra Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi tarafından da tepkiyle karşılanmıştı.