Dünya Çevre Günü dolayısıyla Konak Kent Konseyi, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, İzmir Tabip Odası, çevre platformları ve sivil toplum kuruluşları “Ekolojik yıkıma karşı direniş ve dayanışma devam ediyor” başlıklı ortak bir basın açıklaması düzenledi. Alsancak’taki Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde yapılan açıklamaya, Ege Kent Konseyleri Birliği, İzmir Kent Konseyleri Birliği, EGEÇEP, İZÇEP ve İzmir Yaşam Alanları ile bazı siyasi partiler de destek verdi. Hazırlanan kampanya metni, açıklama öncesinde vatandaşların imzasına açıldı.
Ortak basın açıklamasını okuyan Konak Kent Konseyi Başkanı Hamit Mumcu, Dünya Çevre Günü’nün kutlanabilecek, sevinip mutlu olunacak bir gün olmadığını vurgulayarak, “Sanayileşme, kentleşme ve nüfus artışı ile birlikte çevre sorunları da geçmişten günümüze artarak devam ederken, kapitalist düzenin kar hırsına dayanan ve tüketimi sürekli destekleyen ve yönlendiren yönetim anlayışı, doğanın yaşamsal varlıklarını giderek artan bir hızla ortadan kaldırıyor. Kentlerimizde, yaşam alanlarımızda çevre sorunlarına, ekolojik yıkıma dikkat çekiyor, mücadele çağrısı yapıyor, ‘Ekolojik Yıkıma’ karşı direniyoruz” dedi.
“Nükleer santral macerasına sürükleniyoruz”
Küresel ölçekte geri dönüşü olmayan ekolojik felaketlerin yaşandığını söyleyen Mumcu, “Bugün yüzeysel ve yeraltı su varlıklarımız, toprağımız, havamız kirlenmiş̧ durumda. Kentlerimizde hava kirliliğinin boyutları giderek artıyor. Yeşil alanlarımız yok denecek kadar azaldı. Var olanlar da çarpık kentleşmenin ve sermayenin saldırısı altında. Tarım alanlarımız, meralarımız yapılaşma, sanayi, enerji gibi yatırımlarla amaç̧ dışı kullanılıyor” ifadelerini kullandı.
Ormanlar, tarım alanları, meralar ve doğal karakteri korunması gereken alanların mevzuatlarla maden, sanayi, enerji, turizm, konut gibi faaliyetlere açılarak kaybedildiğini belirten Mumcu, “Özellikle son yıllarda, çılgın projeler, faaliyetler, izinlerle ülkemizin hemen her yerinde doğamız ve yaşamımız talan ediliyor. Bütün bunlara ek olarak, Çernobil ve Fukuşima felaketlerini görmezden gelerek nükleer santral macerasına sürükleniyoruz. Kaz Dağları, Salda, Akkuyu, Sinop, İğneada, Kuzey ormanları, Aliağa, Bergama, Trakya, Alakır Vadisi, Alpu Ovası, Gediz Ovası, Gördes, Menderes, Murat Dağı, Munzur Dağı, Çataltepe, Karadeniz, Aydın, Karaburun, Yarımada, Ovacık, Soma, Yatağan, Kazdağları, Kanal İstanbul, Çeşme, İkizdere ve adını buraya sığdıramadığımız daha pek çok yerde yürütülen ekolojik yıkım projeleri artarak devam ediyor” diye konuştu.
“Ekolojik yıkıma karşı direniş̧ ve dayanışma kentimizde devam ediyor”
Açıklamada İzmir’deki çevre sorunlarına da yer verilerek, sanayi faaliyetlerinin yoğun bulunduğu Aliağa’daki kirliliğe, Bergama, Turgutlu, Gördes’te ise çevresel yıkım yarattığı eleştirisiyle madencilik faaliyetlerine tepki gösterildi. Açıklamayı okuyan Mumcu, “Kültürpark’ta parka zarar verecek, gereksiz inşaat planlarına ve amaç̧ dışı kullanıma karşı direniş ve dayanışma altı yıldır devam ediyor. Gaziemir’de çözüm bulunmayan radyoaktif ve tehlikeli atıklara karşı direniş̧ ve dayanışma 14 yıldır devam ediyor. Gemi söküm tesislerinde söküm için gelen asbest ve tehlikeli atık yüklü̈ gemilere karşı direniş̧ ve dayanışma devam ediyor. İnciraltı’nı ranta ve talana açacak kalkınma projesine karşı direniş̧ ve dayanışma devam ediyor. Yarımadayı, Çeşme’yi ‘Turizm Projesi’ ile parselleyenlere karşı direniş̧ ve dayanışma devam ediyor” dedi. Mumcu, kentteki Gediz, Küçük ve Büyük Menderes nehirlerinin jeotermal sondaj ve santral faaliyetleri yoluyla kirletilmesine, bu bölgedeki kıyı ve sulak alanların ranta açılmasına, betonlaşma yoluyla plansız ve sağlıksız kentleşmeye karşı çıktılarını da belirtti.
Çevre sorunlarının toplumsal sorunlardan ayrı düşünülemeyeceğini kaydeden Mumcu, “Çevre mücadelesinin aynı zamanda bir yasam mücadelesi, hak mücadelesi, emek mücadelesi, adalet mücadelesi, demokrasi mücadelesi olduğunu biliyoruz. Bu mücadele içinde bilim, mühendislik ve planlama ışığında kamu ve halkın yararına, kentimizde, ülkemizin her köşesinde varız, var olacağız” dedi.
Polis, açıklamanın ardından Gündoğdu Meydanı’na yürümek isteyen katılımcılara pandemi gerekçesiyle izin vermedi. Kalabalık daha sonra olaysız dağıldı.