Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanan Prof. Dr. Melih Bulu’ya karşı eylemler 150 günü aşkın bir süredir devam ediyor.
Sadece öğrenciler değil, akademisyenler de ‘Kabul Etmiyoruz’, ‘Vazgeçmiyoruz’ sloganı ile rektörlük binasına sırtını dönüyor.
Eylemler devam ederken, üniversitede uzun yıllar ders veren bazı akademisyenlerin sözleşmelerinin yenilenmeyerek görevlerine son verilmesi tepki çekiyor.
O akademisyenlerden biri Boğaziçi Üniversitesi’ndeki rektör protestolarına ilk günlerden beri destek veren Feyzi Erçin.
8 yıldır yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümünde sinema ve müzik dersleri veren Erçin yeni dönemde olmayacak.
Halihazırda derslerine devam eden Erçin, bu uzaklaştırmayı Boğaziçi Üniversitesi’ndeki rektör protestolarına verdiği desteğe bağlıyor.
‘’En başından beri temelde yapılmış olan bu atama hukuka aykırı. Ama sadece hukuka değil, liyakata ve teamüle de aykırı. Ve yapılan atama Boğaziçi Üniversitesi’nin taşıdığı akademik özgürlük ve değerlere aykırı. İki tane yeni fakülte açılmasından tutun da seçilmiş dekanların yerine başka dekanların atanmasına kadar… Dolayısıyla demokratik bir geleneğe ve hakka sahip çıkmak için sırtımızı dönüyoruz. Benim vermiş olduğum destek çok barışçıl yapılan bir eyleme. Ayrıca hukukçu kimliğim nedeniyle göz altına alınan öğrencilere hukuki destek de verdim. Bu manevi açıdan herkese vermek zorunda olduğum bir destek. Hepsini birleştirdiğim zaman da sinema ve müzik üzerine olan bir seçmeli dersin dahi cezalandırılmasını çok aydınlatıcı olduğunu düşünüyor ve soru işaretlerini giderici buluyorum. Benim okulumla aramda geri dönüşü olmayan bir bağ var. Ders veremeyecek olsam da kendimi bir Boğaziçili görüyorum. Geri döneceğime de inanıyorum bunun için hukuki adımlar atmayı düşünüyorum.’’
Feyzi Erçin üniversitede verdiği derslerin öğrenciler tarafından oldukça ilgi gördüğünü şöyle anlatıyor:
‘’Hala derslerime devam ediyorum. Biz seçmeli ders veren hocaların statüsü biraz farklı, dönemlik veya senelik olarak derslerimiz teyit ediliyor. Ama hocalar dersleri açtıkları müddetçe dersler genelde devamlı olarak açılıyor. Ben dört farklı ders veriyorum. Öğrencilerin severek aldığı dersler. Nitekim bu seneki sınıflarımdan birinde yüzden diğerinde de iki yüzden fazla öğrenci vardı. Ders için yapılan başvurular da bu rakamın çok çok üstündeydi. Şu anda da derslerimi vermeye devam ediyorum. Ama bana yapılan yaz dönemi için vermek istediğim dersin açılmaması oldu. Buna dair verilen gerekçeye bakınca da sonbahar döneminde de derslerimin açılmayacağı hissini verdi.’’
‘’Ortalama notu yüksek bir hocaya ders verdirilmemesi biraz komik oluyor’’
Erçin’e sunulan gerekçede notlandırmayı adaletli yapmadığı için derslerinin Boğaziçi Üniversitesi standartlarında olmadığı belirtildi.
‘’Atanmış olan rektörün atadığı yardımcı kişi bir fizik hocası. Ona göre ben notlandırmayı adaletli bir şekilde yapmadığım için dersim Boğaziçi Üniversitesi standartlarında değil. Bir hocanın yeterliliğini ve adil notlandırma yapıp yapmadığını bölümü takdir eder. O sebeple bölüm dışarısından birisinin bu değerlendirmeyi yapması yanlış. Bugüne kadar yapılan yanlışlar o kadar kasıtlı ki, bu durum çok şaşırtmıyor. Çünkü diğer yanlışlarının bir parçası. Ama üniversitede, tıpkı bu bütün idari makam ve pozisyonlara atanan diğerleri gibi yetersiz ve bilgisiz kişiler tarafından idare edilmeye başlandığı için bilgi eksiklikleri var. Çünkü salgın döneminde getirilen geçme kalma sistemindeki bazı değişiklikler ile öğrenciler düşük not alma olasılığı olan derslerden kurtuldular. Bunlardan sadece geçmek suretiyle ilerlediler ya da bıraktılar. Bu nedenle notlarda daha fazla bir artış oldu. Benim daha öncesinde de vermiş olduğum not ortalamam akademi ile gayet uyumlu. Salgın döneminde not ortalamamın yükselmiş olmasının bu matematiksel açıklamanın yanı sıra insani bir yanı da olduğunu düşünüyorum. Bu zorlukların içinde öğrenci arkadaşlarımızın gösterdiği çaba takdire şayan. Bir de dersi seviyorlar ve iyi yapıyorlar ödevlerini. İyi not almalarında eleştirilecek bir şey yok. Bütün bunları bir yana bırakınca da ortalama notu yüksek bir hocaya ders verdirilmemesi biraz komik oluyor. Eleştirirsiniz, uyarırsınız, niye diye sorabilirsiniz ama bir daha ders vermesin dediğinizde kendinizi ele vermiş oluyorsunuz.’’
”Aynı fikirde olmadıkları hocaları derslerden uzaklaştırma bir şekilde başladı”
Dersi açılmayan bazı akademisyenlerin durumlarının farklı olmakla birlikte genel olarak hocaları denetleme ve aynı fikirde olmadıkları hocaları derslerden uzaklaştırmanın bir şekilde başladığının altını çiziyor Erçin. Son olarak ders vermesi engellenen 21 yıldır Boğaziçi Üniversitesi’nde görevli olan Ecmel Ayral oldu.
CHP’li Karabıyık: “Akademik özgürlükte 175 ülke arasında 170. sıradayız”
Konuyla CHP Eğitim Politikalarından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık yaptığı açıklamada Gelinen noktada, tek suçu üniversitelerine sahip çıkmak ve bir kayyum rektör istemediğini söylemek olan akademisyenlerin görevine son veriliyor. Yapılan atamalar liyakate göre değil partiye sadakate göre yapılıyor. Yapılan atamalarda bilimsel bir hedef değil siyasi bir hedef gözetiliyor” dedi.
‘’Her ne kadar yönetmeliklere uygun görülse de bu süreçte yaşananlar etik değil. Türkiye’nin Dünya’ya örnek nitelikteki başlıca üniversitelerinden olan Boğaziçi Üniversitesi’nin akademisyen ve öğrencileri, üniversitenin iç barışını bozacak dayatmalara karşı mücadelelerini sürdürüyor. Son yıllarda akademik özgürlükleri en fazla azalan 6 ülke arasında ne yazık ki Türkiye de bulunuyor. AKP iktidarında hiçbir dönemde çok yüksek olmayan Türkiye’deki akademik özgürlükler, 2020 yılı itibariyle 1980 darbesi sonrasındaki seviyesi (100 üzerinden 5) ile benzer bir seviyeye düştü. Türkiye maalesef, 2020 yılında en düşük not olan “E” alan ülkeler arasında. Dünyadaki en yüksek akademik özgürlük endeksinin 100 üzerinden 97,2 olduğu sıralamada Türkiye 100 üzerinden 6,4 ile net bir şekilde sınıfta kaldı. Akademik özgürlükte 175 ülke arasında 170. sıradayız.’’