CHP ve İyi Parti, ABD Başkanı Joe Biden ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ikili görüşmesini ilişkilerdeki temel sorunlar açısından “çözümsüz”, “yetersiz” ve “verimsiz” olarak yorumladı. CHP ve İyi Parti, Afganistan’da Erdoğan’ın ABD ve NATO’ya teklif ettiği üzere Kabil Havalimanı’nın korunması görevi içinse yeni tezkere gerektiğini açıkladı.
NATO kapsamında Brüksel’de yapılan 29. Liderler Zirvesi’nde dün yapılan ikili görüşme Ankara siyasetinde de dikkatle takip edildi. Muhalefetteki “Millet İttifakı” temsilcileri CHP ve İyi Parti, dünkü görüşmeyle ilgili kamuoyuna açıklanan mesajları yakından izledi.
Erdoğan, görüşme öncesinde, Türk kamuoyuna Biden’a 1915 olaylarını “Ermeni soykırımı” olarak tanıması nedeniyle tepki göstereceği mesajını vermişti. Ancak NATO’daki görüşme üzerine Erdoğan, konunun hiç açılmadığını dile getirecek şekilde “Hamdolsun hiç gündeme gelmedi” dedi.
ABD Başkanı Biden’a “soykırım” ifadesi dolayısıyla Türkiye adına tepki gösterilmemesi muhalefet cephesinde rahatsızlık yarattı. CHP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı İstanbul Milletvekili Ünal Çeviköz, dün, “’Hamdolsun o konu hiç gündeme gelmedi’ denince neye hamd edeceğimi bilemedim!” tepkisini paylaştı. İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kamil Erozan da, Erdoğan’ın konuya ilişkin her iki açıklamasını içeren videoyu paylaşarak, “İki beyan arasında 24 saat yok… Bu tablo karşısında Erdoğan’ın 23 Nisan akşamı Biden’a neler söylememiş olduğuna da siz karar verin… Hamdolsun Abbas yolcu…” mesajını verdi. Erozan, ABD’yle ilişkilerdeki sorun başlığı olan Rusya’dan satın alınmış S-400 hava savunma sistemiyle ilgili bir karikatürü de paylaşarak, “Atsak atılmaz… Satsak satılmaz… Acaba hibe mi etsek? Yoksa takas mı? Bir akıl verin şu adama! Belki ‘Hamdolsun’ diyerek teşekkür eder size…” ifadesini kullandı.
VOA Türkçe, her ikisi de Dışişleri Bakanlığı’ndan emekli diplomat olan Çeviköz ve Erozan’a bugün Biden-Erdoğan’ın görüşmesine ilişkin sorular yöneltti.
CHP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı ve Emekli Büyükelçi Çeviköz, ikili görüşmeye ilişkin Türkiye iç kamuoyunda beklentileri abartan bir yaklaşım sergilendiğini ancak sonuçta Türk – Amerikan ilişkilerindeki sorunlara çözüm bulunmadığını belirtti. Çeviköz, görüşmedeki en önemli sonucu ise “ABD’nin eski başkanı Donald Trump döneminin aksine Biden yönetimiyle Türkiye arasında Erdoğan ile telefon görüşmeleriyle değil kurumsal ilişki kurulacak olması” olarak açıkladı.
İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Emekli Büyükelçi Ahmet Kamil Erozan da, ikili görüşmeyi çözüme odaklı olmayan ve sorunları verimsiz şekilde gelecekte uzmanlar arasında görüşmelere erteleyen nitelikte bulduğunu bildirdi.
Erdoğan’ın önerisiyle Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Afganistan’da Kabil Havalimanı’nın koruma görevini üstlenebilmesi için Çeviköz de Erozan da TBMM’de yeni bir tezkere kabul edilmesi gerektiğini işaret etti.
CHP olarak Afganistan’daki tezkereye “muharip olmayan” yani savaş amaçlı olmayan bir görev olduğu için olumlu yaklaştıklarını aktaran Çeviköz, Kabil Havalimanı’nı koruma görevi ise NATO kapsamında böyle bir misyon olmayacağı için TSK’nın muharip görevde olmasını istemeyeceklerini söyledi.
İyi Parti olarak Afganistan’a yeni bir görev konusunda mutlaka iktidardan detaylı bilgi verilmesini isteyeceklerini belirten Erozan da, mevcut tezkere kapsamında TSK’nın böyle bir görev alamayacağını vurguladı.
CHP ve İyi Parti dünkü ikili görüşmeyi nasıl değerlendirdi?
VOA: “ABD Başkanı Biden ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki görüşmeyi nasıl yorumluyorsunuz?”
Ünal Çeviköz: “Biden – Erdoğan görüşmesiyle ilgili böyle bir zirve toplantısında Türkiye ile ABD arasındaki sorunların çözülmesi zaten mümkün olamazdı. Nitekim iki taraf da aslında belli konularda kendi tutumlarını ifade etmekle yetindi. Basın açıklamalarında da bunları görüyoruz. Ne S-400 meselesine bir çözüm bulundu ne ABD’nin YPG’ye verdiği destek konusunda bir çözüm bulundu. Ne de başka diğer konularla ilgili herhangi bir olumlu gelişme oldu. Bu açıdan bakıldığında aslında beklentileri karşılamadığı ve belki de (Türkiye iç kamuoyunda) beklentilerin abartıldığı sonucuna varmak mümkün. Yalnız bir önemli sonucu var ki onu da önemsiyorum: Bu da Sayın Erdoğan’ın basın toplantısında yapmış olduğu açıklamalardan çıkıyor. Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler bundan sonra kurumsal ilerleyecektir. En önemli sonucu bu oldu. Bundan evvel eski ABD Başkanı Donald Trump ile Sayın Erdoğan arasında bir telefon görüşmesiyle halledildiği duyurulan meseleler artık kurumsal düzeyde ve konuların esas sahibi olan makamlar tarafından kurulacak olan çalışma gruplarıyla yürütülecek ve çözüme bu şekilde kavuşturulacak. Bu, bence önemli bir sonuçtur. Türkiye’nin bunu öğrenmiş olması iyi oldu.”
Ahmet Kamil Erozan: “Biz bir defa bunun yeterince ABD’yle görüşmeye hazırlanılmadığı kanısındayız. Bu hazırlıklar yapılmış olsaydı sonuçlar böyle olmazdı. ‘Sonuçlar böyle olmazdı’ derken bizim gözlemlerimizde Sayın Erdoğan’ın bu görüşmeden iç politika amaçlı olarak bir fotoğraf sağlamak peşinde olduğu kanısındayız. Nitekim konuşmalarının içeriğine ilişkin olarak hem Erdoğan hem Sayın Biden tarafından aktarılanlara baktığımızda bunun verimsiz ve uzmanlar arasında yapılacak gelecek toplantıya, önümüzdeki haftalara aktarılan bir sürecin başlangıcı olduğu düşünürüz. ABD’yle Türkiye’nin ilişkilerinin normal olması, akılcı olması ve devletin çıkarlarına uygun olması bizim de amacımızdır. Bu diyaloğun sürmesinden yanayız. Ama Erdoğan’ın önceliklerini maalesef bu görüşmede olduğu gibi paylaşamıyoruz.”
CHP ve İyi Parti Afganistan’da yeni rol üstlenilmesini nasıl bakıyor?
VOA: “Türkiye’ye Afganistan’da Kabil Havalimanı korumasıyla nasıl bir rol biçiliyor, NATO ittifakında bu rolün Türkiye’ye verilmesi önerisini nasıl değerlendiriyorsunuz?”
Ünal Çeviköz: “Bu konuda bazı kafa karıştıran bir takım yorumlarla karşılaşıyoruz. Biliyorsunuz 2001 yılından beri NATO’nun kurmuş olduğu ISAF adlı misyonu var ve bu bir NATO misyonu. 2001 yılından 2018 yılına kadar devam etti. Türkiye bu misyonda görev aldı. Türkiye’nin Afganistan’daki NATO kuvvetine katkısı muharip olmayan (çatışma/savaş amaçlı olmayan) bir kuvvetti. Türkiye orada Afganistan güvenlik kuvvetlerine eğitim desteği vererek, bir şekilde kendi imkanları ile Afganistan’ın güvenliğini sağlayabilmeleri maksadıyla bulunuyordu. 2018 yılından itibaren NATO’nun ISAF adlı misyonu sona erdi ve bunun yerine Kararlılık Destek Misyonu da 2018 yılından beri devam ediyor. Bunun da muharip olmayan bir misyon olduğu, özellikle bu karar alınırken belirtilmiştir. Bu yıl hatırlayacaksınız 6 Ocak tarihinde Afganistan’a ilişkin yeni tezkere gündeme geldiğinde bu unsur özellikle belirtildi. Tezkerede bunun muharip bir misyon olmadığı ve TSK’nın da Afganistan’da yine güvenlik kuvvetleri eğitimine katkı maksadıyla bulunduğu vurgulanıyor. Bu koşullar altında eğer Türkiye, Kabil Havalimanı’nın güvenliğini sağlamak maksadıyla yeni bir görev üstlenecekse mevcut tezkere buna yeterli değildir. Bunu özellikle başından vurgulamak isterim. Anladığım kadarıyla NATO’da da henüz bu konuda bir karar alınmış değil. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in yaptığı açıklamadan bunu anlıyoruz. Dün ‘Henüz bir karar alınmadı bazı çalışmalar yürütülüyor’ denildi. Türkiye tarafından yapılan açıklamalarda da ‘Türkiye’nin belli şartlara ihtiyacı olduğu ve bu şartlar yerine getirildiği takdirde üstleneceği’ açıklandı. Bu şartlar da lojistik, mali ve teknolojik destek olarak dile getirildi. Ben her şeyden evden Türkiye’nin Afganistan’da bulunmasının fevkalade önemli olduğunu ancak TSK mevcudiyetinin muharip bir unsur içermeyen ve Afgan kuvvetlerinin eğitimine katkı maksadıyla sürdürülmesi gereken bir görev olduğunu düşünüyorum.”
Ahmet Kamil Erozan: “Birincisi, benim gördüğüm kadarıyla Sayın Erdoğan kendisine rol biçmiş. Benim duyduğum NATO tarafı, ‘Size şöyle bir şey görev versek, acaba kabul eder misiniz?’ demiyor. Biz talepkarız. Bu talepkarlık bizi rahatsız ediyor. İkincisi bunun TSK’nın yurtdışına gönderilmesi, keza Afganistan’a gönderilmesi bir tezkere ile oluyor. Şimdi bizim daha önce çıkardığımız tezkereyle TSK’nın bugün Kabil Havalimanı’nda bir görevi devralınması mümkün değildir. Çünkü o tezkeredeki görev süresi ve tanımlaması NATO şemsiyesi altındaki bir görevdir ve NATO, o görevden çıkıyor. Nasıl ABD Başkanı Biden, ‘Ekim ayında bu iş bitecek’ dediyse TBMM’de kabul ettiğimiz tezkere için de ömrü bitiyor. Mevcut tezkere içindeki tanımlama başka bir görevle ilgili. Dolayısıyla iktidar, o tezkereyi bize, masaya TBMM’ye getirmeden önce bize, TSK’nın hangi görev için gittiği konusunda bilgi vermesi lazım. Bu bilgilerin yokluğunda, biz öyle robot da değiliz her önümüze gelen tezkereye ‘Evet’ demiyoruz. Öncelikle iktidar bizi bilgilendirmeli. Afganistan’da rol biçme görevini de ben anlamıyorum, biz taşeron firma değiliz dolayısıyla başta iktidar olmak üzere herkesin aklını başına alması lazım.”
Bahçeli ABD’ye sert eleştiri
Bu arada MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bugünkü grup konuşmasında, ABD’yle ve NATO’yla ilişkileri için “tadı tuzu kaçmıştır” derken Biden – Erdoğan görüşmesini olumlu yorumladı.
“Türkiye’yle ABD arasında soğuk rüzgarlar estiğini ancak ilişkilerde kaygan zemin yaratan kalın buzlarda çözülme olmasını samimiyetle dilediğini” söyleyen Bahçeli, ABD’nin ortakları arasında PKK/YPG’nin olup olmadığının somut biçimde açıklığa kavuşmadığını ifade etti. Bahçeli, “Her alanda saygı ve çıkara dayalı etkin işbirliği hedefi kapsamında ABD’yle doğrudan diyalog kanallarını daha da canlandırma konusunda mutabık kalınmıştır. Türkiye’nin haklı beklentileri, meşru öncelikleri ve milli hassasiyetleri ABD Başkanı’na ve muhatap ülkelere tüm berraklığıyla aktarılmıştır. Görülmüştür ki, terör örgütleri konusundaki ikircikli tavır müttefik ülkelere ne yazık ki katılaşmış ve kalıplaşmış bir şekilde egemenlik kurmuştur. Biz devletimizin yanındayız, alınmış ve alınacak her kararın arkasındayız” diye konuştu.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken için “cahil ya da küstah” diyen Bahçeli, geçen hafta Türkiye’nin PKK uzantısı kabul ettiği PYD/YPG’nin Suriye’nin Tel Rıfat Bölgesi’nde Afrin’de kurulu hastaneye saldırısında “Grad füzesi” kullandığını savundu. Bahçeli, “Aklı sıra dünya demokrasilerini biraraya getirmeyi amaçlayan Biden, bu Grad füzelerinin PKK’nın eline nasıl geçtiğiyle ilgili bir durum tespiti yapmış mıdır? Dışişleri Bakanı, terör örgütünün top bataryalarına nasıl sahip olduğunu itiraf edecek kırıntı da olsa bir ahlaka, bir izana, bir vicdana sahip midir? ABD menşeli silahlar teröristlerin elinde kurşun atarken, NATO müttefikliği hiç düşünülmüş, hiç hesaba katılmış mıdır? Geçiniz bu bayağı oyunları. NATO, bugüne kadar Türkiye’nin hangi güvenlik ihtiyacına cevap vermiştir? 15 Temmuz’da başkentimiz hainler tarafından bombalanırken, bu NATO neredeydi? Uzaktan bakılınca saf mı görünüyoruz?” sözleriyle tepkisini sürdürdü.