“İnsanlarımızı zehirleyen maddelerin ticareti mutlaka mercek altına alınmalıdır. Uyuşturucu ticaretiyle ilgili tüm iç ve dış bağlantılar derhal ortaya çıkarılmalıdır”
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in iddialarının ardından başlayan uyuşturucu tartışmalarıyla ilgili olarak, “İnsanlarımızı zehirleyen maddelerin ticareti mutlaka mercek altına alınmalıdır. Uyuşturucu ticaretiyle ilgili tüm iç ve dış bağlantılar derhal ortaya çıkarılmalıdır” dedi. Babacan, videolarındaki iddialarla gündeme gelen Sedat Peker’in hesaplarına yayın yasağı getirilmesi kararına ilişkin de “Siz işinize gelince suç örgütleriyle flörtleşin, bunlarla menfaat şebekesine alan açın ama çıkar çatışması olduğunda da hemen hakkında yakalama kararı, yayın yasağı…” ifadesini kullandı.
Balıkesir’de partisinin 1. Olağan Bandırma İlçe Kongresi’nde konuşan Babacan, “İnsanlarımızı zehirleyen maddelerin ticareti mutlaka mercek altına alınmalıdır. Uyuşturucu ticaretiyle ilgili tüm iç ve dış bağlantılar derhal ortaya çıkarılmalıdır. İddialarda ismi geçen kişilerle ilgili soruşturmalar başlatılmalıdır. Türkiye, aşırı doz uyuşturucu sebebiyle 30 yaş altı ölümlerde Avrupa’da birinci sırada. Yine berbat bir göstergede ülkemiz zirvelerde dolaşıyor. Çocuklarımız, gençlerimiz ölüyor. Anne babalar kaygılı. Üç beş kişi milyarlarca doları götürecek diye bu ülkenin milyonlarca gencini bu zehre maruz bırakamayız.” diye konuştu.
Babacan, şöyle devam etti:
“Ülkemiz uyuşturucu trafiğinin yol geçen hanı olmuş”
“Bir limanda tonlarca uyuşturucunun yakalandığını öğreniyoruz. Bu zehirleri bir Güney Amerika ülkesinden, Ekvator’dan muz gemilerinin içine yerleştirip, Türkiye’ye göndermişler. Geçen hafta yakalanan uyuşturucu; cumhuriyet tarihinde ele geçirilen en yüksek miktardaki uyuşturucu. Ülkemiz, uluslararası uyuşturucu trafiğinin neredeyse yol geçen hanına dönmüş. Bir Güney Amerika’dan geliyor, bir Afganistan’dan.”
“Uyuşturucuları kime gönderiyorlarmış?”
“Panama’dan, Kolombiya’dan Türkiye’ye gönderilmek üzere sevkiyat planlanırken o ülkelerde yakalananlar da var. Uluslararası basında, yabancı taşeronların Türkiye’de saklandığına ilişkin iddialar da var. Türkiye’de, yurt dışında yakalanan, Türkiye’ye sevk edilirken el konulan uyuşturucuyla alakalı soruşturma var mı? O ülkelerden dosya istenmiş mi? Kime gönderiyorlarmış, nereye geliyormuş, adres teslimi neresiymiş, alıcı kimmiş? Bilmiyoruz.”
“Menfaat çatışması olmasa bu operasyonlar yapılacak mıydı?”
“Bu 10 bölümlük video dizisinin yayınlanma zamanlaması ile son haftalarda uyuşturucu maddelerin yakalanmasının zamanlaması arasında büyük bir örtüşme var. Bu operasyonların yapılması, yüksek miktarda uyuşturucu yakalanması, menfaat çatışmasının sonucu olarak mı gerçekleşti? Menfaat çatışması olmasaydı, çetelerin devlet içindeki uzantıları gül gibi geçinip gitseydi bu operasyonlar yapılacak mıydı?”
“İşinize gelince suç örgütleriyle flörtleşin, çıkar çatışması olunca da yayın yasağı…”
“‘Bu bilmem şunun adamı, bu falancanın adamı…’ bunları tarihe gömeceğiz. Video serisini yayınlayan kişi daha üç dört sene önce iktidar partisini destekleyen mitingler düzenliyordu. Devletin kayıtlarında bu kişinin ne yaptığı yok muydu? Bilinmiyor muydu da birdenbire ortaya çıktı? Ne oldu da birdenbire ‘Kaç’ dendi ya da kendiliğinden kaçtı? Siz işinize gelince suç örgütleriyle flörtleşin, bunlarla menfaat şebekesine alan açın ama çıkar çatışması olduğunda da hemen hakkında yakalama kararı, yayın yasağı…”
“Ülkemizi ‘narko devlet’e döndürecekler”
“Bu hükûmet ülkemizi neredeyse artık bir ‘narko devlete’ döndürecek. Narko devlet; ülkenin devlet kurumları kullanılarak, uyuşturucu ticaretine göz yumulması, önünün açılması demek. Hukuk devletini ayaklar altına alırsanız, narko devletlere benzemeye başlarsınız. Ülkeyi yönetenlerin, Cumhurbaşkanı’nın, üst düzey bürokrasinin bir karar vermesi gerekiyor: Bu ülkeyi gerçek anlamda bir hukuk devleti mi yapmak istiyorsunuz, yoksa bu güzel ülkeyi bir narko devlete mi dönüştürmek istiyorsunuz? Karar verin.”
“Gençleri bu zehirden koruyacağız”
“Ülkemizin çetelerle, mafyayla, uyuşturucu ticaretiyle anılmasını kabul etmiyoruz. Ülkemizin dünyada bir narko-devlet olarak anılmasını içimize sindirmiyoruz, sindirmeyeceğiz. Belki bu işten menfaat sağlayanların umurunda olmayabilir. Devleti yönetenlerin buna göz yumma hakkı yok. Çocukları, gençleri koruyacağız. Bağımlılıkla mücadele için daha çok kaynak ayırmak gerekiyor. Sadece polisiye tedbirlerle bu işi çözemiyorsunuz. Kamu, özel sektör ve sivil toplum iş birliğinde bu illetle sonuna kadar, her alanda mücadele etmek zorundayız. Her yıl yüzlerce insanımızın madde bağımlılığı nedeniyle hayatını kaybetmesine göz yumamayız.”