Avustralya ile Yeni Zelanda yönetimleri, Hong Kong’daki gelişmelerle Çin’in Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlalleri konusunda derin endişe içinde olduklarını duyurdu.
İki ülke başbakanları, 15 ay aranın ardından gerçekleştirdikleri ilk yüz yüze görüşmede, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın, Çin’in insan hakları ihlallerine karşı birleşik bir cephe içinde olduklarını bildirdi.
Geçen ay, Avustralya ile Yeni Zelanda, kendi aralarındaki seyahatlerde karantina kuralını kaldırmıştı.
Uygulamanın hayata geçirilmesinin ardından Avustralya Başbakanı Scott Morrison, Yeni Zelanda’yı ziyaret etti.
İki liderin gündeminde yer alan en önemli konulardan biri de Çin meselesi idi. Avustralya, Çin’le ticari anlamda sert bir muhalefet içerisinde bulunuyor. Ancak Yeni Zelanda sene başında Pekin’le ticaret anlaşması imzalamıştı.
Siyasi analistler, Yeni Zelanda’nın Çin’le ticaret anlaşmaları imzalamasını, ‘Wellington’ın Pekin’in insan hakları ihlallerine karşı yeterince güçlü bir duruş sergilemediği’ şeklinde yorumlamış ve eleştirmişti.
Bu yaklaşımı reddettiklerini belirten Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, ülkesinin ticaretin yanı sıra insan hakları ihlalleri konusunda da Avustralya ile benzer pozisyona sahip olduğunu dile getirdi.
“Doğu Türkistanlıların insan haklarına saygı gösterilmeli”
Görüşmenin ardından gerçekleştirilen ortak basın toplantısında konuşan Ardern, “Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bu konularda tutarlı bir şekilde, tam olarak aynı yerde konumlandığını göreceksiniz. Bu nedenle, bu inanılmaz önemli konularda güçlü duruş sergilemediğimize dair herhangi bir görüşü gerçek anlamda reddediyorum.” diye konuştu.
Ardern’i desteklediğini belirten konuk Başbakan Morrison, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın ticaret yapan ülkeler olmakla birlikte ikisinin de egemen olduklarını ve bunun değişmeyeceğini kaydetti.
Morrison, “Büyük ortaklar, dostlar, müttefikler ve hatta aile olarak, bizi uzaklardan bölmek isteyenler olacaktır ancak bunu başaramayacaklar.” diye konuştu.
Ortak açıklamada, her iki başbakan da Hong Kong’daki gelişmelerin yanı sıra Çin’in Doğu Türkistan’daki insan hakları durumuyla ilgili ciddi endişelerini dile getirerek, Pekin’i Uygur halkının ve diğer Müslüman azınlıkların insan haklarına saygı göstermeye ve Birleşmiş Milletler ile diğer bağımsız gözlemcilerin bölgeye sınırsız erişimine izin vermeye çağırdı.
Çin: İçişlerimize müdahale edildi
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Wang Wenbin ise yaptığı açıklamada Pekin’in, Ardern ile Morrison tarafından yapılan açıklamayı reddettiğini dile getirdi.
Günlük basın toplantısında konuşan Wang, “Avustralya ve Yeni Zelanda liderleri sorumsuz açıklamalar yaptı, uluslararası hukuku ve uluslararası ilişkilerin temel normlarını ciddi şekilde ihlal ettiler ve Çin’in içişlerine büyük ölçüde müdahale ettiler.” değerlendirmesinde bulundu.
Aktivistler ve BM insan hakları uzmanları, Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında en az bir milyon Müslümanın tutulduğunu belirtiyor.
Batılı bazı politikacılar, Çin’i işkence, zorla çalıştırma ve kısırlaştırma yapmakla suçluyor.
Keza ABD başta olmak üzere Batılı bazı ülkeler, Çin’in, Doğu Türkistan’daki faaliyetlerinin soykırım olarak tanıyor.
Pekin yönetimi uzun süre toplama kamplarının varlığını reddetmiş, ancak uydu görüntüleri ve tanık ifadelerinin ortaya çıkmasının ardından bu kampların ‘yeniden eğitim merkezi’, ‘mesleki eğitim merkezi’ olduğunu iddia etmişti.
2019’un sonunda da buradaki ‘öğrencilerin’ tamamının mezun olduğunu öne sürmüştü.
Avustralya ile Çin’in ilişkileri, Avustralya’nın Covid-19 salgınının kökenine ilişkin bağımsız bir soruşturma istemesinin ardından kötüleşti.
Reuters’ın haberine göre Morrison’ın ziyaretinden önce Yeni Zelanda’dan yapılan açıklamada, Çin’e karşı Canberra’nın destekleneceği bildirildi.
KAYNAK: EURONEWS TÜRKÇE – MUSTAFA ABAĞ