TR724 BRÜKSEL
Sapat Eğitim Kurumları kurucusu eğitimci Orhan İnandı’nın Kırıgızistan’da kaçırılmasının üzerinden 10 gün geçti. Eşi Reyhan İnandı’nın, Orhan İnandı’nın Türkiye’nin Bişkek Büyükelçiliği’nde tutulduğu bilgisini paylaşmasından sonra ikinci Cemal Kaçıkçı vakası yaşanmasın çağrıları yapılmaya başlandı.
Kırgızistan’da ilk günden bu yana devam eden protestolar dünyanın çeşitli ülkelerine de yayıldı. Avrupa Birliği’nin başkenti Brüksel’de Avrupa Parlamentosu önünde toplanan insan hakları savunucuları ve aktivistler, Orhan İnandı’nın bir an önce sağlıklı şekilde ailesine kavuşması için harekete geçilmesini istedi.
Avrupa Parlamentousu önünde yapılan açıklamada ”Hadise İstanbul’daki Suudi konsolosluğunda vahşice katledilen Washington Post yazarı Cemal Kaşıkçı’nın vakasını andırmaktadır. Bu sefer farklı olan ise şudur: Henüz bir şeyler yapmak için çok geç değil.” denildi.
Avrupalı yetkililere bu konuyu gündemlerine almaları için seslenen aktivistler şu görüşleri dile getirdi: ”Bugün burada Orhan İnandı’nın Bişkek’te kaçırılmasına karşı seslerimizi yükseltmek üzere bir araya geldik.Orhan İnandı, çalışmalarından dolayı Kırgız makamlarından çok sayıda ödül almış başarılı bir eğitimcidir. Yakın zamanda yerel makamlar tarafından Türk hükümetinin bir saldırısına hedef olabileceği yönünde ikaz edilen İnandı, 31 Mayıs günü ortadan kaybolmuş, muhtemelen aracıyla seyahat ederken kaçırılmıştır. Kaybolmasından bu yana geçen bir haftadan uzun sürede kendisinden haber alınamamıştır.
HENÜZ GEÇ DEĞİL
Kırgız yetkililer kendisini aramakta ve eski öğrencileri protestolar düzenlemektedir. Eşi Reyhan İnandı kocasının Bişkek’teki Türkiye Büyükelçiliğinde yasadışı olarak alıkonulduğunu duyurmuştur. Büyükelçilikte işkenceye maruz kaldığı tahmin edilmektedir. Hadise İstanbul’daki Suudi konsolosluğunda vahşice katledilen Washington Post yazarı Cemal Kaşıkçı’nın vakasını andırmaktadır. Bu sefer farklı olan ise şudur: Henüz bir şeyler yapmak için çok geç değil.
Türkiye, Suudi Arabistan ve Belarus gibi otoriter rejimlerce sınırlarının ötesinde bu pervasız hukuksuzluğa uluslararası toplum hoşgörü göstermemelidir. Bu pratiğin günümüz dünyasında bir yeri olmamalıdır. Ülkelerinin dışında yaşayan savunmasız muhalifler, otokratların uzun kollarına karşı korunmalıdır. Sadece çok uzaklardaki Kırgızistan’da değil, burada, Avrupa’da da; otokratların uzun kolları Bahar Kimyongör ve Abdullah Bozkurt gibi insan hakları aktivisti ve gazetecilere ve Berivan Aslan ve Zuhal Demir gibi siyasetçilere ulaşmaya çalıştı. Onlar bizi burada, Avrupa’da da susturmak istiyorlar. Bu suistimale karşı koymada herhangi bir çifte standart olmamalıdır.
Bu nedenle, Avrupa Parlamentosu önünden Avrupalı yetkililere bu konuyu gündemlerine almaları ve Orhan İnandı’nın ailesine sağ salim tesliminin sağlanması için harekete geçmeleri çağrısında bulunuyoruz.”