YORUM | ALPER ENDER FIRAT
İnsanlar oturmuş, arenada gladyatör savaşlarını seyreden Romalılar gibi, en şiddetli, en kanlı savaşları büyük bir keyif ile izliyor.
Ölenler arenadan hemen temizleniyor, hayatta kalanlar çılgınca alkışlanıyor, bir kanlı kavga biter bitmez cesetler kaldırılıyor ve hemen yenisini izlemeye koyuluyorlar. Kavga ne kadar kanlı ve acımasız ise insanlar o kadar zevk alıyor. Daha kanlı daha vahşi, en vahşi, en akıl almaz kavgalar tıpkı Kolezyum’daki izleyicilerin ölümü şehvetle izlemesi gibi izleniyor.
Ortaya dökülen yolsuzluklar, kanunsuz ticaretler, gasp etmeler, el koymalar, cinayetler, katliamlar ülkede hiçbir şeyi değiştirmiyor. Sanki değiştirmesini de isteyen yok. Adrenalini yüksek bir film gibi heyecan ve merakla izleniyor, sonra daha yüksek bir adrenalin gösterisi bekliyor kitleler, sonra onlar da kesmiyor daha yüksek volumlü yeni rezillikler, yeni skandallar, yeni vahşetler bekleniyor.
Ortaya çıkan her rezillik bir şeyleri değiştireceğine, ülkedeki rezilliği biraz daha normalleştiriyor ve yepyeni duyarsızlaşmalardan başka bir şey kalmıyor elimizde.
Vahşetin pornografisini izler gibi izliyorlar. Lağım ne kadar pislik akıtıyorsa ve ne kadar çok pis kokuyorsa ondan, o kadar haz duyuyor insanlar.
Sedat Peker Uğur Mumcu’yu Mehmet Ağar öldürttü diye beyanat veriyor ve herkes (Mumcu’nun çocukları dahil) “yok artık vay be” dedikten sonra “ee başka, daha başka ne biliyorsun onları da anlat” diye tepki veriliyor.
Peker devam ediyor, Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı cinayetini bana işletmek istediler, bunun için kardeşimi Korkut Eken ile birlikte Kıbrıs’a gönderdim. Ama kardeşim değil başka biri öldürdü diyor. Dönemin adadaki askeri komutanı Galip Mendi de evet bu isimler o tarihte adaya gelmişlerdi diye Peker’in sözlerini doğruluyor. Herkes bunu dinliyor, okuyor ve vay be deyip sonra “eee başka, elinde başka ne ifşaatlar var” diye bakınıyorlar.
Başbakanın oğlu uluslararası uyuşturucu ticaretini yönetiyor, bunun için falan zaman falan yere gitti, falanca kişilerle görüştü, falanca yolu yeni güzergah olarak belirledi diyor ve bütün söyledikleri bir bir ortaya çıkıyor ancak “vay, oo, yok artık” gibi heyecan dolu cümlelerle olayı dinliyorlar ve olayı orada bitirip kalkıyorlar. Her şey kaldığı yerden devam ediyor.
Normal bir ülkede on defa hükümet götürecek skandalların her gün on katı büyüklükte rezillikler ortaya dökülüyor, kendine muhalif diyen insanlar ‘ah oh’ sesleriyle okuyor dinliyor sonra da kimse kılını kıpırdatmıyor.
Sorsan herkes şikayetçi, herkes büyük rahatsız ancak değiştirmek için kimse herhangi bir harekette bulunmuyor. Kim bilir, belki de bu yaşananlardan duyduğu hazzı kendine bile itiraf etmeyecek kadar ikiyüzlü yaşıyorlar hayatı.
Rezillikler, yasadışılıklar, skandallar, yaşanan vahşetten iktidar, muhalefet, yargı, asker herkes mutlu olduğu için midir bilmem ama kimse değiştirmek için kendini vazifeli görmüyor.
Şimdi Sedat Peker yeni videolar çekemiyor ama çekse ne olacak? Ne anlatırsa ülkede herhangi bir şey değişir, hangi pislik, hangi skandal, hangi yolsuzluk, hangi rezillik ülkede herhangi bir şeyi değiştirir?
Muhalefet kılını kıpırdatmıyor, yargının umurunda değil, emniyet suç şebekelerinin ortağı ve uluslararası dengeler ülkenin kendi eliyle intihar edip her söyleneni yapar hale gelmesinden bir hayli mutlu.
O yüzden soruyu şöyle mi sorulmalı, bu pislik denizi ülkede bir şeyler nasıl değişecek?
Kaynak: Tr724