Türk Tabipleri Birliği Aile Hekimliği Kolu, “Kamu hizmeti, kamu binasında verilir” sloganıyla Aile Sağlığı Merkezi (ASM) binalarının Sağlık Bakanlığı tarafından yapılmasını istedi.
İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı, ““Birinci basamak sağlık hizmetlerinin hatırı sayılır bir kısmı Aile Hekimlerince kiralanan; apartman altı dükkanlarda, giriş ya da bodrum kat dairelerde verilmektedir. Bu Aile Sağlığı Merkezlerinin birçoğu ise, ne yazık ki, binaların güneş dahi görmeyen cephelerinde konumlanmakta. Sağlık Bakanlığınca sağlık çalışanları uygunsuz hizmet binalarında çalışmaya mecbur bırakılırken halkın sağlığı da hiçe sayılmaktadır” dedi.
“ASM’lerin sadece yüzde 10’u Covid-19 tedbirlerini uygulamaya elverişli”
Lütfi Çamlı, başlatılan kampanya için düzenlenen basın toplantısında konuştu. Her üç ASM’den birinin özel şahıslardan kiralandığını söyleyen Çamlı, bu merkezlerden sadece yüzde 10’unun Covid-19 tedbirlerini uygulamaya elverişli olduğunu vurguladı.
Pandemiyle mücadelede birinci basamak sağlık hizmetlerine büyük bir yük düştüğünü hatırlatan İzmir Tabip Odası Başkanı, “Gelişmiş ülkelerde birinci basamak sağlık hizmetleri toplum sağlığının bel kemiği olarak kabul edilen bir kamu hizmetidir. Bu kamu hizmetinin sunumu sırasında gerekli personelin tümünün istihdamı ve fiziken uygun mekanların oluşturulması Sağlık Bakanlığı’nca sağlanmalıdır. Bu, sosyal devlet olmanın bir gereğidir” diye konuştu.
Çamlı, “Atatürk Havalimanı arazisi üzerine, 45 günde 1000 yataklı hastane yapılmasıyla övünülürken; 10 yılda 1000 Aile Sağlığı Merkezi yapılamamıştır. Oysaki Yap-İşlet-Devret yöntemiyle yaptırılan şehir hastanelerine 1 yıl için ödenen 16 milyar kira ile 16 bin aile sağlığı merkezi yapılabilmekte ve birinci basamak sağlık hizmeti sunumunun mekan sorunu uzun yıllar boyu sürdürülebilir şekilde çözülebilmektedir” ifadelerini kullandı.
“ASM’ler Sağlık Bakanlığı’nca inşa edilmeli”
Birinci basamak sağlık hizmeti sunulan binaların tamamının, Sağlık Bakanlığı tarafından oluşturulması için ‘’ASM mekanları için harekete geçiyoruz’’ kampanyası başlatıldığını kaydeden Çamlı, kampanyanın taleplerini de sıraladı: “Aile Sağlığı Merkezlerinin yeterli uygunlukta ve eşit standartlarda olmasını sağlamak Sağlık Bakanlığı’nın görevidir. Aile Sağlığı Merkezleri; Sağlık Bakanlığı’nca yapılacak kamuya ait mekânlarda ve yeterli donanım sağlanarak inşa edilmelidir. Aile Sağlığı Merkezi olarak kullanılan ancak deprem güvenliği olmayan kamu binaları Sağlık Bakanlığı tarafından, teknik olarak mümkünse güçlendirilmeli ya da hastalar ve çalışanlar mağdur edilmeden yeniden inşa edilmelidir. Mobil sağlık hizmeti verilen kırsal bölgelerde bakanlık tarafından uygun mekânlar yapılmalı ve donanımı sağlanmalıdır.”
“Sağlık Bakanlığı görüşme talebimizi cevapsız bıraktı”
Türk Tabipleri Birliği Aile Hekimliği Kolu Sekreteri Dr. Sibel Uyan da basın toplantısında, “Pandemide asıl hizmetin birinci basamakta verilmesi gerekirken gerek personel sıkıntısından gerek mekan sıkıntısından bu süreçte zora düştük, Çalıştığımız yerlerde havalandırma, pencere olmaması sebebiyle hastalarımızı içeri alamadık. Bakanlığın aile sağlığı merkezi binalarını yeterli uygunlukta ve eşit standartlarda olmasını sağlamak zorundadır” dedi.
30 Ekim’de İzmir’de meydana gelen deprem nedeniyle üç Aile Sağlığı Merkezi’nin mekan sorunu yaşadığını belirten Uyan, buna rağmen söz konusu binalar kamu binası olmadığı için bir destek alamadıklarını kaydetti. Kampanya çerçevesinde Sağlık Bakanlığı’yla görüşme taleplerinin de cevapsız kaldığını belirten Uyan, Meclis’te grubu bulunan CHP, İYİ Parti, HDP ve MHP’den destek aldıklarını, AK Parti’den ise destek alamadıklarını söyledi.
“Sağlık harcamalarının çoğu üçüncü basamağa gidiyor”
İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Süleyman Kaynak Türkiye’deki sağlık harcamalarının önemli bir kısmının üçüncü basamak olarak bilinen hastanelere ayrıldığını kaydederek, “Aile sağlık hizmetlerine önem verilse belki de pandemiyi bu kadar ağır yaşamaz ve daha hafif şekilde atlatabilirdik” diye konuştu.
Yetkilileri çözüm için harekete geçmeye çağıran İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Köse de kamu hizmeti veren aile hekimlerinin bu hizmeti verecekleri binaları kendilerinin bulmak zorunda kaldığının altını çizdi; “Sonuçta bir standardizasyon sağlanamadı. Covid-19 pandemi sürecinde en önemli görevi yüklenen aile hekimlerimiz ciddi problemler yaşadılar. Kamu hizmeti verilen mekanların belirli bir standartta yapılması gerekiyor. Bunu sağlayamazsak ne pandemi sürecini ne toplum sağlığını koruyabiliriz” ifadelerini kullandı.
Deprem hasarlı binada sağlık hizmeti
Basın toplantısında söz alan aile hekimi Yaşar Kamalı, çalıştıkları Bayraklı 4 No’lu Adalet Sağlık Merkezi’nin depremde hasar gördüğünü ifade etti. Binadaki 114 hanenin tamamen binayı terk ettiğini vurgulayan Kamalı, “Biz Sağlık Müdürlüğü’ne danıştığımızda az hasarlı binalarda çalışmaya devam etmemiz gerektiğini söylediler. Yazılı bir talimat istediğimizde bizlere yazılı bir metin veremeyeceklerini söylediler. Bizler de üç hafta kadar bir destek bekledik ancak herhangi bir haber gelmeyince görevimize geri döndük. Şimdi üst katlarında sökülmüş panjurları olan apartmanın altında sadece aile hekimliği ve eczane var. Sağlık Müdürlüğü ile görüştük ancak bize kesinlikle maddi açıdan bir destek verilmedi. Bölgede yerleşebileceğimiz bir yer arıyoruz ancak binaların çoğu yıkıldığı için uygun bir yer bulamıyoruz. Bulduğumuz yerlerde ise maliyetleri karşılayamıyoruz. Bina kentsel dönüşüme girdiğinde ise mecbur olarak aile sağlık merkezimize kilidi vurmak zorunda kalacağız” dedi.