ABD Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Dış Hizmetler Enstitüsü uzmanı John Sitilides, ABD Başkanı Joe Biden’ın Brüksel’de biraraya geldiği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a verdiği en önemli mesajlardan birinin “birbirimize yeniden güvenebilmeliyiz” mesajı olduğunu söyledi.
Sitilides, Erdoğan-Biden görüşmesi ve bu görüşmenin iki ülke ilişkilerine yansımaları hakkında VOA Türkçe muhabirinin sorularını yanıtladı.
İki liderin ilk kez Biden’ın senatörlük yıllarında, Senato Dış İlişkiler Komisyonu başkanlığını yaptığı sırada tanıştığını, sonraki yıllarda Biden başkan yardımcısıyken tekrar biraraya geldiklerini ve birlikte çalıştıklarını ifade eden Sitilides, “Şimdiyse Biden ABD Başkanı. Dolayısıyla kişisel ilişkiler yeni bir düzenlemeden geçiyor” ifadesini kullandı.
Biden’ın senatör olduğu zamanda Türk-Amerikan ilişkilerinin çok güçlü bir savunucusu olduğunu, hem Türk hükümeti içerisinde ve özellikle Türk iş dünyasında çok önemli bağlarının bulunduğunu hatırlatan Sitilides, bu durumun Erdoğan 20 yıl önce başbakan olarak ilk iktidara geldiğinde de devam ettiğini söyledi.
“İki liderin birbirine tekrar güvenebilmesi gerekiyor”
Jeopolitik uzmanı Sitilides şunları kaydetti: “Birbirlerini biliyorlar ama şimdi çok farklı bir ilişki türü var. Öncelikle bence Biden ‘ABD’yi ittifaklara geri döndürmeye’ çok ilgi gösteriyor, ittifaklar Başkan Biden’ın stratejisinde önemli bir yer tutuyor. Bence iki liderin 45 dakika süren baş başa görüşmesi bu kişisel ilişkiyi yansıtıyor. Bu toplantıdan tam olarak ne çıktığını bilmiyorum, Amerikan tarafından bir açıklama yapılmadı ama benim hissiyatım kişisel bir ilişkinin olduğu yönünde. Birbirlerine tekrar güvenebilmeleri gerekiyor. Bence bu, özellikle Başkan Biden’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verdiği mesajın çok önemli bir parçasını oluşturuyor. Çünkü ABD’nin 2016’daki darbenin arkasında olduğu fikrini Washington’da idrak etmek çok zor. Aynı şekilde, ABD’de hukukun üstünlüğü ilkesinin düzgünce yorumlanmasını anlamak yerine ABD’nin Erdogan’ı ve destekçilerini cezalandırmak için Fethullah Gülen’i kasten barındırdırdığı fikri de, güvenin yeniden inşa edilmesi gereken bir başka alan. Elbette Suriye’de YPG’ye destek gibi, Türkiye’de çok olumsuz etkiler bırakan konularda da çözümler geliştirilmeli. Benim görüşüme göre, iki lider arasındaki dinamikler sağlıklı değilse, diplomatların da sorunlara çözümler üretmesi çok daha zor hale gelecektir. Baş başa görüşmeden sonra yarım saat süreyle heyetler arası görüşme oldu ve bence Türk-Amerikan ilişkilerindeki çok sayıda ciddi sorunda çözüm yolunda ilerleme sağlanabileceği ve belki bazılarının çözüleceği platform da bu olacak.”
Türkiye’nin NATO ittifakı içerisinde belki de en zor sorunu teşkil ettiği yönünde Washington’da her iki parti içinde de giderek artan bir görüş birliği olduğuna dikkati çeken Sitilides, bu sorunun, Doğu Akdeniz, Ortadoğu, ABD için sadece Türkiye değil diğer Avrupa ülkeleriyle ilişkileri bakımından da büyük kaygı uyandıran Çin ve Rusya gibi geniş yelpazede bir dizi alanda Ankara’nın eksen kayması görünümü sergilemesinden kaynaklandığını belirtti.
Görüşmenin zamanlamasıyla ilgili bir soru üzerine Sitilides, ABD Başkanı’nın G-7 ve NATO gibi zirveler için Avrupa’da bulunmasının, NATO’nun önemli ülkelerinden biriyle de yeniden temas kurma bağlamında kendisine bir fırsat sunduğunu söyledi. Amerikalı uzman, “ABD ulusal güvenlik perspektifinden baktığınızda, ABD’nin müdahil olduğu birçok alan, Suriye, İran, Libya, Doğu Akdeniz, AB, petrol, enerji, Karadeniz, Rusya, Çin, tüm bu alanlar Türkiye’yi de içine alıyor ve Türkiye, Washington’daki en büyük destekçileri arasında bile büyük endişe uyandıran bir yönde ilerliyor. Dolayısıyla ABD-Türkiye ilişkilerini onarmak için nelerin yapılabileceğini görme çabasında Biden ve Erdoğan arasında bir görüşme ayarlamak bence Beyaz Saray açısından önemliydi” dedi.
“Türkiye’nin Afganistan önerisi çok önemli, NATO müttefikleriyle ortak hedef yolunda birlikte çalışmak için büyük bir fırsat”
Türkiye’nin Afganistan’da Kabil Havalimanı’nın güvenliğini sağlama önerisiyle ilgili bir soru üzerine Sitilides, yabancı büyükelçiliklerin ve uluslararası örgütlerin Kabil’de çalışmalarını devam ettirebilmeleri için bu havalimanının güvenliğinin büyük önem taşıdığına dikkati çekti.
“Havalimanı güvenliği yoksa, hiçbir sorumlu hükümet, diplomatlarını, Taleban’a karşı korunmasız bir vaziyette bırakmayacaktır. Dolayısıyla Türkiye’nin önerisi, Afganistan’daki mevcut durumdan Afgan hükümetiyle Taleban arasında bir çeşit anlaşmanın olmasının umulduğu bir duruma istikrarlı bir geçişi sağlamak açısından çok önemli” diyen Sitilides, bunun için Türkiye’nin ABD ve batıdan mali, lojistik ve diplomatik desteğe ihtiyacı olduğunu açıkça dile getirdiğini hatırlattı. Sitilides, “Biden yönetimi de Kabil Havalimanı’nda ve genel anlamda Kabil’de bir kaos görmek istemiyor, dolayısıyla bence bu, ABD-Türkiye ve Türkiye ile NATO müttefikleri arasında ortak bir hedef yolunda birlikte çalışmak için büyük bir fırsat olacak” diye konuştu.
“Afganistan’da istikrarı sağlamak Türkiye’yi çok yakından ilgilendiriyor”
Ayrıca Afganistan’da istikrarın olmasının Türkiye’yi çok yakından ilgilendirdiğine işaret eden Sitilides, ABD askerleri çekildikten sonra iç savaşın patlak vermesi durumunda AB ülkelerine gitmek için Türkiye’ye doğru Afganistan’dan çok büyük bir mülteci akınının olabileceği ihtimaline değindi ve son yıllarda Suriyeli mültecilerin Türk toplumu ve ekonomisi üzerinde ne kadar ciddi etkilerinin olduğunu anımsattı. Sitilides, “Afganistan’da geçiş döneminde mümkün olan en fazla istikrarı sağlamanın ve potansiyel anlamda gelecekte bu ülkede karlı yeniden inşa projelerinde yer alabilmenin Türkiye’nin çok çıkarına olacağını düşünüyorum” dedi.
Sitilides, Türkiye’nin Afganistan’da olası katkısının Türkiye ile ABD ve diğer NATO müttefikleri arasındaki ilişkilerin onarılmasında da önemli bir adım olabileceğini ifade etti ancak bunun koşulunun müzakerelerin zor geçmemesi, uzamaması ve Türkiye’nin “kendi ulusal güvenliği ve NATO’da iyi bir ortak olmanın gereği” olan bir konuda çok yüksek bir bedel öne sürdüğü algısının İttifak içinde oluşmaması olduğunu belirtti. Amerikalı uzman, “Dolayısıyla burada bir fırsat var ama Türkiye ile diğer NATO müttefiklerini bölen birçok konuda olduğu gibi bunda da şeytan ayrıntılarda gizli” ifadesini kullandı.
“S-400 tüm konulara damga vuruyor, Erdoğan’ın idare etmesi gereken zor bir yol var”
S-400 anlaşmazlığıyla ilgili bir soru üzerine de Sitilides, bu meselenin Washington ve Ankara arasındaki neredeyse tüm diplomatik diyaloğa damga vurduğunu belirterek, “Bence sorunun bir diğer parçası da, bunun Washington-Ankara sorunu olmasına ilave Ankara-Moskova sorunu da olması çünkü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın güneydoğu Avrupa, Ortadoğu ve Karadeniz’deki kendi ulusal güvenlik çıkarları açısından S-400’ün aktive edilmesi ve konuşlandırılmasında Türkiye’den tam teşekküllü bir ortak olmasını bekliyor. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan hem Beyaz Saray ve Kongre için tatmin edici olan ama dünyanın en zor bölgelerinden birinde ekonomi, güvenlik ve diplomaside çok önemli ortak konumundaki Moskova’yla da ilişkileri zehirlemeyecek potansiyel bir çözüm için çok zor bir yolda ilerlemek zorunda. Türkiye’nin ABD ve Rusya’yla ilişkileri aynı anda nasıl dengeleyeceği konusunda elinde başka bir seçenek var mı emin değilim” diye konuştu.
Amerikalı uzman, Türk-Amerikan ilişkilerinde de S-400 meselesinin sadece Biden ve Erdoğan arasında değil, Kongre’yi de içine alan bir boyutunun olduğuna, S-400’le bağlantılı yaptırım yasasını Kongre’nin geçirdiğine dikkati çekti ve Kongre’de Türkiye’ye karşı tepkinin hala varlığını sürdürdüğünü söyledi.
Sitilides bir soru üzerine, Suriye’de YPG konusundaki anlaşmazlığın ABD ve Türkiye’nin burada birlikte çalışabilmesine engel oluşturmaya devam edebileceğini kaydederken, bu konuda iki ülkenin aynı noktada buluşamamasının, hem askeri hem siyasi bakımdan sorunlar yaratmaya devam edeceğini söyledi. Ancak bu durumun örneğin Libya’da ilerleme sağlanmasına mani olmaması gerektiğini ifade eden Sitilides, son iki yılda büyük boyutta anlaşmazlıklar yaşayan Türkiye ve Fransa’nın şimdi politikalarını uyumlaştırmaları ya da en azından Libya’da birbirine karşıt askeri kamplarda yer almamaları konusunda diyaloga girmeleri fikrinin, bu cephede ilerleme sağlanması için potansiyel sunduğunu belirtti. Sitilides, bu alanda sağlanabilecek bir ilerlemenin Doğu Akdeniz’deki gerilimlerin de azaltılmasına katkı sağlayacağının altını çizdi.
Erdoğan Ermeni konusunu neden gündeme getirmedi?
Görüşmenin dikkat çeken bir yönü de, Erdoğan’ın basın toplantısında, Biden’ın 1915 olaylarını “soykırım” olarak nitelemesinin gündeme gelmediğini açıklaması oldu. Sitilides’e göre, Erdoğan’ın bu konuyu gündeme getirmemesinin arkasında, 2023’te yeniden seçilme kaygısı ve bunun için de ekonomiyi düzeltmeye, yabancı yatırımcıları ikna etmeye odaklanması yatıyor ve ABD’de her iki partinin geniş destek verdiği bir konuda şu anda direnç göstermek Erdoğan’a bu yolda bir fayda sağlamayacak.
Sitilides, “Cumhurbaşkanı Erdoğan 2023’te yeniden seçilme kaygısından hareketle, Türkiye’nin zayıflayan ekonomisini yeniden inşa etmeye, zarar gören Türk para birimi ve piyasalarını yeniden toparlamak için yabancı yatırımcıları ve kredi kuruluşlarını ikna etmeye ve Türk halkının günlük yaşamlarına daha fazla refah ve emniyet sağlamaya odaklanmaya ihtiyacı var. Ermeni soykırımını tanıma konusunda ABD hükümetinin her iki partiyle birlikte verdiği kalıcı desteğe şu anda direnç göstermek, iki yıl sonra en fazla önem taşıyacak Türk halkının oylarını güvenceye almanın en kesin yolu olmayabilir” diye konuştu.