Uluslararası Af Örgütü’nün hazırladığı raporda, Türkiye’nin 2020 sonunda kabul ettiği ‘kitle imha silahlarıyla’ ilgili yasanın sivil toplum kuruluşlarını ‘baskı altına aldığı’ belirtiliyor.
“Terörle mücadeleyi araçsallaştırmak: Türkiye, terörizmin finansmanı değerlendirmesini sivil toplumu hedef almak için kullanıyor” başlıklı rapora göre, anılan “kanun, örgütlenme ve ifade özgürlüğü haklarının yanı sıra uluslararası toplumun kabul ettiği adil yargılanma güvencelerini de ihlal eden yeni uygulamalar getiriyor.”
Uluslararası Af Örgütü Avrupa Bölgesel Ofisi Direktörü Nils Muiznieks, “Yasa, halihazırda temelsiz terör suçlamalarıyla yargılanma ve mahkum edilme tehdidiyle karşı karşıya olan sivil toplum aktivistleri üzerindeki baskıyı artırma tehlikesi taşıyor” dedi.
Rapor, Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF) 21-25 Haziran 2021 tarihlerinde yapacağı yıllık değerlendirme toplantısı öncesinde yayımlandı.
Açıklamada, Türkiye’nin Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin 2020 yılı sonunda çıkardığı “terörün finansmanını önleme tedbirleri için hazırladığı kanun”, “uluslararası çapta tehlikeli bir emsal oluşturuyor” ifadesi yer alıyor.
“Terörle mücadele yasaları cephaneliğine eklendi”
Muiznieks, açıklamasında “Terörle mücadele bahanesiyle baş döndürücü bir hızla getirilen bu tuhaf yasa, beş yıldan uzun süredir devam eden baskılar nedeniyle zaten sarsılmış durumda olan sivil toplum üzerindeki baskıyı daha da artırmayı amaçlayan ve bunu gizlemekten de geri durmayan bir girişimdir.Yeni yasa, Türkiye’nin, birçoğu devamlı olarak insan hakları savunucularını ve Uluslararası Af Örgütü’nün de aralarında bulunduğu sivil toplum örgütlerini hedef almak için kullanılan terörle mücadele yasaları cephaneliğine eklendi.” ifadelerini kullandı.
Uluslararası Af Örgütü’nden yapılan açıklamada, “yeni yasadaki belirsizliklerin, yasayı, insan haklarını savunmaya ve geliştirmeye adanmış olanlar dahil sivil toplum örgütlerine karşı kötüye kullanılmaya açık hale getirdiği” savunuluyor.
Açıklamada, “Türkiye’deki yeni yasa, terörün finansmanında rol oynama riski taşımayan kuruluşlar da dahil olmak üzere kar amacı gütmeyen tüm kuruluşları aynı derecede orantısız risk azaltma tedbirlerine maruz bırakıyor” denildi.
Anılan “7262 sayılı Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun” 31 Aralık 2020’de TBMM’den geçmişti.
Taner Kılıç ve Osman Kavala örneği
Uluslarararası Af Örgütü, açıklamasında Taner Kılıç ve Osman Kavala örneklerini paylaştı: “Sivil toplumun önde gelen isimlerinden Osman Kavala’nın hâlâ tutuklu yargılanıyor olması ve Hak Savunucuları Davası’nda Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Onursal Başkanı Taner Kılıç ile diğer üç insan hakları savunucusunun mahkum edilmesi, Türkiye yetkililerinin sivil toplumu bastırma kararlılığını gösteren simgesel vakalardır. Bu vakalar, Türkiye’deki terörle mücadele yasalarının siyasi muhalifler, gazeteciler, insan hakları savunucuları ve sivil toplum örgütlerine karşı nasıl silah haline getirildiğini ortaya koyuyor.”
“180’den fazla medya kuruluşu kapatıldı”
Türkiye’de ifade ve örgütlenme özgürlüğü alanının ‘daraltıldığı’ belirtilen raporda, “2016-2018 arasındaki olağanüstü hal döneminde 1300’den fazla dernek ve vakıf ve 180’den fazla medya kuruluşu kararnamelerle, “terör” örgütleriyle açıkça belirtilmeyen bağlantıları gerekçe gösterilerek kalıcı olarak kapatıldı.” ifadelerine yer verildi.
Gelecek hafta yapılacak FATF toplantısında, Ankara’ya karşı adım atılması çağrısı yapan Nils Muiznieks, “FATF toplantısı, bu istenmeyen sonuçları kabul etmekten fazlasını yapmalı ve bunları tersine çevirmek için somut adımlar atmalıdır. Bunun yapılmaması, Türkiye’de ve ötesinde sivil toplum açısından felakete yol açabilecek bir sorumluluktan kaçma eylemi olacaktır.” dedi.