Motorlu kuryeler, üstlerindeki fazla mesai, prim sistemi ve hızlı teslimat baskısının kalkmasını, güvenli şartlarda çalışarak insanca yaşayabilecekleri maaşları ve diğer haklarını almayı talep etti.
Sivilsayfalar’ın haberine göre Yemek Sepeti İşçi Komitesi sözcüsü, şirketlerinde ve tüm sektördeki hak ihlallerinin bir an evvel giderilmesini isterken; Motosikletli Kuryeler Derneği Genel Sekreteri Ergün Pedük, motorlu kuryeliğin çok riskli meslek grubuna alınmasının önemine vurgu yaptı.
“Bir yerde prim sistemi varsa orada işçileri yarıştırma vardır”
Fazla mesai ücreti ve prim için günde 14-15 saat çalışan motorlu kuryeler olduğunu belirten Yemek Sepeti İşçi Komitesi sözcüsü, bu durumun bir halk sağlığı sorunu olarak ele alınması gerektiğini belirterek şöyle dedi:
“Motorlu kuryeler trafiği birbirine katıyor’ deniyor. Doğru. Çalışanlar hem kendi sağlıklarını hem de başkalarının canlarını riske atıyorlar. Ama bunu çok kötü ekonomik şartlar nedeniyle mecbur kalarak yapıyorlar. Ek mesai, prim gibi fazladan kazançlara ihtiyaç duyduğu için de ne trafik kurallarını ne kendi canını ne de başka canları düşünemeden işini yapma derdine düşüyor. Bir yerde prim sistemi varsa orada işçileri yarıştırma vardır. Bir pasta var ve bu pastayı paylaşım için savaşmaları bekleniyor.”
3-4 kilometrelik yol 15 dakikada gidilmez
Komite sözcüsü motorlu kuryeler üzerindeki hız baskısı için müşterinin değil işverenin suçlanması gerektiğini belirterek, motorlu kuryelerin üzerlerinde oluşan baskıyı anlatırken istenilen hızda teslimat yapamayanlara uygulanan mobbing ile ilgili şu örnekleri veriyor: “3-4 kilometrelik yol 15 dakikada gidilmez. Bu, zamanla yarışmak demek. Bizlerin düzenli olarak iki haftalık performans raporlarımız yayınlanır. 17 dakikanın üzerine çıkıldı mı kıyamet kopar, sözlü uyarılar başlar. Süreniz iyi değilse sizden savunma alınabilir. Süresi düşük olan bir depoysanız sizin personelinizin izin istekleri yerine getirilmez, talepleri görmezden gelinir. Bunların hepsi insanları koştur koştur o motorun üzerine bindirip para kazanmak için yapılıyor. Motorlu kuryelerin kaldırımdan gitmesi, ışıktan geçmesi, ters yöne girmesi bu baskıların sonucu.”
Komite sözcüsü hem Yemek Sepeti işçileri hem de tüm motorlu kuryeler için hak arama mücadelelerini sürdüreceklerini söylerken, temel amaçlarının fazla mesai, prim, hız baskısı gibi hayati tehlike taşıyan uygulamaları kaldırmak ve insanca yaşayabilecekleri hakları elde etmek olduğunun altını çizdi.
MOTKURDER: “5 Kilometre Çapında Servis Yapılırsa Sorun Çıkmaz”
Motosikletli Kuryeler Derneği (MOTKURDER) Genel Sekreteri Ergün Pedük de, önerdikleri gibi 5 kilometre çapında teslimat kuralına uyulduğu takdirde hızlı teslimat kuralının bir baskı unsuru olamayacağını iddia ediyor: “Hızlı servis baskısı kurallara uyan bir kurye için asla sorun olmamalıdır. İşletme ile 5 kilometre çapında bir alanda teslimat yapmak gayet kısa zaman diliminde gerçekleşir. Ancak bu süre içinde kuryeyi ilgilendirmeyen ya da direkt ilgilendirmeyen durumlar vardır. Örneğin işletmeden ürünün geç çıkması. Ürünün yanlış üretilip tekrar üretim sürecine girmesi. Bir de teslimat adresinde site girişinde bekleme, siteye girememe, yüksek binalarda yük asansörü ya da asansörsüz kullanım yaptırımları sebebiyle teslimat 60 dakikaları bulmaktadır. Göründüğü gibi kurye 10 dakika da teslimat yolunu kat eder, ama paket gecikir. Bir diğer husus da kuryenin teslimat süresince trafik ve diğer kurallara uymaması, aynı yöne birden fazla paket alması, yolda oyalanması sebebiyle gecikmeler olabilir. Tabii burada işletme mutlaka bu kriterlere uymalı ve elemanın buna uymasını sağlamalıdır.”
“İşe girişte mutlaka sözleşme yapılmalı”
Pedük, paket servis elemanlarına mutlaka sözleşme yapmalarını tavsiye ederken sektörün sıkı denetlenmesinin öneminin altını çizdi:
“Paket servis elemanları maaş+diğer imkanlar ile çalışmakta, genellikle işletmenin verdiği motor ve ekipmanı kullanmaktadır. Dolayısı ile işe girerken sözleşme yapmalı ve sözleşmedeki maddelere uymalıdır. Eğer işletme bu maddelere uymazsa işi kuralına göre bırakmalı, ilgili adli kurumlara şikayetlerini yapmalıdır. Adliyelerde bize gelen davalarda bilirkişi olarak karşılaştığımız en önemli durum bu maalesef. Pandemi ile işini kaybeden herkesin bir motor uydurup bazen ehliyeti bile olmadan bu işi yapabiliyor olması ve en kötüsü denetimin olmaması her türlü sorunu getiriyor. İşletme kendi kurallarını, kurye kendi kurallarını, müşteri kendi kurallarını kullanmaya başlıyor. Bizim istediğimiz mesleki yeterliliğin mecburi ve denetime bağlı olmasıdır. Kural ihlallerinin cezasız kalmaması ve herkesin bu işi kafasına göre yapamamasıdır. Ayrıca sözleşmesiz asla işe başlanmaması şartların en başında konuşularak imza altına alınmasıdır.”