HABER | TR724
Türkiye İnsan Hakları Hesap Verilebilirlik Projesi (TUHRAP) Türkiye’de bulunan belirli bazı insan hakları ihlalcilerinin Birleşik Krallık’ın yaptırım listesine alınması amacıyla Birleşik Krallık Dışişleri Bakanlığı’na ilk başvurusunu yaptı. Başvuru Birleşik Krallık’ın Magnitsky Yasası olan Küresel İnsan Hakları Yaptırımları Kuralları kapsamında Yaptırımlar ve Kara Para ile Mücadele Kanunu 2018 (Yaptırımlar Kanunu) uyarınca yapıldı.
Alanlarında ünlü iki İngiliz Avukat Kevin Dent QC ve Michael Polak tarafından hazırlanan başvuru Türkiye’de işlenen ve oldukça iyi belgelenmiş üç farklı işkence olayının delillerini ihtiva ediyor: Bunlardan biri Şanlıurfa Halfeti’de, Mayıs 2019’da gözaltına alınanlara yönelik işkence ve kötü muameleyi icra edenler. Diğeri 15 Temmuz darbe girişiminden kısa süre sonra gözaltında işkence sonucu hayatını kaybeden öğretmen Gökhan Açıkkollu’nun ölümünde sorumluluğu bulunanlar. Üçüncü vaka ise müvekkillerine iftiraları kabul etmemelerini söyleyen Avukat Erdem Semih Yıldız’a yönelik işkencelere karışanlar.
Dün, Zoom üzerinden bir basın toplantısıyla duyurulan başvuru için avukatlar Dent ve Polak, bu üç vakanın çok iyi belgelenmiş olduklarına vurgu yaptılar. Ünlü İngiliz gazetesi The Guardian’ın uzun süre adliye muhabirliğini yapan Owen Bowcott’un moderatörlüğündeki basın toplantısında avukat Polak, Magnitsky Yasası kapsamındaki başvuruların İngiltere için de “insan haklarına değer verdiğini” gösterme açısından önemli bir fırsat olduğunu belirtti.
Toplantıya katılan İngiliz milletvekili Navenu Mishra ise, Türkiye’deki insan hakları ihlalleriyle ilgili endişe verici raporların her zaman İngiliz Parlamentosu’na ve İngiliz hükümetine iletildiğinin altını çizdi. Mishra, ülkeler ya da siyasi, stratejik partnerler yerine ihlalci bürokratların ya da şahısların hedef alındığı Magnitsky tarzı yaptırımların daha etkili olduğunu da sözlerine ekledi. “Türkiye’den gelen raporlar oldukça dehşet verici,” diyen Mishra, Birleşik Krallık’ın diplomatik gücünü etkin şekilde kullanması gerektiğini savundu.
Avukat Kevin Dent, bu üç spesifik vakanın Türkiye’deki insan hakları ihlallerinin sistematik hale geldiğini gösterdiğini aktardı. Ayrıca Türkiye içindeki insan hakları savunucuları için de bir hayli zorlu zamanlardan geçildiğini söyledi. Ülke için de hakların savunulması için gerekli hukukî prosedürlerin çalışmadığını, bu sebeple de İngiltere’den çıkacak bir kararın Türkiye’deki hak savunucuları için işleri kolaylaştırıcı bir etken olabileceğinin altını çizdi. Gelen bir soru üzerine Dent, başka vakalarla ilgili başvuruların da yapılabileceği cevabını verdi.
Avukat Michael Polak ise Türkiye’deki sistematik problemin “cezasızlık” oluğunu savundu. Bir işkence ya da kötü muamele mağdurunun henüz bu vakayı rapor ederken bile başka türlü hak ihlaline maruz kaldığını, birçok ihlalin bu sebeple delillendirilemediğini belirtti. Polak ayrıca İngiltere’deki “hak ihlali” tanımlarının Birleşmiş Milletler’deki karşılıklarından daa gelişmiş olduğunu sözlerine ekledi.
The Arrested Lawyers derneğinin inisiyatifinde yürütülen TUHRAP Projesi Birleşik Krallık Küresel İnsan Hakları Yaptırımları Rejimi’nin Türkiye’de ciddi insan hakları ihlallerinde bulunanları caydırmak amacıyla kullanılmasını amaçlıyor.
Magnitsky Yasası çerçevesinde İngiliz hükümeti insan hakları ihlalcisi kişilerin Birleşik Krallık toprakları içerisindeki mal ve mülklerini dondurabiliyor yahut seyahat kısıtlamalarında bulunabiliyor. Birleşik Krallık hükümeti zaten halihazırda Yaptırımlar Kanunu’nu Rusya’dan Myanmar’a, Pakistan’dan Gambiya’ya belirli bazı kişiler hakkında uygulamış bulunuyor.
Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Dominic Raab bir beyanatında “yaptırımların insan hakları ihlalcilerine Birleşik Krallık’ın onlara bu fiillerinden dolayı hesap soracağı şeklinde çok açık bir mesaj verdiğini” belirtmişti.