HABER ANALİZ | ADEM YAVUZ ARSLAN
Türkiye gündemi organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in videolarına kilitlendi.
Peker’in ifşaatı normal şartlarda bırakın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifasını Erdoğan hükümetini düşürmeyi gerektirecek kadar büyük.
Ancak Saray yargısı üç maymunu oynamaya devam ediyor.
Bu yazıda Peker videolarındaki bir detaya özellikle bakacağız. Çünkü Peker’in en basit tabirle yanlış bildiği bir durum var.
Ama daha da önemlisi bu dönemin ruhunu yansıtması bakımından önemli. Zira son 7 yılda memlekette ters giden her şeyi ‘FETÖ’ye mal etmek gibi bir hastalık var.
PEKER’İN ANNESİNİN CENAZESİNE KİM İZİN VERMEDİ?
Sedat Peker milyonlarca kez izlenen, her biri fenomen olan videolarında sık sık “Ben cezaevindeyken Fethullahçılar annemin cenazesine katılmama izin vermediler” diyor.
Mesela son video da ilgili bölüm şöyle: “Ben cezaevindeyken bu Fethullahçılar beni annemin cenazesine yollamadılar. 84 milyona uygulanan hakkı bana vermediler. Vallahi vermediler. Anneme ne kadar düşkün olduğumu dünya bilir. Vermediler.”
Ayrıca aynı videoda Yılmaz Özdil’in konuyu daha önce de gündeme getirdiğini belirtip ona övgü dolu sözler kullanıyor.
Yılmaz Özdil 18 Ocak 2020 tarihinde katıldığı bir televizyon programında, “Biz bunların benzerlerini Ergenekon, Casusluk ve Balyoz kumpas davalarında yaşadık. Türkiye’nin en saygın insanı Mehmet Haberal babasını toprağa veremedi, hapisteydi, Sedat Peker, seversin ya da sevmezsin ayrı şey bu bir kutsal görevdir, annesini toprağa veremedi. Türkiye’nin kahraman komutanlarından Engin Alan, annesini, kardeşini toprağa veremedi. Bunu aynısını şu anda Sözcü’ye yapıyorlar,” demişti.
Peki Peker’in annesinin vefatında kendisine kim izin vermedi? Olayın aslı nedir?
İzin vermeyenler şimdi nerede?
Tarih sırasına ve maddi gerçeklere göre adım adım ilerleyelim.
Sedat Peker’in annesi 20 Nisan 2009’da vefat ediyor. Cenazesine eşi ve çocuklarıyla birlikte spor ve sanat camiasından hayli kalabalık bir katılım oluyor.
Detayları şu haberden görmek mümkün.
Detaylara geçmeden şu notu düşeyim: Peker sonuna kadar haklı. Bir insanın annesinin cenazesine katılmasının engellenmesi insan hakkı ihlalidir.
Peki o dönemde Peker nerede, hukuki durumu ne?
Peker her ne kadar Ergenekon Davası sırasında gündeme gelse de 12 Mart 2005 tarihinde yapılan Kelebek Operasyonu kapsamında tutuklanmış bir isim.
Bu soruşturma kapsamında İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 31 Ocak 2007 tarihli kararıyla “Çıkar Amaçlı Suç Örgütü Kurmak ve Yönetmek” “Hürriyetinden Yoksun Bırakmak” ve “Evrakta Sahtecilik” gibi suçlardan dolayı toplam 14 yıl 5 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırıldı.
Mahkeme kayıtlarından devam edelim…
Bu davanın temyiz incelemesi ise Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nde 2008’de yapılıyor.
Sedat Peker’in, “çete kurmak” suçundan aldığı 4.5 yıl ve “Yusuf Altay’ın hürriyetini yoksun kılma” suçundan aldığı 7.5 yıl hapis cezasını onarken, iki yılın altındaki iki cezası ise “Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması hükümlerinin uygulaması gerektiği” gerekçesi ile bozuluyor.
Yani sonuç olarak 2009 itibariyle Sedat Peker’in kesinleşmiş 12 yıl hapis cezası var.
Bir başka ifadeyle Sedat Peker’in annesinin vefat tarihi olan 20 Nisan 2009’da Kelebek Operasyonu nedeniyle kesinleşmiş hapis cezası olduğu için Silivri’de hükümlü olarak bulunuyor.
Sedat Peker’in annesinin vefat ettiği tarihte İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden Ergenekon Davası’nda sanık ancak tutuklu değil.
Sedat Peker Ergenekon Davası kapsamında 27 Ocak 2012’de tutuklandı.
Yani annesinin vefatından çok sonra isnat edilen Ergenekon üyeliği suçundan tutuklanmış.
İZİN OLAYINDA PROSEDÜR NE?
Gelelim cenaze izni olayına.
Bu aşamada ilgili yasaya bakalım:
5275 Sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun Mazeret izni Başlıklı 94. Maddesinde şöyle yazıyor:
(1) Hükümlülük süresinin onda birini iyi hâlle geçirmiş olanlara hükümlünün isteği ile;
a) Ana, baba, eş, kardeş veya çocuğunun ölümü nedeniyle ceza infaz kurumu en üst amirinin önerisi ve Cumhuriyet Başsavcılığının onayı ile,
b) Yukarıdaki bentte sayılan yakınlarından birisinin yaşamsal tehlike oluşturacak önemli ve ağır hastalık hâllerinin veya deprem, su baskını, yangın gibi felâketler nedeniyle zarara uğradıklarının belgelendirilmesi koşuluyla kurum en üst amirinin görüşü, Cumhuriyet Başsavcılığının önerisi ve Adalet Bakanlığının onayı ile, Yol dışında on güne kadar mazeret izni verilebilir.
Özetlersek…
Bu yasaya göre hükümlülere cenaze izni verilebilmesi için bazı şartlar var. İzin konusunda ise asıl yetkili makam Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı.
Peki o zaman Silivri Cumhuriyet Başsavcısı kim ve şu an nerede?
Malum olduğu üzere 15 Temmuz bahane edilerek Cemaat’le iltisaklı olduğu düşünülen tüm hakim ve savcılar ihraç edildi, çoğunluğu tutuklandı.
Bu listelerin uzun yıllara dayanan fişlemelere dayandığı da daha sonra HSK yöneticilerince itiraf edilmişti.
2009’da Silivri Cumhuriyet Başsavcısı Orhan Usta’ydı. Onun öncesinde ise Mehmet Ağırman vardı.
Her iki isimle ilgili herhangi bir Cemaat suçlaması olmadığı gibi Usta kariyer basamaklarını hızlı tırmandı. Asker kökenli bir savcı olan Usta, Kayseri ve Malatya Cumhuriyet Savcılıklarından sonra Yargıtay üyeliğine atandı.
2020’de YSK üyeliğine seçildi ve halen Yargıtay üyesi.
Peker’in annesinin ölüm tarihinde hükümlü statüsünde olduğu için yargılandığı Ergenekon davasına bakan 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin cenaze izni verme konusunda bir yetkisi de yok.
YASAYI ‘FETÖ’CÜ’ DENENLER DEĞİŞTİRDİ
Kayıtlara bakıldığında dikkat çeken bir başka nokta daha var.
Ergenekon ve Balyoz yargılaması sırasında tutuklulardan Fatih Hilmioğlu oğlunun, Orgeneral Hasan Iğsız annesinin, Mehmet Haberal annesinin, Org. Hurşit Tolon kayınvalidesinin, Dursun Çiçek annesinin, Albay Sırrı Yılmaz kayınvalidesinin, Albay Hüseyin Topuz annesinin, Tuğamiral Hüseyin Hoşgit bir yakınının, Orgeneral Bilgin Balanlı da kayınpederinin cenazesine katıldı.
Yani iddia edildiği gibi tutuklu sanıklara cenaze izni verilmediği iddiası doğru değil. Dahası cenaze izni konusunda tutuklularla ilgili yasal düzenleme olmadığı halde henüz yasal düzenleme yapılmadan İstanbul 16. Ağır Ceza mahkemesi Doğan Yurdakul’a eşinin cenazesine katılma izin vermişti.
Hatta avukatı Hüseyin Özbek mahkemenin bu kararına medya aracılığıyla teşekkür etmişti.
Peki Sedat Peker’i Kelebek Operasyonu kapsamında yargılayan ve mahkum eden hakimler kimler ve şimdi neredeler?
Dönemin İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Nurettin Ak, diğer üye hakimler Tuncay Aslan ve İsmail Gürbüz hakkında herhangi bir ‘FETÖ’ suçlaması yok.
Gürbüz emekli olurken Aslan hala görevine devam ediyor.
Başkan Nurettin Ak ise önce Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi sonra da 2018’de İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi başkanlığına atandı.
Sonuç olarak Sedat Peker’in annesinin vefatında cenaze izni vermeye yetkili makamlar ve bu makamlarda bulunan kişiler belli. Bu kişilerle ilgili herhangi bir ‘FETÖ’ isnadı da yok.
Dahası iktidarın itibar edip önünü açtığı kişiler.
Sedat Peker’in gündeme getirdiği bu konuda kritik bir detay daha var. O da şu; tutuklu ve hükümlülerin cenaze iznini düzenleyen yasa 2011 yılında değişti.
Özetle Peker’in “FETÖ’cüler bana izin vermedi” dediği kişiler sanılanın aksine yasanın genişletilip tutukluların da bu haktan yararlanmasını sağladılar.
Şöyle ki…
Cezaevinde tutuklu olarak bulunan kişilerin izin hakkı konusu 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un “Tutukluların yükümlülükleri” başlıklı 116 maddesinde düzenlenmiş.
İlgili yasaya göre cenaze izni hükümlülere verilirken tutuklular bu haktan yararlanamıyordu.
Yani eşitsizlik giderilmiş oldu. (Bu konuda Dr. Suat Çalışkan’ın www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanan kapsamlı yazısına bakılabilir)
Özetle, Peker’in “FETÖcüler annemin cenazesine katılmama izin vermediler” söylemi doğru değil. Aksine yasada değişiklik yapıp tutuklular aleyhine olan durumu düzelten de Peker’in ‘FETÖ’cülük’le suçladığı bürokratlar.
Son olarak: “Sedat Peker videolarında çok çok önemli ifşaatlarda bulunuyor. Onlar varken muhtemelen eksik bilgilendirme kaynaklı bu konunun çok mu önemi var?” diyenler olabilir.
Peker’in anlatımlarına dair başka yazılar yazdım ve videolar yaptım. Ancak gazetecilik etiği gereği gördüğüm bir bilgi yanlışını da kayıt düşmek zorundayım. Üstelik o bilgi artık Sedat Peker’i bile isyan noktasına getiren ‘FETÖ operasyonları’yla ilgiliyse gerekli düzeltmeyi yapmak daha da önemli hale geliyor.
Kaynak: Tr724