Her şey biz yaşarken oldu. Hepimiz tanığıyız bu cinayetin. Bir toplum gözümüzün önünde değişti, dönüştü, başkalaştı, çürüdü…
Ballı müteahhitlerin yaptığı yollar çöktüğünde birlikte irkildik. Şaşırdık mı?
17 yaşında hamile bir kadın katledildi mahallemizde. Üzüldük mü?
Tek suçu hak savunuculuğu olan bir milletvekilini karga tulumba önümüzden götürdüler. Sahip çıktık mı?
Başkan, Çinli bakanın gözünün içine gülerken Saray’da, gürültü yapıp bu mutluluk tablosuna zarar vermesin diye kimi Uygurların evinin önünde polis bekledi. “Yuh artık” dedik mi?
Annesi ve babası tutuklu bir çocuk daha hastanede ölüm kalım mücadelesi veriyor. Sosyal medya paylaşımıyla olsun destekledik mi?
Bir genç çift, bebeklerini komşuya bırakarak canlarına kıydı. Bir esnaf, bir anne, bir baba ve işsiz bir genç de… Nedir bunların derdi diye merak ettik mi?
Bir anne bebek maması çalarken yakalandı ve teşhir edildi. İçimiz cız etti mi?
Bir çocuk istismar edildi. Empati kurabildik mi?
Bir kilisenin duvarına hakaretler yazıldı. Camiye yapılan saygısızlık gibi kabul edip tepki gösterebildik mi?
Bu sorulara vereceğimiz cevaba göre safımız belli olacak. Ya Kürşat ya da Mustafa toplumu olacağız.
Belediyede getir götür işleri yapan lise mezunu “Yetenekli Bay Kürşat” olarak ultra lüks hayat sürmeye başlayan Kürşat Ayvatoğlu’ndan söz ediyorum. Son model arabasında, gramı 240 dolar olan kokain çekerken görüntülenince gözaltına alınan “AKP büro elamanı Kürşat” bir sembol. Erdoğan rejiminin ürettiği yeni bir tür. Büyüklerinden artan kırıntılarla besleniyorlar. Ama kırıntılarla bile en pahalı arabalara binip, rezidanslarda yaşıyor ve beş yıldızlı otellerde tatiller yapabiliyorlar.
Gözaltına alınması kamuoyu tepkisini dindirmek için yapılan bir operasyon. Arabasında iki kilo uyuşturucu yakalanan emniyet müdürü bile ‘satıcı değil kullanıcıyım’ savunmasıyla beraat aldı. Kullanıcı olduğu zaten belli bir adamı neden alırlar ki? Neden olacak; özel kalem müdürü olduğu AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’ı ve bindiği milyonluk arabaları perdelemek için…
Nitekim çok geçmeden ‘kokain değil pudra şekeriydi’ dedi ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Asıl sorulması gereken paralardır ama onu soracak savcı yok. 17-25 Aralık’tan sonra AKP’lilere bu imtiyaz verildi. Kimse soramaz. O paraları, hallettiği işler karşılığında aldı. O işleri halletmek için bir kısım etkili ve yetkililere para verdi. Hatta asıl parsayı onlar topladı. Kimdi onlar?
AKP’nin “Y kuşağını” sosyal medyada yakalıyoruz. Hak etmedikleri, çalıntı hayatları yaşamak yetmiyor onlara; havasını da atmaları lazım. Ancak öyle tam tatmine ulaşıyorlar. Babaları sosyal medya hastalığına bulaşmadığı için sadece ihale ilanları ve vergi affı listelerinden takip edebiliyoruz. Asıl gözümüzü onlara dikmeliyiz. Kırıntılar, büyük parçaya ulaşmak adına önemli ama onlara takılıp kalırsak buzdağından kopan minik parçalarla yetinmiş oluruz.
Buzdağının küçük parçalarından biri de ballı maaşlar. İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un maaşlarından birine yüzde 33 zam yapılmış, 18 binden 24 bin liraya çıkarılmış. Asgari ücretin 2 bin 324 liradan 2 bin 825’e çıktığı bir ülkede göstermelik işlerden alınan 24 bin lira doğal olarak göze batıyor. Bir taraftan “inşallah sadece maaşla yetiniyorlardır” diyesi geliyor insanın. Diğer yandan da kamuoyu tepkisini dindirmek için bile maaştan vazgeçemiyorlar diye hayret edesi… Hazine’ye paralel hat döşeyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bile maaştan hatta zamdan feragat edemiyor. Nasıl bir hırssa artık.
Yukarıdaki sorulara vereceğiniz cevaplara göre tarafınız belli olacak demiştim. Kürşat’ların karşısında Mustafa’lar, KHK’lı akademisyen Doç. Dr. Mustafa Çamaş’lar var. SCI Index’ine giren 24 araştırması ve atıfta bulunulan uluslararası 232 makalesi bulunan bir akademisyen; KHK ve başka yollarla açlığa mahkum edilen 200 bine yakın kamu çalışanından biriydi Mustafa. İstanbul ve Ankara’daki kimi üniversitelerin rektörleri bile uluslararası atıf alamamışken Tunceli Üniversitesi’nden birinin başarısı gerçekten göz kamaştırıcı.
Ve Mustafa’lar helal rızkının peşinde inşaatlarda çalışıp vinçlerin altında can verirken, Kürşat’lar lüks arabalarında kokain çekiyor. Mustafa’lara sahip çıkmadan sadece Kürşat’ları eleştirenlere “hadi oradan” diyorum. Zira bataklığı kurutmadan sinek avına çıkıyorlar. Ağaçlar söküldüğü için bataklık her geçen gün büyüyor. Bugün yaşanılan sorunların pek çoğunun sebebi tercihler. Mustafa’yı değil Kürşat’ı seçti toplum. Kimisi açıktan destek verdi Kürşat’lara, kimisi de Mustafa’lar budanırken havaya bakıp ıslık çalarak zımnen onayladı.
Bülent Korucu / Tr724