YORUM | ALPER ENDER FIRAT
“Ekonomi çok kötü, ekmeğine dokununca millet ne olup bittiğinin farkına vardı. AKP artık gidici, bir daha seçim kazanamazlar, zaten anketlerde baş aşağı gittikleri de gün gibi ortada, bu kez bittiler, hapı yuttular” diye başlayan muhalefet söylemlerine bayılıyorum.
Ardı ardına anket yayınlayanlar ve bu anketlere dayanarak siyasi analiz yapanlar ekonominin çok kötü olduğuna vurgu yaparak AKP’nin bu kez sahiden gittiği kanaatlerini dillendiriyorlar.
Ama bence yine büyük bir yanılgı içindeler. Çünkü bugünkü muhalefet de en az iktidar kadar şaibeli ve karanlıktır.
Muhalefetin şaibeden kurtulması ve toplumu seçimle hükümeti devirebileceğine inandırabilmesi için öncelikle 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin akşamında neler yaşandığını bütün çıplaklığıyla kamuoyuyla paylaşması ve sahici bir özeleştiri vermesi gerekir. Hatta özeleştiriye Ekmelettin İhsanoğlu’nun aday gösterilmesinden başlamalı sonra da 16 Nisan referandumunda neler döndüğünü kamuoyuna anlatmalıdır. 16 Nisan 2017 Referandum sonuçlarını neden alelacele kabul ettiklerini ve şaibeli YSK kararını hiç tartışmadan ringe havlu attıklarını anlatmalıdır.
Hele toplumsal muhalefetin tavan yaptığı, herkesin büyük ümit ve beklentiye girdiği 24 Haziran 2018 akşamında, Muharrem İnce’nin, Meral Akşener’in ve diğer CHP yetkililerinin nereye kaybolduğunu izah etmeden, muvazaalı muhalefet damgasından kurtulamazlar.
O günü açıklamayan ve toplumsal muhalefetin bütün umutlarını çöpe döken CHP ve İyi Parti’nin bundan sonraki seçim akşamında bunu aynısını yapmayacağını kim garanti edebilir?
O akşam sayımın en önemli evresinde İnce ve Akşener saatlerce niye ortadan kaybolduklarını ve sandık başlarında durmadıklarını; bütün Türkiye’ye ümit dağıtıp tek bir oyun bile heba edilmeyeceği sözleri veren ‘Oy ve Ötesi’ organizasyonunun sitesine seçim gecesi ne olduğu kamuoyu için hala bir muamma.
Muharrem İnce saatler sonra ortaya bile çıkmadan bir WhatsApp mesajıyla ‘adam kazandı’ deyip uyumaya gitti. Birkaç gün sonra da seçimde bir şaibe görmediğini söyleyip seçim sonuçlarını tam meşrulaştırdı. CHP diğer seçimlerde olduğu gibi bu seçimde de AKP’nin yaptıklarını legalleştirme görevini bihakkın icra etti.
Hatırlayacaksınız o akşam için bir sürü dedikodu dolaşmış, ülkenin her yerinde sabaha kadar silah sesleri duyulmuştu. Bazı dedikodulara göre seçim akşamı AKP’nin kontrol ettiği silahlı grupların iç savaş çıkarma tehditleri savurduğu iddia edilmişti. Doğru mu yanlış mı bilemiyoruz. Diyelim ki muhalefet daha büyük kargaşa çıkmasın diye sonuca sesini çıkarmadı. Bu doğru olsa bile gelecek seçimde aynısının olmayacağını kim garanti ediyor? Bu söylentinin doğru olması seçimleri temelden anlamsız hale getirmiyor mu?
Böyle bir muhalefete sürekli ümit bağlamak, bu sefer sandığa gömecekler beklentisi içinde bulunmak bana boş bir hayal geliyor. Bu kadar başarısız, her şeyi bu denli yüzüne gözüne bulaştırmış, hırsız ve zalim bir hükümeti seçimde yenememenin görünür bir izahını bulamıyorum.
Türkiye ekonomisi yıllardır böylesine kötü, insanlar hem ekonomik hem de psikolojik açıdan uzun zamandır en dibe vurmuş durumda; ama buna sebep olan iktidarı, muhalefet sandıkta yenemiyorsa ülkeye iktidardan önce muhalefet bulmak gerekir.
Zaten, 1 Kasım seçimleri öncesi 500 kişi bile bulamadığı için miting bile yapamayan bir partinin (MHP) yüzde 12 oy aldığını gördüğümden beri seçim sonuçlarını halkın belirlediğine olan inancım da ortadan kalkmıştı.
Özgürlüğü, demokrasiyi, hukuku, adaleti sahici bir şekilde istemedikçe ve bunun için bedel ödemeyi göze almadıkça bu muhalefetin ülke için bir şey yapma ihtimalini göremiyorum.
Kaynak: Tr724