YORUM | ALPER ENDER FIRAT
15 Temmuz rejiminin diğer ortaklarının sözcüsü Devlet Bahçeli’nin “İkazen söylüyorum ki hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı’nın boynuna tasma geçiremez, buna hiçbir alçağın gücü ve nefesi yetmez,” cümlesi her ne kadar Sedat Peker’e söylenmiş gibi görünse de asıl muhatabı diğer ortaktı. Bahçeli önceki gün bu cümleleri kurduktan sonra Soylu-Peker kavgasında günlerdir susan Erdoğan, taraf olup ses vermek zorunda kaldı.
Sedat Peker-Süleyman Soylu üzerinden yürüyen tartışmalar, birbirlerine atılan bombalar bir anda Saray’ın bahçesine düşmeye başladı. Ortalarda dolaşan iddialara, sözlere, gösterilen kartlara düne kadar bigane kalan Erdoğan sarayın bahçesine düşen bombalardan sonra hem olayı anladı, hem de bir adım geri attı. Bunun Peker-Soylu çatışmasından çok AKP-Ergenekon çatışması olduğunu düşünüyorum.
Erdoğan, Soylu’ya sahip çıkarak bir adım geri attı, çünkü hiçbir ortaklığı en azından kamuoyu önünde pat diye bitirmemişti. AKP lideri iki ileri bir geri sonra tekrar iki ileri hamleler yaparak ortağının en zayıf anını kollar ve o ana kadar ilişkiyi tamamen kesmez.
Dün Erdoğan’ın Soylu’ya sahip çıkar tarzda cümleleri kimseyi yanıltmasın, artık bu ittifak paramparça. Beraber verilen fotoğrafın arkası tarumar olmuş bir binadan başka bir şey değildir.
Sedat Peker-Süleyman Soylu kavgasında ortaya dökülen uyuşturucu ticareti kartına Recep T. Erdoğan’ın cevabı Meral Akşener üzerinden oldu. Meral Akşener’e Rize’de yapılanları sahiplenip ‘siz daha bir şey görmediniz, ayağınızı denk alın yoksa bu günler sizin iyi günleriniz olur’ dedi.
Türkiye ‘kuru gürültüyle oluşturulmuş genel kabuller ülkesidir’. Doğru nedir, gerçek nedir, işin aslı nedir değil de kim daha çok gürültü çıkartıyorsa ve yalanını daha gür sesle seslendiriyorsa onun doğrularının hüküm haline geldiği bir ülkedir burası.
Adamlar açık açık öldürdüğü insanlardan, gazetecilerden, çöktükleri işletmelerden, gemilerle yürütülen büyük uyuşturucu şebekelerinden söz ediyorlar ancak ülkede bunlar devlet iktidarın kullanıyor sarma yapıp yoksul öğrencilere yardım eden hacı teyzeler terörist olarak kabul ediliyor. Kuru gürültü imkanları muktedirlere bunu sağlıyor ama böyle kurulmuş rejimlerin bir anda yerle bir olmasını da bir o kadar kolaylaştırıyor.
Görünen o ki iki suç ortaklığının, kuru gürültüyle kurmuş olduğu 15 Temmuz rejimi, derme çatma bir ortaklık ve son derece çürük ayaklar üzerinde yükseliyor.
15 Temmuz rejiminin sac ayaklarının, çaldıkları malları bölüşürken birbirlerine düşmeleri kaçınılmazdı ve nitekim düştüler de.
Kavga esnasında şimdilik söylenenlere bakarsak demek ki Ergenekon diye devlet imkanlarını kullanarak büyük oranda suça bulaşmış bir çete varmış, 17-25 Aralık operasyonu hükümete darbe değil gerçek bir yolsuzluk operasyonuymuş. Ve bunların söyledikleri bütün çıplaklığıyla gösteriyor ki ‘FETÖ’ adı altında tasfiye edilenlerin hemen hepsi devletin namusunu koruyan gerçek vatanseverlermiş. Onlar gittikten sonra ülkenin tamamı hırsızlar, haramiler, çeteler, şebekeler arasında pay edilmiş. Hep beraber çıkardığınız kuru gürültü bu gerçeği örtbas etmeye yetmedi.
Her neyse…
Şimdi kötülerle daha kötülerin değil, en kötülerin yani iki büyük suç şebekesinin kavgası kamuoyu önüne çıkmak üzere.
Cemaat’le karşısında kural, yasa hiçbir şey tanımadan kavga eden siyasal İslamcıların karşısında suç ortakları var. Siyasal İslamcılar bunların Cemaat’e hiç ama hiç benzemediğini gördüğünde korkarım ki iş işten geçmiş olacak.
İktidarın geleceğini ise uluslararası düzenin vereceği karar belirleyecek. Kişisel geleceği yüzünden, istenen her şeyi yapan böyle bir adam bulabilmeleri kolay değil.
Kaynak: Tr724