Son birkaç yıldır toplumsal taleplerin haykırıldığı bir alana dönüşen Kadıköy Rıhtım Meydanı’nda bugün Hayat Eve Sığmıyor Platformu üyeleri vardı.
Türk bayrağı ile birlikte ‘hayat eve sığmıyor’ ve ‘yeter biz özgürüz’ yazılı dövizler taşıyan yaklaşık 50 kişilik grup, ‘tam kapanma’ dahil Covid-19 pandemisi ile mücadele kapsamında alınan önlemleri protesto etti.
Eylemin başlayacağı saat geldiğinde, alanda grup üyelerinden daha fazla polis ve en az protestocular kadar kalabalık bir gazeteci ekibi bulunuyordu.
‘‘Pandeminin bir yalandan ibaret olduğunu savunmuyoruz’’
Eylemciler adına açıklamayı çevirmen Tuğçe Yılmaz okudu.
Yılmaz, ‘‘Salgın tedbir olarak dayatılan uygulamaların salgının bitirilmesine yönelik bir etkisi olmadığı artık Bilim Kurulu tarafından dahi kabul ediliyor. Son zamanlarda birçok farklı araştırma göstermiştir ki virüsün açık havada bulaştırma ihtimali neredeyse yok denecek kadar az. Cansız yüzeylerden bulaşma ihtimali de yine düşüktür. Hafta içi işine giden vatandaşların iş dönüşü ya da hafta sonu açık havada yürüyüş yapmasın parklarda bahçelerde temiz hava almasının salgının yayılımına sebep olduğu kanısı, son derece tutarsız ve bilim dışıdır. Hiç kimse bize açık havada spor yapmanın, park ve bahçelerde vakit geçirmenin sağlık tehdidi olduğunu söyleyemez. Bizler virüsün olmadığını pandeminin bir yalandan ibaret olduğunu savunmuyoruz. Ancak arkasında bilimsel gerçeklerin yer aldı dayatmalarının bilimsel olmadığını söylüyoruz’’ dedi.
Pandemi tedbirlerinden en çok öğrencilerin, çalışanların ve esnafın zarar gördüğünü belirten Yılmaz, sözlerine son verirken ‘‘Geçinemiyor, nefes alamıyor, geleceğe umutla bakamıyoruz’’ ifadelerini kullandı.
Yaklaşık bir ay önce ‘‘Hayat Eve Sığmıyor’’ Twitter hesabı etrafında örgütlenen platform, ağırlıklı 20 ile 35 yaş aralığındaki gençlerden oluşuyor.
‘‘Yasaklar kaldırılsın yaygın aşılama uygulansın’’
Özel sektörde yönetici olarak çalışan Ergun Çilesiz, Tunceli ve İstanbul’a aynı tedbirlerin uygulanmasının akılla izah edilemeyeceğini söyledi.
VOA Türkçe’nin konuştuğu Çilesiz, ‘‘Mevcut ekonomik durumu pandemi yasaklarını kaldırabilecek halde değil. Bundan dolayı pandemi yasakları fiilen gerçekleştirilemiyor ve bu yüzden tüm kısıtlama tedbirleri ortaya oksimoron durumlar çıkartıyor. Ya bu oksimoron durumlar kaldırılsın vekapanma tam anlamıyla uygulasın. Ama her sabah ve her akşam metrobüsler tıklım tıklım. Bu nedenle bu mümkün değil. Tedbirlerin toplumun bir kısmının üzerine yüklenmesini; esnafların, okul çocuklarının yüklenmesini doğru bulmuyoruz. Düşünsenize İstanbul’daki bir ilkokul da Tunceli’deki bir köy ilkokulu da kapalı. İnternet erişimleri, teknik imkanları hiçbir şeyleri eşit değil ama ikisi de kapalı. Bu eşitsizlik. Biz uygulanamayan yasakların tamamen kaldırılıp yaygın aşılama yöntemi ile herkesin aşılanarak tedbirlerin bu şekilde alınmasını bekliyoruz’’ dedi.
‘‘Hukuk devletinde yaşıyorsak çifte standart olmamalı’’
Üniversite öğrencisi olan ve ailesinden uzakta arkadaşları ile bir evi paylaşan Baran Ağ da pandemi tedbirlerinin eşitsizlik yarattığını savundu.
Ağ, ‘‘İnsanların hayatını kurtarmanın önemli bir şey olduğunu kabul ediyorum. Elbette bu konuda bazı önlemlerin alınması gerekiyor. Ancak öncelikle çifte standardın kaldırılması lazım, hukuk devletinde yaşıyorsak herkesin aynı sorumluluğu üstlenmesi gerekiyor ama şu anda kimse bu sorumluluğu üstlenmiyor. Biz üstleniyoruz. Çalışmıyorum, öğrenciyim ve ben eve hapsolmak zorundayım. Ama bürokratlar ve onların çevreleri cenazelere tıklım tıklım doluşabiliyorsa en azından etik olarak düzeltmemiz gereken şeyler var’’ diye konuştu.
Bir başka öğrenci Eren Biçer ise hükümetin korku pompalayarak pandemi ile mücadele etmeye çalıştığını ancak çözümün doğru bilgiyi paylaşmaktan geçtiğini dile getirdi.
Açık havada maske takılmasına karşı çıkan grubun üyelerinin büyük çoğunluğu basın açıklaması sırasında maskelerini indirince eylem sonunda polis grubu maske ve mesafe kurallarına uyulması konusunda uyardı.