Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sosyal medya hesabından İsrail’in Gazze saldırılarını bir an önce durdurmasını istedi.
Resmi Twitter hesabından paylaştığı mesajında Cumhurbaşkanı, “İsrail’in insanlığın ortak kurumlarının kararlarına temel insan haklarına uluslararası hukuka ve insana dair her türlü değere aykırı bu eylemleri, derhal durdurulmalıdır” ifadelerini kullandı.
Bunun aksinin olması durumunda dünyadaki kurumlara ve kurallara güven kalmayacağının altını çizen Erdoğan, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, derhal ve etkin tedbirlerle bu zulme ‘dur’ demezse, ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diye ifade ettiğimiz çarpıklığı kayıtsız şartsız kabul ediyor demektir. Unutulmamalıdır ki, Kudüs tüm dünyadır, oradaki Müslümanlar da tüm insanlıktır” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarının devamında, “Mukaddes şehir Kudüs’ün onurunu, şerefini, izzetini, haysiyetini korumak her bir Müslümanın boynunun borcudur.” ifadelerini kullandı.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi İsrail ile Filistin arasındaki çatışmaların durdurulması için yapılması planlanan ortak çağrı ABD’nin reddi üzerine yapılamamıştı.
“Koronavirüs kadar tehlikeli olanı İslam düşmanlığı virüsüdür”
Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan TRT1 kanalında yayınlanan ve Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen “Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması” finalinde yaptığı konuşmada da Avrupa’da büyüyen ırkçılık, ayrımcılık, göçmen karşıtlığı ve tahammülsüzlüğe dikkati çekti.
Erdoğan, “bu sosyal hastalıklar arasında İslam düşmanlığının koronavirüs kadar tehlikeli bir virüs olduğunu” dile getirdi. Bu “virüs”ün, özellikle Avrupa ülkelerinde “hızla” yayıldığını söyleyen Cumhurbaşkanı, “6 milyonu Türk olmak üzere 35 milyon Müslümanın yaşadığı Avrupa, bugün kardeşlerimiz için giderek bir açık hava hapishanesine dönüşüyor” dedi.
İkinci Dünya Savaşı öncesi Musevilere yönelik oluşturulan nefret ortamıyla, günümüzde Müslümanlara karşı körüklenen atmosfer arasında, hiçbir fark olmadığını belirten Erdoğan, “Başta Fransa olmak üzere birçok batı ülkesinde Müslüman olmak, Müslümanca yaşamak, ‘öteki’ yaftası yemek için yeterli hale gelmiştir. Bilhassa başörtülü kadınlar, Avrupa’da yükselen bu nefret dalgasından en fazla mağdur olan kesimdir. Hemen her gün sokakta, iş yerinde, okulda, otobüste, pazarda, çarşıda, markette ırkçı faşistlerin saldırısına uğrayan bir vatandaşımızın, Müslüman bir hanım kardeşimizin haberini alıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Avrupalı siyasetçilerin, toplumu saran İslam düşmanlığı virüsüyle mücadele yerine, bunu istismar etmenin hesabını güttüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bundan iki ay önce bir Fransız televizyon kanalında Fransa İçişleri Bakanı ile ırkçı bir partinin genel başkanı arasında yaşanan utanç verici tartışma, sorunun vahametini ortaya koymuştu. Fransa Devlet Başkanı da haddi aşan bir açıklamasında haşa ‘İslam’ın bir krizde olduğunu’ iddia ederek, yine büyük bir skandala imza atmıştı. Diğer marjinal partilerin doğrudan İslam’ı ve Müslümanları hedef alan eylemlerini burada dillendirme gereği dahi duymuyorum. Onlar zaten aleni bir şekilde ‘Avrupa’da ve Fransa’da Müslümanlara yer olmadığını’ söyleyerek, bu konuda nerede durduklarını gösteriyorlar. Geldiğimiz noktada durum ürkütücü bir hal almış, Avrupa’da yaşayan Müslümanlar için ciddi bir güvenlik tehdidine dönüşmüştür. Fransa hükümetinin, Müslüman toplumun tepkisine rağmen ‘aşırıcılıkla mücadele yasasını’ geçirme ısrarı, endişelerimizi daha da artırmıştır.”
“Macron’u aklıselimle hareket etmeye davet ediyoruz”
Müslümanları ötekileştiren, sivil toplum kuruluşlarını baskı altına alan söz konusu tasarının, mevcut haliyle yürürlüğe girmesi halinde, aşırıcılıkla mücadeleden ziyade aşırıcılığı teşvik edeceğini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Yasa tasarısıyla Müslüman kadınların tercih ettikleri kılık-kıyafetle sosyal hayatta var olma hakkı sınırlandırılacaktır. Müslüman genç kızlara getirilen başörtüsü yasağı ise ayrı bir garabettir. Yasa tasarısıyla gençlerimiz, bir dönem ülkemizde olduğu gibi, eğitimleri ile itikatları arasında tercih yapmaya zorlanacaklardır. Yine bu yasayla Müslüman toplumun örgütlenme hakkı, eğitim hakkı, ibadetlerini özgürce yerine getirme hakkı gasbedilecektir. İnsan haklarıyla, inanç hürriyetiyle, Avrupa değerleriyle alenen çelişen böyle bir tasarının kanunlaşması, Fransız demokrasisine indirilmiş bir giyotin olacaktır.”
Böyle bir yasanın, Türk toplumu ve Fransa’da yaşayan milyonlarca Müslüman arasında ciddi huzursuzluklara sebebiyet vereceğinin aşikar olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Müslümanların rızası gözetilmeden, ‘ben yaptım oldu’ inadıyla atılacak adımların faydadan çok zarar getireceğine inanıyoruz. Bu bakımdan başta Fransa Devlet Başkanı Sayın Macron olmak üzere, Fransız makamlarını buradan aklıselimle hareket etmeye davet ediyoruz. Fransa hükümetinin, 12 Nisan tarihinde Senato’da kabul edilen bu yasa tasarısından bir an önce dönmesini bekliyoruz. Türkiye olarak, terörle mücadele ve entegrasyon konusunda Fransa dahil herkesle çalışmaya hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum”.