Dünya Bankası, Türkiye’nin 2019 yılında yüzde 10,2 olan yoksulluk oranının geçen yıl yüzde 12,2’ye yükseldiğini ve salgın öncesi seviyelere geri dönüşün zor olacağını açıkladı.
Dünya Bankası, Türkiye’deki son ekonomik gelişmelerin genel bir görünümünü ve ekonomik beklentilerle ilgili analizleri Türkiye Ekonomik İzleme Raporu’nun son sayısını yayınladı.
Rapora göre Türkiye ekonomisi, büyük ölçüde yıl ortasındaki kredi patlaması sayesinde, Corona virüsü durgunluğuna rağmen 2020’de küresel olarak genişleyen birkaç ekonomiden biri oldu.
Pandemiye karşı uygulamaya konulan politikalar ve bunların ekonomik etkilerinin 2020 yılının ikinci yarısında ekonomik faaliyetin toparlanmasını sağladığı belirtilen raporda, ‘’Kredileri desteklemeye yönelik önlemler de dikkate alındığında, Türkiye’nin ekonomik destek programının büyüklüğünün gayrısafi yurtiçi hasılaya oranı G20 yükselen piyasa ekonomilerinin ortalamasından daha yüksek olarak gerçekleşmiştir. Bu desteklerin sonucu olarak meydana gelen kredi patlaması ve Haziran ve Temmuz aylarında hareket kısıtlamalarının ve işletme kapatma önlemlerinin gevşetilmesi, ekonomik faaliyetin belirgin bir şekilde yükselişe geçmesini sağlayarak Türkiye’yi 2020 yılında pozitif büyüme performansı sağlayan birkaç G20 ülkesinden birisi haline getirdi’’ denildi.
Ancak raporda bu büyümenin beraberinde yükselen enflasyon, uluslararası rezervlerde düşüş, lirada zayıflama, cari açıkta sert bir artış ve şirketlerde yaşanan finansal stresleri getirdiğine dikkat çekildi.
Raporda, ‘’2020 yılının sonundaki ekonomik canlanma, işgücü piyasalarının bir nebze olsun toparlanmasına yardımcı olurken, özellikle kadınlar, gençler ve düşük vasıflı işçiler olmak üzere birçok çalışan geride kaldı. Bu durumun, yüksek enflasyon ile birlikte, yoksullara daha fazla zarar vermiş olması muhtemeldir’’ denildi.
2019 yılında yüzde 10,2 olan yoksulluk oranının 2020 yılında yüzde 12,2’ye yükseldiği tahmininde bulunan Dünya Bankası, ‘’Şu anda yoksulluk oranını pandemi öncesi seviyelere geri getirmek bir zorluk teşkil etmektedir’’ ifadelerini kullandı.
Banka ayrıca ihracattaki toparlanma ile birlikte, düşük bir baz seviyesinin etkisiyle de olsa Türkiye’deki yıllık büyümenin yüzde 5 gibi kayda değer bir seviyeye ulaşmasının beklendiğini kaydetti.
‘’Küresel likiditede istikrar bozucu hareketler olabilir’’
Dünya Bankası özellikle ABD ve diğer gelişmiş ekonomilerin enflasyonda artış işaretleri vermesi sebebiyle, bu ülkelerde çok gevşek para politikasına son verileceğine dair piyasa spekülasyonlarının yoğunlaşmasının, küresel likiditede Türkiye gibi yükselen piyasaların aleyhine istikrar bozucu hareketlere yol açabileceği uyarısında bulundu. Raporda, ‘’Bazı ülkelerde COVID-19 salgınının yeniden yükselişe geçmesi riskleri de küresel toparlanmayı ve Türkiye’nin büyüme beklentilerini etkileyebilir’’ denildi.
Raporla ilgili değerlendirmelerde bulunan Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Auguste Kouame krizin fırsat sunduğunu söyledi. Kouame, ‘’Yeşil toparlanmayı teşvik etmeye ve yeşil bir dönüşümü başlatmaya yönelik önlemler, küresel piyasaların karbon emisyonlarını düşürdüğü bir süreçte Türkiye’yi rekabet bakımından avantajlı bir konumda tutabilir’’ dedi ve daha fazla çeşitlendirilmiş ve daha yeşil bir mali sistemin, dayanıklı ve sürdürülebilir bir toparlanmayı destekleyeceğini belirtti.
Dünya Bankası Türkiye Ofisi’nden raporu hazırlayan ekibin lideri David Knight da “İşgücü piyasasında yaşanan şokun uzun süre kalıcı etkiler yaratması beklenmektedir ve sosyal yardımlarla birlikte aktif ve hedefli işgücü piyasası politikaları özellikle kadınlar ve gençler olmak üzere insanların potansiyellerinin tamamını gerçeğe dönüştürebilmeleri için giderek daha önemli hale gelecektir” ifadelerini kullandı.
Yoksulluğun bir ölçüsü olan ve Dünya Bankası tarafından izlenen Gini katsayısı, 2005-2007 yılları arasında Türkiye’deki eşitsizlikte keskin bir düşüşü yansıtıyordu. Ancak bu katsayı 2015’ten bu yana yüksek kaldı.
Yurtiçi veriler, salgının çalışanlar üzerindeki ağırlığının bir yansıması olan mevsimsellikten arındırılmış yetersiz kullanım oranının dört ay boyunca yükselerek Ocak ayında yüzde 29,5 ile rekor seviyeye yükseldiğini gösteriyor. Bu oran Şubat ayında yüzde 28,3’e düştü.
Gini katsayısı, sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımındaki eşitliği, bire yaklaştıkça gelir dağılımında bozulmayı ifade ediyor.