Türkiye’de uygulanan açılıp kapanmalara karşı esnafın sitemi devam ediyor
Özellikle kafe ve restoran gibi mekanları işletenler hem kendilerine yeterli destek verilmediğini hem de uygulanan çeşitli yaptırımların kendilerini adeta battırdığını söylüyor.
İktidar yetkilileri ve başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise esnafın durumunun iyi olduğunu söylerken bir yandan da “helallik” istedi. Ancak açıklanan rakamlara göre 2020’de yaklaşık 100 bin esnaf iflasa sürüklendi. Pandeminin başından günümüze kadar ise en az 124 bin esnaf dükkan kapısına kilit vurdu.
AKP’nin önemli kalelerinden biri olan Şirinevler’de, esnafın işleri kesat. Şirinevler’in işlek bir ara sokağında 24 yıldır lokanta işleten Ahmet Yurt, bir süredir borç batağında yüzüyor.
Yurt’un anlattığına göre pandemi öncesine kadar işler yolundaydı. Hem çalışanları hem de kendisi bu lokantadan rızkını çıkarıyordu. Ancak pandeminin başlamasıyla insanlar lokantaya seyrek gelmeye başladı. Çünkü virüsten korkuyorlardı. Yine de bir kısım müşteriler öğlen ve akşam saatlerinde gelmeye devam etti. Fakat hastalığın korkusu gittikçe yayıldı. Vaka sayısındaki yükseliş, ölümler ve istatistikler insanları korkuttu. O güne kadar yarı ölü halde ayakta kalmaya çalışan lokanta iktidarın kapanma kararı almasıyla devre dışı kaldı.
Bu dönemde lokantasını çalıştıramayan Yurt, evinden dışarı çıkamaz oldu. Oğluyla beraber aynı lokantayı işlettikleri için ikisi de bir anda işsiz kaldı. Bu süreçte giderleri de devam etti. İşletmenin kapalı olduğu süre içerisinde 22 bin lira kira ödedi. Fatura, stopaj ve vergilere daha dokunmadı bile.
Öbür yandan içinde yaşadığı evin kirası ve faturaları da gelmeye devam etti. Böylece yaklaşık 10 bin civarı para da sadece evin kira ve faturalarına gitti. Artan hayat pahalılığı ile diğer masraflarında da önemli bir şekilde artış oldu. Bu kadar para giderken hiçbir geliri de olmadı. Böylece ilk darbeyi o zaman aldı. Çünkü yavaş yavaş birikimini tüketti ve borçlanmaya başladı.
Tüm umutlarını kapanmanın bitmesine bağlayan emekçi, açılmanın gelmesiyle umduğunu bulamadı. Çünkü insanların düşen maddi seviyesinden dolayı lokanta eskisi kadar iş yapamadı. Bunda hastalık korkusunun da etkisi vardı. Mekanlara getirilen yüzde 50 kapasite sınırlaması da müşteri yoğunluğuna yeni bir engel oldu. Kısacası lokantanın eski gelirinden eser yoktu.
Maddi bir destek de alamayan Yurt, bir süre sonra vakaların artması ve yeni gelen ikinci kapanma dalgasıyla tekrar boşa düştü. Çünkü esnaf lokantasında paket servisi işi de çok nadirdi. İlk kapanmada eldeki tüm birikimini bitiren Yurt, ikinci kapanma ve Ramazan ayıyla iyice dibe vurdu. Son gelen açılmayı değerlendiren Yurt, “Bu kadar borç harç içinde dibe batmışken ben şimdi nasıl yüzeye tekrar çıkarım? Allah yardımcımız olsun. Gerçekten geleceğimiz karanlık görünüyor” diyerek sözlerini sonlandırıyor.
Muzaffer Tekin de bir restoranda servis elemanı olarak çalışıyordu. Kendi halinde geçimini sürdüren Tekin, yasaklamalar ve kapanmalardan dolayı işindeki ücreti düşürüldü. Önceden 4 bin lira kadar maaş aldığını ifade eden Tekin, patronunun maaşını asgari maaş düzeyine çektiğini ve kendisine “alınmaca-gücenmece olmasın” diye de tembih ettiğini söylüyor:
“Evli olmasaydım patron çıkaracaktı işten. Çünkü bazılarını çıkarmak zorunda kaldı. 12 yıldır orada çalışmama rağmen ilk kez böyle bir şey gördüm. Eskiden kilolarca kanat pişirirdik. Müşterilerin yoğunluğundan şikayet ederdik. Şimdi mumla arıyoruz. Kapanma olunca mahvolduk. Açılma olunca azıcık rahatladık. Daha ona alışmamışken tekrar kapanma geldi. Şu anda açığız ama oturmak yasak olduğu için kimse gelip kebap -kanat yemiyor. Oturma serbest olmayınca kim gelip kebap yer ki?”
Tekin’in aktarımlarına göre eskiden beş motorla paket hizmeti veriyorlardı. Ancak şu an motorcu sayısı ikiye inmiş. Çünkü talepler çok azalmış.
Tekin aynı zaman iki çocuk sahibi babası ve eşi de çalışmıyor. Çocukların sağlığı ve harcamalarının fazla olduğunu ve belinin düşen maaşla büküldüğünü söylüyor: “150 liradan aşağı bebek maması yok. Bezi, faturalar falan derken giderler çok kabarıyor. Çok zorlanıyoruz. Kemeri sıka sıka ne yapacağımızı şaşırdık. Benim gibi sigarası dahi olmayan bir adam bu haldeyse diğer insanları düşünemiyorum bile.”
Kuaför Selim Yıldırım ise çok zorlandıklarını ve devletin kendilerine çok az yardım yaptığını aktarıyor. Üç aylık destek karşısında aylarca dükkanlarının kapalı olmasının kendilerini zora soktuğunu belirten Yıldırım, “Önceliğimiz sağlık. Ancak devletimiz çok az bir yardım yapıyor. Bununla maalesef kimse geçinemiyor. Mesela senin dükkanın kirası 7 bin lira. Ama sana kira desteği diyerek bin lira yardım veriyorlar. Peki bu neyi karşılar?” diyerek sitem ediyor.
Bu tarz tedbirlerin işe yarayıp yaramadığı konusunda da kafasının karışık olduğunu aktaran genç berber, “20 gün kapanmada evde kaldık. Eğer bitiyorsa hastalık evde 20 gün daha da kalalım. Ancak sonuç alınmıyor. Hastalık için hepimiz elimizi taşın altına koyalım. Ancak devlette vatandaştan vergi aldığı gibi yardım da edebilmeli. Kira, fatura, işsizlik epey ödemeler var. Üç aylık destek ile kim ayakta kalabilir ki? Bakıyoruz hastalık halen sürüyor… Ne olacak?” diyerek çaresiz olduklarını belirtiyor.
Çiçekçilik yapan Ayşe Aslan da zor günlerden geçiyor. Normalde hastaneler için ve özel günler için çiçek satışı çok olurdu. Ancak kovid hastalarına kimse yaklaşamadığı için kimse çiçek alıp hastaneye de gitmiyor. Diğer hastalara yönelik ziyaretlerde de epey düşüş var. Çünkü insanlar hastane ortamından virüs kapma korkusu nedeniyle uzak duruyor. O yüzden çiçek satışlarında büyük bir düşüş yaşadı. Anneler gününün de yasaklamalara denk geldiğini aktaran Aslan, çiçeklerinin çoğunun çürüdüğünü ve çöpe atmak zorunda olduğunu söylüyor.
Evlere servis şeklinde çiçek yollama imkanı da yok. Çünkü bunun için hem siparişin verildiği bir internet sitesi lazım hem de evlere götürecek kurye elemanları lazım. Ancak Ayşe Hanım’ın bunu karşılayacak imkanları yok. İnsanlara sokağa çıkmadığı için de dükkanda bulunan çiçekleri satın alan pek kimse yok.
Çiçekçilikte zor durumda kaldığını aktaran Ayşe Hanım, “Açıkçası bu süreçte esnaf çok zor durumda. Öncelikle herkes para kazanırsa ortalık güzel olur. Önce sağlık sıhhat istiyoruz. İnşallah hepimizin yüzü güler. Ancak bak mayısın sonuna geliyoruz. Hiçbir şekilde destek görmedim. Mallarım çürüyor. Yine doldurdum çöpü…” diyerek çöpe atmak zorunda kaldığı çiçekleri bana gösteriyor.
Bu süreçte destek almadığını belirten çaresiz kadın sözlerini şöyle bitiriyor: “Bir destek almadım. Gelirim neredeyse bitti. Anneler günü kapanma döneminde geçti. Orada bile çiçek satamadım. İnsanlar evden çıkmadığı için ne hastanelere ne de bir yere çiçek götürmüyor. O yüzden satış yok. Satış yoksa esnaf da yok. O yüzden bir an önce her şeyin yoluna girmesini diliyorum. Allah yardımcımız olsun.”
Lokanta işletmecisi Kağan Gözcü de süreçte darbe yiyenlerden. Pandeminin uzamasından sonra üç elemanı işten çıkarmış. Şu an dükkan ancak kirasını çıkartabiliyor. Bankadan kredi çekmişler. Bu süreçte kredinin ertelenmesinin kendilerini azıcık da olsa mutlu ettiğini aktaran genç şef, şöyle devam ediyor:
“Şu kazandığımız parayla sadece dükkan kendini döndürüyor. Kar hiç yok. Az sayıda personeli çalıştırıyoruz. Çünkü sadece paket servis yapabiliyoruz. paket servisle günü, ayı vs kurtarmaya çalışıyoruz. Çalışanların yarısını işten çıkarmak zorunda kaldık.
Diğer gider kalemlerini eski birikimlerimizle sağlamaya çalışıyoruz. Bankaların verdiği krediyi biraz erteledik. Kazandığımız günlük ciro sadece kiraya falan yetiyor. Cumhurbaşkanımızın bahsettiği garson ve lokantalara olan desteği alamadık maalesef. Onun dışında herhangi bir şey söz konusu değil. Şimdilik herhangi bir destek söz konusu değil maalesef. İnşallah hastalık biter de işler yine eskisine döner.”
KAYNAK: AHVAL / Maaz İbrahimoğlu