Alman şirketleri 2023 yılından itibaren Çin’in Şincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki faaliyetlerini sona erdirmek zorunda kalacak. Federal Meclis Bilimsel Hizmetler Dairesi tarafından hazırlanan uzman raporuna göre, aralarında Adidas, BMW, Siemens ve Volkswagen gibi dünya markalarının olduğu çok sayıda şirket, 1 Ocak 2023’de yürürlüğe girecek “Tedarik Zinciri Yasası” adlı yeni düzenleme nedeniyle Şincan’daki üretimlerini ve ortaklıklarını sona erdirmesi gerekecek.
Yasanın uluslararası alanda faal Alman şirketlerinin insan hakları, çocuk işçiliği, iklim ve doğal kaynaklar konusunda sorumluluk altına aldığını vurgulayan rapor “Çin’in toplama kamplarında insan haklarına aykırı bir şekilde tuttuğu Uygurlar’ın, zorla çalıştırılmasının da yasanın sınırları içinde görüleceğini” ifade ediyor.
Federal Meclis Bilimsel Hizmetler Dairesi’nin raporunda, adı geçen Alman şirketlerinin üretim merkez ve fabrikalarını, Çin’in “mesleki eğitim merkezleri” olarak adlandırdığı, uluslararası kamuoyunun ise “toplama kampları” diye tanımladığı kampların yakınında kurmaları eleştirilirken bu işletmelerde, binlerce Uygur’un zorla çalıştırıldığının bağımsız başka uluslararası raportörler tarafından da ispatlandığı belirtildi.
Rapor, Çin’i Şincan’da Uygur ve diğer Müslüman azınlıkları dinlerinden, kültürlerinden ve dillerinden vazgeçmeye zorlamakla, kötü muameleye maruz bırakmakla suçlarken yapılanların, “Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi” kuralları içinde soykırım olarak tanımlanabileceğini de kaydediyor.
“Tedarik Zinciri Yasası’na göre Şincan’da iş yapan Alman firmalarının faaliyetlerini bitirmemesi, yasa ihlali olarak görülmesi gerekir” diyen rapor, bu durumda şirketlere, Almanya’da para cezası uygulanmasının, teşvik ve ihaleler dışı bırakılmalarının, mağdurların şirketlere karşı dava açabilmesinin mümkün olması değerlendirmesini yapıyor.
Yasa, düzenlemeye uymayan ve işçi sayısı binin üzerinde olan Alman şirketlerine yıllık cirolarının yüzde 2 oranında ceza verilmesini öngörüyor.
Pekin yönetimiyse, Şincan‘da kaç kamp bulunduğuna, buralarda kaç kişinin olduğuna ve söz konusu kişilerin zorla çalıştırıldığı suçlamalarına ilişkin bilgi vermiyor. 2019’da Alman medyasında yayınlanan ve büyük yankı uyandıran belgelerde, Uygurlar’ın sadece fiziki şiddetle karşılaşmadığı, kamplarda kameralarla ve puan sistemiyle tamamen gözetim altında tutuldukları öne sürülmüş, Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’e ve Çin yönetimine seslenerek, iddialara açıklık getirilmesini istemişti.
Washington merkezli düşünce kuruluşu Küresel Politikalar Merkezi (CPG) yüz binlerce Uygur’un pamuk tarlalarında zorla çalıştırıldığını öne sürerek, çeşitli uluslararası markaları, Uygurlar’ın zorla çalıştırılmasıyla elde edilen ürünleri üretimde kullanmakla suçlamıştı.
Düzenleme Türkiye’yi de etkileyebilir iddiası
Almanya‘da siyaset ve ekonomi çevreleri tarafından “paradigma değişikliği” olarak tanımlanan yasanın ileride insan hakları, doğal kaynaklar, iklim koruma ve çocuk işçiliği konusundaki kurallara uymayan başka ülkeler için de gündeme gelebileceği belirtiliyor.
Alman sendikaları, Türkiye’de Hugo Boss, Zara, C&A gibi şirketlerin tedarikçilerinde çocuk işçilerin çalıştırıldığını iddia ediyor. 2018’de imzaladıkları koalisyon sözleşmesinde tedarik zinciri konusunda bir yasal düzenleme yapma konusunda mutabık kalan koalisyon hükümetinin ortakları Hıristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) ve Sosyal Demokrat Parti (SPD), geçen Şubat ayında yasa konusunda anlaşmıştı.
Kökeni, 2011 yılında kabul edilen “Birleşmiş Milletler Ekonomi ve İnsan Hakları İçin Temel Prensipler Kararnamesi” olan “Tedarik Zinciri Yasası” 1 Ocak 2023’den itibaren kademeli olarak yürürlüğe girecek. Yaklaşık 2 bin 900 şirketin bu yasadan etkilenmesi bekleniyor.