Fransa’nın, 1994 yılında Ruanda’da yapılan soykırımda “ciddi sorumluluk” taşıdığını” ilan eden raporun geçen ay yayımlanmasının ardından, Ruanda’da olup bitenlerle ilgili devlet arşivleri bugün kamuya açıldı.
Resmi gazetede Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un imzasıyla bugün yayımlanan genelgede, 1990 ile 1994 yılları arasındaki dönemle ilgili devlet arşivlerinin kamuya açıldığı duyuruldu.
Tarihçilerin yaklaşık iki yıllık çalışmasının ardından geçen ay Macron’a teslim edilen ve sonra kamuoyuna da duyurulan raporda, Fransa’nın, Ruanda’daki soykırımda ciddi sorumluluk taşıdığı vurgulanmıştı.
Tarihçi Vincent Duclert başkanlığındaki toplam 15 üyeden oluşan komisyonun raporunda, Ruanda’daki soykırımla ilgili Fransa’nın sorumlu olduğu ancak suç ortağı olarak değerlendirilemeyeceği bildirilmişti.
Fransa’da geniş yankı uyandıran yaklaşık bin sayfalık raporda, dönemin cumhurbaşkanı François Mitterrand, sahadakileri ve askerlerin uyarılarını yeteri kadar dinlemediği gerekçesiyle eleştirilmiş ve soykırımla ilgili Fransa’nın sorumluluğu konusunda ”merkez rol” için Mitterand adres gösterilmişti.
Macron, göreve geldikten sonra 2019 yılında bu komisyona 1990-1994 yılları arasında Ruanda’daki gelişmelerle ilgili Fransa’nın rolü konusunda kapsamlı bir rapor hazırlanması talimatını vermişti.
Ruanda soykırımı nasıl gerçekleşti?
Ruanda’da 1994’te Hutular, dönemin Devlet Başkanı Juvenal Habyarimana’nın uçağının düşmesinden sorumlu tuttukları Tutsilere karşı soykırım başlatmıştı. Ülkede 100 gün süren katliamda 800 binden fazla Tutsi hayatını kaybetmişti.
Fransa, soykırımı yapan Hutu hükümetinin uzun süre destekçisi olduğu için uluslararası kamuoyunda ve ülke içinde eleştiriliyor. Paris yönetimi, 23 Haziran 1994’de ülkenin güneybatısında sığınmacılar için güvenli bölge oluşturmak amacıyla Turkuaz Operasyonu’nu başlatmıştı. Fransa, soykırımı engellemek yerine soykırımcılara silah ve mühimmat desteği sağlayarak, Ruanda Yurtsever Cephesinin (RPF) ilerleyişini kısıtladığı için kınanmıştı.
Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı Mitterrand, Le Figaro gazetesine 1998’de verdiği mülakatta, “O ülkelerde bir soykırım yaşanması o kadar da önemli bir şey değil.” ifadesini kullanmıştı.