Türkiye’de yaşayan bir Uygur Abdullah Metseydi’nin geçtiğimiz ay kapısını polis çaldı. Bir düzine kadar tam teçhizatlı terörle mücadele polisi evine girdi ve Metseydi’ye Çin aleyhinde herhangi bir hareket içerisinde yer alıp almadığı soruldu. Karısı ve çocukları sınır dışı edilmekle tehdit edildi. Daha sonra eşi ile birlikte göçmenlerin sınır dışı işlemlerinin yapıldığı tesise götürüldü. Bugün hala bu mekanda akıbetini bekliyor.
Metseydi’nin karısı Melike AP muhabirine gözyaşları içinde, “Sınır dışı edilmekten korkuyorum” dedi ve intikam korkusuyla soyadını vermeyi reddetti. “Kocamın akıl sağlığı için endişeliyim” diye de ekledi.
Siyasi muhalefet liderleri, Türkiye’de hükümeti Çin aşısı karşılığında Uygurları gözden çıkarmakla suçluyor. Vaat edilen Çin aşılarının on milyonlarca dozu henüz teslim edilmedi.
Avukatlar, son aylarda yaklaşık 50 Uygur’a baskın düzenlenerek gözaltına alındıklarını ve Türk polisinin sınır dışı etme merkezlerinde onları tuttuğunu söylüyor. Bu da geçen yıldan bu yana bu şekilde alınan insanların sayısında önemli bir artışa işaret ediyor.
Avukatları Uygurların pazarlık konusu olmasından endişe ediyor. Türkiye ile Çin arasındaki aşı anlaşması bir yıl önce imzalandı ve Pekin tarafından aralık ayında onaylandı.
Henüz bu anlamda bir değiş tokuşa dair herhangi bir kanıt yok ancak Çin aşılarının ilk sevkıyatının aralık ayında haftalarca bekletildikten sonra yapılması konuya şüpheyle bakanların aklında soru işaretleri yarattı.
CHP’li Kaya: Türkiye’ye şantaj mı yapılıyor?
CHP’li YIldırım Kaya da parası ödenmiş aşıların sadece üçte birinin geldiğini onun da geç gelmesini şüpheli bulduğunu belirtiyor ve “Çin Türkiye’ye ek koşul mu ileri sürüyor? Şantaj mı yapıyor?” diye soruyor. Kaya, resmi olarak Türk hükumetine Çin’den gelen baskıyı sorduğunu ancak henüz bir yanıt almadığını söyledi.
Hem Çin hem Türk yetkililer bu tür bir pazarlık olduğu iddialarını tamamen reddediyor ve iddiaların karalama kampanyası olduğunu ileri sürüyorlar.
Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu aralık ayında yaptığı bir açıklamada aşılardaki gecikmenin Uygurlarla bağlantılı olmadığını ifade ederek “Uygurları politik malzeme etmiyoruz, insan haklarını savunuyoruz” demişti.
Anlaşma Uygurlar için kabusun başlangıcı mı?
Uygurlara göre ise bu aşı anlaşmanın onaylanması onların hayatlarını tehlikeye sokabilecek bir kabusun başlangıcı olabilir. Çin’e iade edilerek toplama kamplarına gönderilebileceklerini düşünüyorlar.
Şimdiye kadar çok az sayıda Uygur Çin’e iade edildi ve bu iadeler de Türkiye’de bulunan 5 bin Uygur’un protestoları ile karşılaştı.
Son haftalarda Türkiye’nin Pekin Büyükelçisi de Çin’in aşı çalışmalarını överek Ankara’nın Çin ile yargısal işbirliğine önem verdiği açıklamasında bulundu.
Bugün Çin’de bir milyondan fazla Uygur bu tür kamplarda tutuluyor. Çin hükumeti bu kampların son derece normal ve gönüllü eğitim ve meslek beceri edinme kampları olduğunu ileri sürüyor. Aynı zamanda bu adımın terörle mücadele için atıldığı belirtiliyor. ABD ise Uygurların yaşadıklarını ‘soykırım’ olarak ilan etti.
Geçmişte az sayıda Uygur militan eğitimi almak için Suriye’ye gitti. Ancak Türkiye’deki Uygurların çoğu cihatçılarla görünmekten kaçınıyor çünkü bunun Uygur davasına zarar vermesinden endişe ediyor.
“Ciddi iş yapmıyorlar”
Gözaltına alınan Uygurları temsil eden avukatlar, çoğu durumda Türk polisinin Uygurların terör gruplarıyla bağlantılı olduğuna dair hiçbir kanıt bulamadığını söylüyor. Ankara hukuk profesörü İlyas Doğan, tutuklamaların siyasi amaçlı olduğuna inanıyor ve şöyle konuşuyor:
“Metseydi de dahil olmak üzere şu anda sınır dışı merkezlerinde altı Uygur hakkında ellerinde somut bir kanıt yok. Ciddi iş yapmıyorlar”
Son yıllarda gelişen Çin-Türkiye ilişkileri
Son yıllarda Çin Türkiye’ye büyük yatırımlarla geldi. Bu yatırımların yanı sıra borç para da verildi. Çin sermayeli 1,7 milyar dolarlık bir kömür santrali Akdeniz’de kuruluyor. İstanbul Havalimanı dünyanın ilk ‘Çin dostu’ havalimanı sertifikasını aldı. Bu şekilde Şangay ve Pekin’den çok sayıda turist gelmesi planlanıyor.
Aynı yıllarda Çin Türkiye’den çok daha fazla sayıda Uygur’un iade edilmesini talep etmeye başladı. Buna örnek ilk iade talebi de Axios tarafından bildirilen ve The Associated Press tarafından görülen sızdırılmış iade talebinde, Çinli yetkililer, terör suçlamasıyla eski bir Uygur cep telefonu satıcısının iade edilmesini istedi. Satıcı tutuklandı ancak sonunda serbest bırakıldı ve suçlamalardan aklandı.
“Beni Çin’de ölüm bekliyor”
Geçtiğimiz birkaç yıl içinde iki kez gözaltına alınan Uygur şair Abdurahim Parak da Çin hapishanesinde üç yıl boyunca maruz kaldığı “cehennem gibi” koşullara kıyasla Türkiye’deki tutukluluğun bile “otel gibi” olduğunu söylüyor. İsmini temize çıkardıktan sonra Imim de serbest bırakıldı. Ancak iade tasarısının onaylanabileceğinden korktuğu için geceleri uyumakta zorluk çektiğini ve bu baskıyı “dayanılmaz” bulduğunu belirterek “Beni Çin’de ölüm bekliyor” diyor.