Rusya ile Türkiye Karabağ’daki ateşkesi gözlemlemek üzere Azerbaycan’da ortak merkez kurulmasına ilişkin anlaşmayı imzaladıktan sonra sıra Nahçıvan ulaşım hatlarının açılması vaadine geliyor.
Türk askerinin Karabağ’da konuşlanması hedefine ulaşamasa da gözlem merkezi üzerinden denkleme giren Türkiye, 10 Kasım’daki ateşkes anlaşmasını stratejik kazanç silsilesine dönüştürmek istiyor. Ankara bölgede Türk askeri varlığını kalıcı kılmanın ötesinde Ermenistan toprakları üzerinden Azerbaycan ile Nahçıvan arasında açılacak ulaşım hatlarını tam anlamıyla “stratejik koridor” olarak çerçeveliyor.
Aslında anlaşmada koridor ifadesi geçmiyor. Ermenistan ile Karabağ arasındaki 5 kilometre derinliğine sahip Laçin Koridoru, Rus gücünün kontrolünde, üç yıl içinde yeni bir yolla net olarak çerçevelenirken Nahçıvan hatlarını tanımlayan en uygun ifade belirsizlik. Anlaşmadaki tam ifade şu: “Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti ile Azerbaycan’ın batı bölgelerini birbirine bağlayan ulaşım bağlantısı inşa edilmesi sağlanacaktır. Ermenistan, vatandaşlar, araçlar ve malların engelsiz geçişini sağlamak için bu ulaşım bağlantılarında güvenliği sağlayacağını garanti eder. Ulaşım hattında kontrol, Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) Sınır Muhafız Birimi tarafından sağlanır.”
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev 1 Aralık’ta “Azerbaycan Türkiye ile birleşiyor. Rusya, Azerbaycan, Türkiye, İran ve isterlerse Ermenistan bu koridora katılabilir” dedi.
Aliyev bu fikri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya lideri Vladimir Putin’in de memnuniyetle karşıladığını söyledi. Ancak Ruslar ilgisiz gözüküyor. Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, Azerbaycan liderinin sözleri sorulunca “Bu konuyu yorumsuz bırakıyorum” deyip daha önce Putin ile Aliyev arasındaki telefon görüşmesinde diğer konularla birlikte ulaşım hatlarının da ele alındığını hatırlattı
Belirsizliklere rağmen petrol ve doğal gaz boru hatları, demiryolu ve karayolu projeleriyle Türkiye’ye Hazar havzası, Orta Asya ve Çin’e kadar stratejik bir kapının açılacağı, Türk dünyasının birleşeceği yorumları öne çıkıyor. Bu yorumlara ABD’de Joe Biden’ın başkan olmasıyla Rusya’ya karşı tavizsiz politikanın Türkiye’nin planlarına güç vereceği öngörüsü ekleniyor. Hayalleri coşturan noktalar şöyle:
- Koridordan gaz hattı döşenirse maliyet düşecek. Türkiye, İran’a 1000 metreküp için 490 dolar ödüyor. Nahçıvan koridoruyla gelecek gazın maliyeti 335 dolara düşebilir.
- Türkmen gazı da gelecektir.
- İran ile 2026’da gaz anlaşması yenilenirken Nahçıvan koridoru Ankara’nın elini güçlendirecektir.
- ABD destekli Trans-Hazar boru hattı projesi tekrar canlandırılabilir.
- Türkiye ile Azerbaycan arasındaki TANAP’ın yıllık 16 milyar metreküp gaz kapasitesi 32 milyara çıkacaktır.
- Kuzeyde Bakü-Tiflis-Kars ve güneyde İran-Afganistan-Pakistan güzergâhı ile birlikte Nahçıvan’a yapılacak 230 kilometrelik demiryolu hattı Türkiye’yi kuzey-güney koridorunda transit ülke haline getirecektir.
Sabah gazetesi bu hayale coşkulu bir yorum da ekledi: “Koridorun kurtarılmasıyla Türkiye’yi Pasifik kıyılarına ulaştıracak stratejik ticaret ve enerji yolu açıldı. Enerji ve ticaret denklemi kökten değişecek. 3 milyar nüfuslu dev bir pazarın kapıları ardına kadar Türkiye’ye açılmış olacak.”
Türkiye’nin hayalleri ile İran’ın kaygıları birbirini tamamlıyor. Azerbaycan ve Nahçıvan arasında koridor işlevi gören ve bu sayede para kazanıp Bakü üzerinde nüfuz edinen İran kaybeden taraf olmaktan korkuyor.
Online gazete Maşrek’a göre İran Azerbaycan’dan Nahçıvan’a giden doğal gazdan yüzde 15 komisyon alıyor. Türkiye de Orta Asya’ya sevkiyatında İran koridorunu kullanıyor. İran güzergâhını kullanan Türk kamyonu sayısı ayda ortalama 12 bin civarında. İran, Türkmenistan sınırına kadar 1800 kilometrelik yol için 700-800 dolar geçiş ücreti alıyor. Bu gelirler düşecek. İranlıların tek tesellisi çarlık zamanında Erivan’ı Nahçıvan ve Zengezur (Ermenistan) üzerinden Azerbaycan’a bağlayan demiryolunun tekrar açılması halinde İran’ın da bundan faydalanacak olması.
Javan gazetesi de Türkiye’nin İran ile Rusya’nın jeopolitik çıkarlarını hedef aldığını ve bunun, Amerikan stratejisiyle uyumlu olduğunu öne sürüp “İran bu koridoru kabul etmeyecektir” dedi.
42 kilometre genişliğindeki Zengezur’dan geçecek koridora dair stratejik hesapların tutarlı olup olmadığından önce Rusya ve Ermenistan’ın izleyeceği yol önemli. Yenilginin şokunu atlatamayan Erivan tarafında henüz çok laf edilmiyor. Ancak Ermeni yorumcu Richard Giragosian hatla ilgili maddenin tehlikeli derecede bulanık olduğunu; egemenlik, hukuki statü ve kontrol hakkı konularında soru işaretleri uyandırdığını; olası sonuçlar nedeniyle doğrudan müzakere ve anlaşmaların gerektiğini düşünüyor.
Koridor planının saplanıp kalacağı ilk yer Karabağ’ın statüsü. Anlaşmada statü meselesi boş bırakıldı. Barışın tesisi Karabağ’la ilgili nihai çözüme bağlı. Bu düğüm çözülmeden Ermenistan’ın topraklarında tasarruf hakkı tanıması çok iyimser bir beklenti. İkincisi koridor için Ankara’nın Ermenistan’la ilişkilerini normalleştirmesi bir önkoşula dönüşebilir. Erdoğan ilişkileri normalleştirmek için iki yıllık çabaların sonucunda 2009’da imzalanan normalleşme protokollerini Karabağ’da işgalin bitirilmesi şartına bağlamıştı. Koridor pazarlığı başlarsa Ankara-Erivan ilişkilerini bunun dışında tutmak zor olabilir. Karabağ ve Erivan-Ankara barışı sağlanırsa dinamikler kökten değişebilir. O vakit koridor projesi Türkiye, Rusya, İran, Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan’ı da içine alan kazan-kazan etkisi yaratabilir.
Fakat bu koşullar sağlansa bile köpürtülen stratejik hesaplar ile bölgeyi kuşatan gerçekler arasında uçurum kapanmıyor.
Enerjide çok büyük bir talep var da Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan doğal gazını gönderecek yol bulamıyor değil. Ya da Orta Asya’da talep patlaması var da Türkiye’nin ürettiği mallar elinde kalıyor değil.
Bunun ötesinde ulaşım hatlarının güvenliğini üzerine alan Rusya, Hazar havzasında rakip projelere izin verecek mi? Gazprom, Transneft, Lukoil Azerbaycan’da iş yapıyor. Ruslar SOCAR’a, SOCAR ise Antipinski Rafinerisi’ne ortak. Ruslar şu anda anlaşmanın garantörü olarak renk vermese de kendi stratejik çıkarlarını izleyecektir.
Ruslar arasında Türkiye’ye çok taviz verildiği eleştirileri artıyor. Siyasi yorumcu Konstantin von Eggert şunu söylüyor: “Karabağ’da olanlar jeopolitik bir felakettir (…) Türkiye çok önemli bir yer edindi (…) Türkiye, Çin ve İran gibi bölgesel oyuncuların bundan çıkaracağı sonuçlar, Kremlin’in tepkisinden korkmadan Orta Asya ve Güney Kafkasya’da daha da güçlenebilecekleri yönünde olacaktır.”
Hazar’daki diğer komşular Avrupa’ya transferde Rus enerji hatlarını kullanırken uzun soluklu ortaklıklar için Çin’e yöneliyor. Avrupa’da talebin düşüş eğilimi, buna karşın Çin’in büyük ölçekli alım vaadi Türkiye bağlantılı hatların şansını azaltıyor. Şu anda Azerbaycan’dan Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Hattı, Bakü-Erzurum Gaz Hattı ve Güney Gaz Koridoru/TANAP bulunuyor.
Enerji uzmanı Mühdan Sağlam da beklentileri abartılı buluyor. Sağlam’ın Al-Monitor’a değerlendirmesi şöyle: “Aşırı iyimser bir duruş sergileniyor. Enerji akışında Türkmenistan’ın Çin’le ilişkileri, Rusya ve İran’ın Hazar’daki çekinceleri önemsenmiyor. Diyorlar ki, koridorla gaz akışı 32 milyar metreküpe çıkabilir. Kimin gazıyla? Azerbaycan’ın kapasitesi yetersiz. Türkmenistan Çin’le çalışıyor. Yarısı Azerbaycan’dan geliyor, geri kalan nereden gelecek? Türkmenistan’ı önemsiyorlar ama onlarda bu yönde perspektif yok. Hepsi Asya-Pasifik’e yöneliyor. Ayrıca Avrupa’ya arz sıkıntısı yok, aksine talepte daralma var. En fazla Rusya’ya giden sevkiyatın bir kısmını yönlendirebilirler. Bunun için Türkmenistan’dan Azerbaycan’a yeni hat gerekiyor ki TANAP’a bağlanabilsin. Trans-Hazar hattına atıf yapıyorlar ama bu hat bir kez gündeme geldi bir daha üzerinde durulmadı çünkü maliyeti yüksek. Tabii o zaman koridor yoktu. Fakat Türkmenistan Çin’le sorunsuz bir ortaklık kurmayı ve Rusya’yı ürkütmemeyi seçiyor. Türkmenistan’ın 2009’a kadar sadece Rusya ile çıkışı vardı. Çin’le inşa edilen hattın kapasitesi 30 milyar metreküp, bunu 50 milyara çıkarmak istiyorlar. Hâliyle istikrarsız bir alternatife yönelmezler. Avrupa’ya 3 milyar metreküp gaz satmak cazip değil. Maliyeti ile getirisi arasında uçurum var.”
Sağlam üç koridora yetecek bir arzın olup olamayacağı konusunda “Üretimi artırdıklarında Rusya ve İran, Hazar’da sorun çıkarır. Türkmenistan Gazprom’a verdiği gazı düşüreceğini ilettiğinde iki sonuç çıkarmıştık: Biri dolaylı aktör istemiyor; ikincisi kapasite yok. Türkmenistan, Nabucco’da olduğu gibi Rusya’yı kızdırmak istemiyor, sonuçta bu projeler Rusya’nın payını düşürmeye dönük. Bunun yerine Çin’i tercih ediyor” diyor. Sağlam ABD’ye bel bağlanmasını da anlamsız buluyor. 10 yıllık çalışmaların ardından 2013’de iptal edilen Nabucco önemli bir dersti.
Demiryoluyla ilgili de Kars-Tiflis-Bakü hattı stratejik bir ağırlık kazanmamışken ikinci bir projenin hangi sebeple büyük bir atılıma dönüşeceği meçhul. Türkiye projeleri İpek Yolu ile ilişkilendiriyor ama Çin’in Kuşak ve Yol Projesi’nde Türkiye öne çıkmıyor.
Ulaşım hatlarında hangi ülke ne aktaracak? Kim ne kadar ortak olacak? Hiçbiri belli değil. Kimse de renk vermiyor.
Yazar Fehim Tastekin
Kaynak: Al – Monitor