*Görsel: pixabay
Pandemi döneminde ekonomik olarak etkilenen sektörlerden biri de müzik sektörü oldu. Koronovirüs salgını nedeniyle zor günler geçiren ve konserleri iptal edilen yüzlerce müzisyen, dün sosyal medyada #MüziğeSesVer etiketi ile yeni bir kampanya başlattı. #MüziğeSesVer etiketi ile çağrıda bulunan sanatçılar, “Mevcut ekonomik hasardan kendi çabalarımız ile kurtulmamız imkansız” dedi.
TIKLAYIN- Müzisyenlerden ortak çağrı: #MüziğeSesVer
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ankara milletvekili ve Parti Meclisi üyesi Gamze Taşcıer de, müzisyenlerin sorunlarını gündeme getirmişti. Taşcıer, “Pandemi başladığından bu yana intihar eden müzisyenlerin sayısı yüze yaklaşmış. Müzik aletlerini satarak eve ekmek götürmeye çalışan müzisyenler var” demişti.
“İntihar verisi sunamayız”
Taşcıer’in bahsettiği intihar verilerini, sektörün ve müzisyenlerin sorunlarını, Müzik-Sen Yönetim Kurulu Üyesi ve müzisyen Hasan Aldemir ile konuştuk.
“Konser ve kültürel-sanatsal etkinlik yasakları devreye girince müzisyenlerin iş yerlerindeki çalışmalarının durduğunu söyleyen Aldemir, şöyle konuştu:
“Milletvekili Gamze Taşcıer’de bizimle yaptığı görüşme sonrasında bir demeç verdi. Ancak kendisinin yaptığı açıklamada intihar vakaları noktasının diğer sorunların önüne geçtiğini gördük. Müzisyenlerin yaşamış oldukları sorunlar hala bütün çıplaklığıyla ortada ama bu sorunlar dün yayınlanan demeçten sonra bir anda bütün ilginin odağı haline geldi. Bu da haliyle çok değerli ancak intihar vakası ön plana çıkarılınca sorunlar arka planda kalmış gibi hissettik.
“İntihar konusu şöyle; bizler herhangi bir resmi veri sunamayız, neden sunamayız? Çünkü müzisyenlik, Türkiye’de bir meslek tanımı içerisinde değil. Doktorluk, avukatlık, mühendislik gibi bir tanımımız yok. Bir meslek odasından aldığınız belgeyle de gidip müzisyenlik yapma durumu söz konusu değil. Müzisyenliği herkes yapabilir.
“Aldığımız duyumlar var”
Müzisyenlik yapıp, aynı zamanda ek iş yapanların da olduğunu ve bu ek işlerinden ek kazanç sağladıklarını söyleyen Aldemir, şöyle devam etti:
“İşte bu müzisyenler ve ek iş olarak bu mesleği yapanlardan salgından sonra, şöyle duyumlar aldık, ‘Şu kişi intihar etmiş, şurada da şu kişi intihar etmiş, o da müzisyendi’. Bunlar bizim aldığımız duyumlardır. Bu duyumlara yapmış olduğumuz iş gereği sırtımızı çeviremeyiz. Bunları da ciddiye almamız gerekiyor ama bize sorarsanız resmi veri var mı, kaçı öldü, isimleri ne derseniz, şu kadardır diyemeyiz.
“Müzisyenler bu dönemde müzik aletlerini satmak zorunda kaldılar. Başka işlere yönelmek zorunda kaldılar. Oturdukları evden çıkıp başka şehirlere ya da ailelerinin yanına dönmek ve kurmuş oldukları düzenleri terk etmek zorunda kaldılar.
“Sosyal güvenceniz yok”
“Şimdi bunlar baktığınızda müzisyen için yıkım sürecini hızlandıran şeyler. Yani günde 100-200 liraya çalışıp ayakta kalmaya çalışacaksınız ve sonra bunlar bir anda kesilecek. Dolayısıyla sosyal güvenceniz yok, hiçbir iş güvenceniz yok, kısa çalışma ödeneğinden ya da devletin diğer sektörlere sunduğu şeylerden faydalanamıyorsunuz. Bir anda o günlük parayı bile kazanamıyor hale geliyorsunuz. Dolayısıyla bunun da uzun döneme yayıldığını düşününce ve alınan tedbirlerin de ilk olarak kültürel-sanatsal etkinlikler noktasında olduğunu düşününce intihar sayısı her ne olursa olsun ortaya çıkacak veriye de şaşırmamak lazım.
“Sendikadan haberi olmayanlar var”
“Salgın dönemi olağan üstü bir dönemi olduğu için bizim gibi yevmiye ile çalışan insanlar için çok büyük yıkımlara sebep olabiliyor. Dolayısıyla bazen bu tip sorunlar görülmüyor. Bizim tek isteğimiz bizi yalnız bırakmasınlar.
“Yasak konulduğunda sosyal medyadan tepki göstermekten başka yapacak bir şey olmuyor. Sendikal mücadele ve hak kazanımı ne yazık ki böyle olmuyor. Kültür-sanat, üzerine hiçbir politika üretilmeyen bir alan haline geldi maalesef. Hiçbir çözüm sunulmuyor bize. ‘Sizi mağdur etmeyecek çözümler bulalım’ demiyorlar. Çünkü yok sayılıyorsunuz. Müzisyenler yok sayılıyor.
“Artık müzisyenlerin sendikal anlamda bu dağınık ve örgütsüz görüntüyü de bertaraf etmesi gerekiyor. Bu en önemli sorunlarımızdan biri ki şu anda müzisyenler kendi sendikal örgütlenmesinden haberi olmayan müzisyenler var.”
Müzisyenlerin böyle bir görüntü çizdiği için devlet tarafından çok da ciddiye alınmadığını düşündüğünü söyeleyn Aldemir, “1 milyona yakın müzisyen sendikalaşamıyorsa, bu bir sorundur. Türkiye’de ben şu hakkı istiyorum dediğinde kimse kalkıp da ertesi gün o hakkı size vermiyor. Dolayısıyla ne kadar büyük bir güç olursanız, o zaman sizi karşınıza alırlar” dedi ve müzisyenler için kendi gündemlerinde olan ve yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
Neler yapılmalı?
“Siyasi parti liderleriyle, bakanlıklarla görüşüp müzisyenlerin önce sosyal güvenlik haklarını elde etmelerini sağlamamız lazım.
“Meslek tanımı içerisine alınmamız lazım, yani mesleki yeterlilik belgesi verilmesi ve bu işin içindeki insanların da bu belgeyle hareket etmesinin sağlanması gerekiyor.
“Sendikal örgütlenmeyi daha da büyütmeliyiz. Aynı zamanda yeşil pasaport hakkı da elde edilmesini isteriz.”