YORUM | M. NEDİM HAZAR
AKP iktidarının bu ülkeye verdiği zarar ve attırdığı dikişler konusunda düzinelerce kitap yazmak mümkün olacak sanırım. Bir ülkenin nasıl bitirileceğini herkesin ve tüm dünyanın gözü önünde uygulamalı gösteren bir anlayışın, topluma etkilerini, insanları nasıl dönüştürdüğünü bizzat örnekleriyle görmek her ne kadar kimi zaman can yakıcı olsa da eğlenceli de…
Vaktiyle yanınızda duran, beraber vakit geçirdiğiniz, emek verdiğiniz, maddi manevi dostluklar içinde olduğunuz kimilerinin bu süreç sonrasında değişmesi belki anlaşılabilecek bir durum.
Öyle ya, kimi kariyer endişesinden, kimi korkudan, kimi başka sebeplerden dolayı selamı sabahı kesen insan sayısı az değil hani. Aslında kimseye darıldığımız ya da gücendiğimiz de yok. Bir yere kadar anlaşılabilir endişeler yani.
Bu sürecin hemen başlarında inançsız olduğunu bildiğim bir film yönetmeni arkadaşım telefon açmış ve aynen şöyle demişti: “Kardeşim bir ihtiyacın var mı? Şimdi senin eski dostlarının hepsi korkudan selam sabahı kesmiştir!”
Maalesef ki haklıydı…
Başka ve popüler bir film yönetmeni, aynı zamanda komedi oyuncusu aramış, “Kardeş telefon listemden siliyorum seni kusura bakma. Hani bir şekilde anlarsan gücenme. Malum bu süreç, nefes aldırmıyorlar,” demişti.
Ona da, “Elbette kardeşim, bizden dolayı sana zarar gelmesini asla istemem,” türünden bir şeyler söylemiştim.
Keza bir başka bacımız, ona zarar filan gelmesin diye takip bile etmediğimiz bir yazar hanım bacımız beni engelleyerek kendince sağlama almıştı kendini.
Ancak bazı durumlar var ki, iktidarın insanları etkilemesi ve semptomik durumlar oluşuyor.
Bu semptomlardan birine de şahsen Lamaizm ismini koydum ben.
Eski dostlarının seninle selamı sabahı kesmesinden bir tık ilerde bu durum.
Örneğin Salih Tuna isimli bir yazar var. Vaktiyle dostluğumuz arkadaşlığımız olmuş. Tanışıklığımız 20 yılı geçkindir belki.
Geçen sosyal medyada alenen “Allah seni ıslah etsin” diyerek ne kadar küfürbaz trol varsa üzerime salmıştı.
Elbette ben ona ıslah ya da başka bir tavsiyede ve duada bulunmadım. Ki eğer onunla aynı tıynette olsam çok fena hırpalamam da mümkündü. Durduk yere bir Lama gibi üzerime tükürmeyi tercih etmişti nam-ı diğer Salih Tuna.
Bakalım bu Lamaizm neymiş…
Malum; koyun ile deve arasında bir türdür lama. Ancak deve de değildir, koyun da… Kafaları ve yürüyüşleri deveyi andırır. Tüyleriyle koyuna, bacaklarıyla geyiğe, inatçılıklarıyla katıra benzerler. Ağırlık ve boyuyla insana yakın bir hayvandır lamalar. Gebelikleri 11 ay sürer ve yavrularını emzirirler. Geviş getirmesi deveyi andırır ama hörgücü yoktur mesela.
Cenab-ı Allah’ın her hayvana verdiği savunma sistemi lamaya da verilmiştir. Öfkelendikleri an verdikleri ilk tepki tekme atmaktır. Çabuk kızan hayvanat familyasındandırlar. Öfkelerini önce tekme savurarak gösterirler. Eğer boyunlarının uzanabileceği mesafedeyse hasımları ısırabilir ayrıca. Ve en meşhuru şüphesiz tükürmeleridir.
Açıkçası her şeye kızabilirler. Bazen sevgi gösterisi bile tepelerini attırır ve ısırıp tükürürler muhataplarına. Bu nedenle bir lamayla karşılaşırsa her an tükürük yemeye hazırlıklı olmalıdır insan. Tükürüğün içeriğini yazarak midelerinizi kaldırmak istemem açıkçası ama öyle basit bir şey değil şüphesiz, midesinde ne varsa kızgınlıkla dışarı salabilir öfkeden deliye dönmüş bir lama.
Öfkenin bilinçaltındaki karşılığı olduğunu söyler kimi bilim adamları lamanın. Örneğin rüyada lama görmek, gerçek hayatta sinirlilik durumun karşılığıdır.
Güney Amerika Kızılderilileri lamaları insana en yakın ama en güvenilmez hayvanlardan sayar. İnatçılıkları ve kanaatsiz olmalarıyla makbul sayılmazlar. Vefasızlıklarıyla meşhurdurlar. Ancak her iklime kolay adapte olabilmeleriyle de meşhurdurlar.
Sıklıkla Budizm’de öğretmen anlamına gelen ve din adamı unvanı olan ‘Lama’ ile karıştırılırlar. Sosyal davranışları itibarıyla daha çok gündüzleri aktif olan ve kalabalık yaşayan bir familyadır lamalar. Çabuk öfkelenmeleri ve vefasızlıkları onların en zayıf yönü olduğu için aslında birbirine de pek güvenmeyen bir türdür. Buna rağmen sürü psikolojisinin en etkin olduğu faunalardan sayılırlar.
Muazzam taklitçidirler. Birbirlerini taklit etmede neredeyse birincidirler. Zaten tekme atma ve tükürme refleksleri de bu sebeple gelişen ilk özellikleridir.
Şimdi özellikle medya sektörü iki ayaklı lamalardan geçilmiyor. Ne zaman size tükürecekleri belli olmuyor.
Böyleyken böyle…