Ahval Genel Yayın Yönetmeni Yavuz Baydar’ın hazırlayıp sunduğu Dersimiz Tarih, bu hafta 12 Eylül Askeri Darbesini ele alıyor. Darbenin 40. yıl dönümünde Baydar’ın konuğu, Siyasetçi – Akademisyen Baskın Oran. Oran’ın aynı zamanda Kenan Evren’in Yazılmamış Anıları isimli iki ciltlik bir kitabı da bulunuyor.
Kitabını hazırlarken Kenan Evren’nin tüm söyleşi, demeç, konuşmalarını satır satır araştırdığını ifade eden Oran, bu sebeple aslında Evren’i çok iyi tanıdığını belirtiyor ve ekliyor:
“Kenan Evren’i avucumun içi gibi tanıyorum. Evren, amatör bir imam çocuğudur ve darbe sonrası Türkiye’ye İslamcılığın getirilmesi ilk ve ortaöğretime zorunlu din derslerinin koyulmasıyla başladı…”
12 Eylül Darbesinin iki önemli sonucu olduğunu belirten Oran, bu sonuçları şöyle açıklıyor:
“12 Eylül, Türkiye’nin başına Kürt meselesini ve İslamcılığı getiren darbedir. Diyarbakır Cezaevi’nde makatlarına cop sokulan çocuklar cezaevinden çıkınca soluğu dağda aldılar. Türkiye’de Kürt meselesi tabi ki vardı fakat bastırılmıştı… 1950’lerin sonunda Kürt aydınları kendilerinin olan hakları istemeye koyuldular ancak bastırıldılar. Fakat Kürtlerin silaha sarılmaları 12 Eylül darbesinin sonucudur. PKK’nin doğduğu hastane Diyarbakır Askeri Cezaevidir.
Daha önceki darbeler 12 Eylül gibi değildir. Kenan Evren, referanslarını sürekli din tarihinden doğru veriyordu. Zaten sonrasında bu Erdoğan ile zirveye çıktı. Dolayısıyla 12 Eylül Türkiye’nin başına Kürt meselesini ve İslamcılığı getiren darbedir.”
Olayları önce teorik olarak ele almak gerektiğini belirten Oran, “Türkiye’de 1960, 1971, 1980 ve bir de 1997 gibi askeri darbeler vardı. Bu askeri darbeleri yapanlar çok temel bir kuralı bilmiyorlardı, o temel kural da az gelişmiş ülkelerde iç dinamik tembeldir, çok yavaş gider bu nedenle bir yukarıdan devrimle iç dinamiğin çalışmasını tetiklemek gerekir. Yalnız bu yukarıdan devrim tek atımlık tüfektir, sonrasında namlu yüzünüzde patlar” diyor.
12 Eylül’ü bir rezaletin son perdesi olarak tanımlayan Oran, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Mesela Türkiye’de Türkçe’den başka dilde yayın yapılamayacağını söyleyen bir kanun var. Kanunu tanımlarken Kürtçe dememek için “Türkiye’de bir yabancı dilin kullanılabilmesi için o yabancı dilin o ülkede birinci dil olması ve devletin Türkiye tarafından tanınması gerekir” diyor.
Oysa Lozan 39/4 diyor ki; “Bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ticarette, açık toplantılarda, basın ve yayında istedikleri bir dili kullanılabilirler ve buna karşı hiçbir kısıtlama getirilemez. 12 Eylül, Lozan Barış Antlaşmasını tanımadı ve günümüzde de bu gündeme getiriliyor çünkü Lozan Barış Antlaşması Türkiye’nin batı blokuna girmesinin tapusudur. “
12 Eylül’ün kostümlü provasının 12 Mart’ta yapıldığını söyleyen Oran, “ Ben ikisini de dolu dolu yaşadım. 12 Eylül, bugün Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidara gelmesini sağladı” diyor.
Peki 12 Eylül, 2020 Türkiye’sinin düzen inşasında nerede duruyor, AKP’nin kadrolaşmasında 12 Eylül Askeri Darbesinin döşediği taşların önemi nedir?
Yavuz Baydar soruyor, Baskın Oran yanıtlıyor. Dersimiz Tarih, bugünün Türkiye’sinde 12 Eylül’ün izlerini arıyor…